USD
00,00
EUR
00,00
USD/EUR
1,000
ALTIN
0.000,00
BİST
0.000,00

KAÇ YETİMİN BAŞINI OKŞADIK?

Peygamberimiz “Ben ve yetime kol kanaat geren kimse cennette böyle yan yana olacağız.” buyurdu ve aralarını hafifçe açarak işaret parmağıyla orta parmağını gösterdi.

Bir ailenin temelini anne ve baba oluşturur. Her ikisinin de aile içinde önemli görevleri vardır. Ailede baba daha etkindir. Evin geçimini baba sağlar. Baba evin otoritesidir, direğidir.

Yetim; babası ölmüş çocuk anlamına gelir. Peygamberimiz de bir yetim idi. Çünkü doğmadan önce babasını kaybetmiştir. Yani babasını bile görememiştir. Altı yaşında iken annesini kaybetmiştir. Böylece küçük yaşta hem yetim hem de öksüz kalmıştır. Anne ve babası ölünce dedesi ona bakmış, sekiz yaşında ise dedesi vefat etmiştir. Dedesinin ardından amcası onun bakımını üstlenmiş; fakat peygamberimiz on iki yaşında iken amcası da vefat etmiştir. On iki yaşında ne anne ne baba ne de onu koruyacak kimsesi kalmıştır.

Dinimizde yetimi himaye etmek farz-ı kifayedir. Bir kasabadaki, şehirdeki yetimler himaye edilip korunmalıdır. Eğer bu yapılmıyorsa o yerdeki herkes bundan Allah katında sorumlu olacaktır. Burada kimsesiz çocukları koruyup kollamak hem insani hem de dini görevimizdir.

Peygamberimiz “Şu iki zayıf hakkında Allah’tan korkun: Dul kadın ve yetim çocuk.” buyuruyor.

Peygamberimiz hayatı boyunca dul kadınlara ve kimsesiz çocuklara sahip çıkmıştır. Hz. Hatice’nin vefatından sonra peygamberimizin evlendiği kadınlardan Hz. Ayşe hariç hepsi duldu. Peygamberimiz bu dul kadınların çocuklarına da bakmıştır.

Peygamberimiz başka bir hadisinde şöyle buyuruyor: “Müslümanlar içinde en hayırlı ev, kendisine iyilik yapılan bir yetimin bulunduğu evdir. Müslümanlar içinde en kötü ev de kendisine kötülük yapılan bir yetimin bulunduğu evdir.”

Kimimizin evinde oğlumuzun, kızımızın, abimizin veya ablamızın yetimleri vardır. Öz çocuklarımıza nasıl davranıyorsak o yetimlere de öyle davranmalıyız. Çocuklarımıza gösterdiğimiz sevgi ve merhameti onlara da göstermeliyiz. Onları içten seversek evimize bereket gelir. Onlara şefkat elimizi uzatırsak evimize huzur gelir. Melekler yanımızdan ayrılmazlar ve bize sürekli dua ederler.

Allah bize şöyle sesleniyor: “Öyleyse sakın yetimi ezme, onu küçümseyip üzme.”  (93;9)

Bazı insanlar evlerinde bulunan yetim çocukları hor görüp küçümsemekte, onları itip kakmaktadırlar. Halbuki “yetim emanettir.” Başkasından emanet olarak aldığımız parayı, arabayı, eşyayı aynen iade etmemiz gerekiyorsa yetimleri de bir emanet gibi korumalıyız.            

Yetimlere Allah’ın bize verdiği emanetler olarak bakmalıyız. Ergenlik çağına, akıl çağına erişip kendi ayakları üzerinde durmayı öğrenene kadar bu emanetlere sahip çıkmalıyız.

Evimizde bulunan yetimlerin malına bakışımız nasıl olmalı?

Allah bu konuda bize şöyle cevap veriyor: “Yetimin malına yaklaşmayın. Ancak ergenlik çağına erişinceye kadar koruma ve geliştirme niyetiyle ona en güzel şekilde yaklaşabilirsiniz. Verdiğiniz sözü de yerine getirin; çünkü herkes verdiği sözden mutlaka sorguya çekilecektir.” (17;34)

“Yetimlerin mallarını haksız yere yiyenler, aslında karınlarına sadece ateş doldurmuş oluyorlar. Onlar pek yakında çılgın alevli bir ateşe gireceklerdir.”     (4;10)

Evimizde bulunan yetimlerin mallarını korumalıyız. İmkanımız varsa o mal ile ticaret yapıp o malı artırmaya çalışmalıyız. Yetimin malını yemek, karnımızı ateşle doldurmakla bir tutulmuştur.  Yetimin malını yemek cehenneme atılmanın bir gerekçesidir. Yetim, ergenlik çağına erişip kendi ayakları üzerinde durduğunda malını ona vermeliyiz. Çünkü yetim gibi yetimin malı da bizim için bir emanettir.

Yetimlere sahip çıkmazsak ne olur, nasıl sonuçlarla karşılaşırız?

Birincisi Allah’ın bize verdiği görevi yapmamış, dolayısıyla Allah’ı dinlememiş oluruz. İkincisi toplumun düzeninde sorunlar, huzurunda çatlaklar meydana gelir. Çünkü ailesi olmayan ve toplumun da sahip çıkmadığı kimseleri kandırmak, suça teşvik etmek daha kolaydır. Kötü niyetli kişiler kimsesiz çocukları dilencilik, hırsızlık, gasp gibi suçlara sevk edebilirler. Bir de bakıyorsunuz ki kimsesi olmayan bir kişi; genç yaşta kötü alışkanlıklar edinmiş, düşmanları olmuş ya da cezaevi ile tanışmıştır.

Günümüzde kimsesiz olan çocuklar devlet tarafından koruma altına alınmaktadır. Bazı aileler bu çocukları evlat edinmekte, bazıları da koruyucu aile olmaktadırlar. Gerek evlat edindiğinizde gerekse koruyucu aile olduğunuzda yetimlere kol kanat gerdiğiniz için çok büyük bir hayır işlemiş olursunuz. Peygamberimizin ifadesiyle “Allah rızası için bir yetimin başını okşayan kimseye elinin dokunduğu saç teli adetince sevap yazılır.” Yetimin başını okşamak bu kadar hayırlıysa yetimi evladınız gibi sevmenin, ona şefkat göstermenin sevabını siz düşünün. Hatta peygamberimiz başka bir hadisinde yetimin başını okşamanın kalbe yumuşaklık verdiğini, kalbe merhamet ve şefkat ırmaklarını akıttığını bildirir.

Müslüman olarak yetimlere karşı görevimizi nasıl yerine getirebiliriz?

1.Bir yetimi evlat edinebiliriz.

2.Bir yetimin koruyucu ailesi olabiliriz.

3.Yetimleri olan bir aile belirleyip onlara maddi ve manevi yönden destek olabiliriz.

4.Bