<div>Her zaman eskiye bir özlem vardır, istisnalar haricinde her insan eskiye bir özlem duyar, eskiden hayat şöyle güzledi, eskiden hayat böyle güzeldi diye söylenir durur insanlar.</div> <div>Aslında eskiden yaşam şartları açısından bu günkü kadar rahat değildik, her tarafa bu kadar rahat ulaşamıyorduk, her şeyi bu kadar kolay elde edemiyorduk, hayat koşulları çok daha zordu. Ama buna rağmen insanlar hep eskiye bir özlem duyarlar.</div> <div>Olayın esasında eskiye özlem duymanın temel sebebi eskiden imkanların zorluğu, kazancın bin bir emek ve zorluklara ile elde ediliyor olması, alın terinin çok daha fazla dökülüyor olmasından kaynaklandığı bilinmektedir. Çünkü Zoru başarmanın tadı her zaman fazladır.</div> <div>Bunların yanı sıra eskiye özlem duymanın esas nedenlerinden bir tanesi de, eskilerin bizde kalan hatıraları, insanların geçmişteki genç yaşına olan özlemi, annesi babası, kardeşleri beklide dedesi ile yada çocukluk yılarındaki arkadaşları ile olan hatıralarına duyulan özlemdir, ama sonuçta hep eskiye bir özlem her zaman vardır.</div> <div>Aynı şekilde eski bayramlara da sürekli olarak duyulan bir özlem vardır.</div> <div>En güzel ve geleneksel olarak en iyi şekilde yaşanan bayramlardan eski bir köy bayramını gözümüzün önünde canlandıracak olursak, balkım nasıl bir şey oraya çıkacaktır.</div> <div>Eski bayramları anlatırken yaşı biraz ilerlemiş olan okurlarımızın hatıraları tazelenecek eskiye bir daha özlem duyulacak, daha genç okurlarımız ise eskideki bayramlar hakkında bir bilgi edinmiş olacaklar diye düşünüyorum.</div> <h3><strong>AREFE GÜNÜ</strong></h3> <div>Günümüz ile eski Arafe günleri arasında çok fazla değişiklik olmasa da, azda olsa değişiklik mevcuttur.</div> <div>Arafe günlerinde, Bayram hazırlıkları artık sona gelinmiş, bayramlık bütün eşyalar alınmış, artık yarın gelecek olan bayram günü gözetlenir ve bayramlıkların sergilenmesi sabırsızlık ve büyük heyecan ile beklenirdi. Yeni elbise, yeni ayakkabı alanlar, yeni bayramlıklarını giyip bayramda dolaşmak için sabırsızlıkla beklerken, çocuklar toplayacakları bayramlıkları (şeker, nohut, kuru üzüm vs.. Eskiden çocuklara bayramda para verilmezdi) toplamak ve arkadaşları ile birlikte köyde ev ev dolaşmak için sabırsızlanırlardı.</div> <div>Evin bütün yükünü çeken anne ve babalarda bayram hazırlığı için bir eksiklik bırakıp bırakmadıkları düşüncesi ile meşgul olurlardı.</div> <div>Yine en büyük emektar olan anne bayram sabahı erkenden kalkıp bayramın şerefine bütün hamaratlığını göstermek çabası ile son hazırlıklarını yaptığı gündü Arafe günü.</div> <div>Anne tarafından İşler öğleden önce yada öğleden sonra en geç saat 13-14 civarı bitmeliydi ki Mezarlık ziyaretine gidip gelindikten sonra bayram hazırlı için bayram sabahı beklenirdi.</div> <h3><strong>BAYRAM SABAHI HEYECANI </strong></h3> <div>Bayramın sabahında ilk ışıklar belirmeye başlar başlamaz yine evin en emektarı anne sabah namazından hemen sonra bayram yemeğini pişirmek üzere uyanırdı, o zamanlarda tüp gaz çok yaygın olmadığı ve birazda lüks olduğundan dolayı evin bahçesinde bir kenarda ocak ( Küçık ) kurulurdu, yada o dönemlerde zaten her evin bir ocağı( küçık ) vardı. Ocağın üstünde yemek pişirmek için odun ateşi yakılırdı, genelde bayram yemekleri et ve pilavdan oluşurdu, bazen de kaysı hoşavı olurdu yemeklerde. Bayramların en lüks ve meşhur yemeğiydi bu yemek menüsüydü, bu günkü gibi çeşit çeşit yemek, salata, yeşillik yada meşrubat olmazdı.</div> <div>Evin emektarı anne erkeler bayram namazından çıkmadan yemeği hazır etmek mecburiyetindeydi, Çünkü bayram namazından çıkan dost akraba olan erekler gelip yemek yeme ihtimalleri yüksekti. Bayram sabahının önemli özeliklerinden biride köyde kahvaltı etli pilav ve hoşav olurdu.</div> <div>Çok hamarat marifetli olan kadın bir de sütlaç türü ev tatlısı yapardı bu günkü şartlarda olduğu gibi gidip kilolarca tatlıyı tatlıcıdan alma olayı yoktu.</div> <h3><strong>BAYRAM NAMAZI VE BAYRAMLAŞMA</strong></h3> <div>Eski bayramlarda bayram namazı sabah güneşin doğması ile camiye gidilirdi.</div> <div>Şafii mezhebinde sünnet olan Bayram namazı o kadar önemsenirdi ki beş vakit farz namazından daha fazla önem verilirdi .</div> <div>Bayram sabahı herkes uyanır, bayramlıklarını giyer, boyalı yada yeni ayakkabıları ile caminin yolunu tutardı.</div> <div>Camide iki rekat sünnet namazında sonra yaşlı kesim sıraya girer başta köy imamı olmak üzere camide, daire oluşturulur ve bayramlaşma orada başlardı.</div> <div>Gençler camideki bayramlaşmayı beklemez hemen dışarı çıkar köy mezarlığının bulunduğu bir yerin karşısına geçer, yaşlı heyetin gelmesini beklerlerdi.</div> <div>Daha sonra yaşlıların-cemaatin bayramlaşması bittikten sonra köy imamı cemaatin en önünde yürür ve yaşlı heyet gençlerin bulunduğu yere mezarlığın karşısına geçer, imamın öncülük etmesi ile hep birlikte Fatiha okunur ve Fatiha dan sonra imam yüksek bir ses ile her kesin bayrımı kutlu olsun diyerek bayramlaşmayı başlatırdı.</div> <div>Burada gençler ilk önce imamdan başlayarak, yaşlıların bayramını kutlar ve sonra bir birleri ile bayramlaşırlardı. Daha sonra İmam ve yaşlı heyet en önde köyün ileri geleni, her kimse (Bu muhtara yada köy ağası olurdu) bayram için evinde bütün köye yetecek kadar hazırlamış olduğu etli pilav yemeği yenilirdi.</div> <div>İmam ve heyeti önde olmak üzere diğer köylüler arkada hep beraber herkesin kendi sevdiği 3-4 kişilik gurubu ile bayram yemeği yenildikten sonra köyün bütün haneleri tek tek dolaşır her evin ayrı ayrı bayramı kutlanırdı.</div> <div>İmam ve cemaati ayrı bir guruptu, bu gurup genelde hiç değişmezdi, Diğer guruplar ise genelde bir birbirine daha yakın olan guruplar üçerli-dörderli guruplar olarak bayramı dolaşırlar, her evden mutlaka bir yada iki tane şeker toplarlardı.</div> <div>Köy dolaşma bitikten sonra ev ve akraba ziyaretleri, ondan sonra köydeki yaşlı ziyaretleri ve devamında köyde yada akrabalarda başka bir yerde vefat eden vs.. varsa ziyaretler yapılırdı</div> <h3><strong>ÇOCUKLAR AÇISINDAN ESKİ BAYRAMLAR</strong></h3> <div>Eski Bayramların en heyecanlıları bu gün de olduğu gibi çocuklardı. Çocuklar için bayram büyük bir mutluluktu, büyük bir eğlence ve sevinçti, eskiden bayram demek çocuklar için yeni elbise, yeni ayakkabı demekti.</div> <div>Eskiden yokluk ve yoksulluk vardı, herkes çocuğuna elbise- ayakkabı alamazdı.</div> <div>Bayram elbisesi sadece bayramda giyilir, yada başka bir köye şehre düğüne vs.. gidilse yeni elbise giyilirdi. O zamanın çocuklar şimdikinden çok daha kötü şansa sahiptiler.</div> <div>Bayram elbisesi alan bir çocuk elbisesini sadece bayram günü giyer, bayram bittikten sonra elbiseyi saklar bir dahaki bayramda giymek üzer kaldırırdı.</div> <div>Sonraki sene ise bazen küçük kardeş aynı elbiseyi giyer, küçük kardeş her zaman ağabey yada ablasının elbisesini giyerdi, bu nedenle küçük kardeşlerin genelde elbise alma şansları olmazdı. Ama ona rağmen mutlulukları ve sevinçleri kat, kat artardı, insanlar yoksul olsa da gerçekten çok mutluydular.</div> <h3><strong>BİR EVDE BAYRAMLAŞMA NASIL KARŞILANIRDI</strong></h3> <div>Bayramlaşma sırasında köyde sadece erkeler bayramı dolaşırdı, bayanlar bayramı dolaşmazlardı, yada erkeklerin bayram dolaşması bittikten sonra bayanlar da genelde eş dost akraba ziyaretlerinde bulunur, ancak köyün tamamını dolaşmazlardı.</div> <div>Bayramlaşmayı dolaşan kişilere, evde bekleyen bir kişi tarafından, tepsi üzerinde yada son zamanlarda yaygınlaşan hali ile şekerlikler içinde şeker ve kolonya sunmak üzere beklenirdi.</div> <div>Her evde kolonya ikram etme lüksü olmazdı, genelde varlıklı ailelerde kolonya (o zamandaki yaygın adı yada yaygın olan lavanta) ikramında bulunulur, kendini göstermek isteyen ve ben zengin biriyim diye kendini ön plana çıkarmak isteyen şahıslar ise tepsi üzerinde, kolonya ile birlikte sigara da ikram ederlerdi</div> <div>Genelde çocuklara ve büyüklere ikram edilen şekerler farklı olurdu, zaten her ev bu konuda hazırlıklıydı, çocuk şekeri denilen daha ucuz yada daha basit şekerler çocuklara ikram edilir, diğer daha pahalı olan çikolatalı, yada lüks şeker denilen şekerlerde büyüklere ikram edilirdi.</div> <div>Eskiden bu kadar çok miktarda şeker alınıp, istenilen şekilde şeker ikram etme imkanı yoktu, şeker bu günkü kadar kolay alınamıyordu yoksulluk vardı para yoktu, Dolayısı ile bazı evelerde şeker yerine, haşlanmış nohut, kuru üzüm yada delikli şeker ( şekıre kulo kulo) ikram edilirdi.</div> <div>Değerli okurlar yukarıda biraz anlatmaya çalıştığım eski bayramlarda her ne kadar yoksulluk, imkansızlık, zorluklar olsa bile insanlar, o dönemlerde daha mutluydu, daha huzurluydu, kardeş kardeşe, komşu komşuya karşı daha duyarlı, daha merhametliydi ve bayramlar çok daha büyük bir coşku ve saygı ile karşılanırdı.</div> <div>İşte insanlar bundan dolayı mutluydu. Her insanın eski bayramlardan kalan anıları, hatıraları, özlemleri mutlaka vardır. Her anı ve hatıra bugün belki sadece bir fotoğrafta, belki harabe bir evin kalıntısında, belki her zaman baktığımız ve bir daha dışarıya bakamayacağımız bir pencerede kalmıştır. Ama o günlerdeki güzellik, tatlılık, heyecan mutluluk her zaman cap canlı olarak hafızalarımızda kalacaktır.</div>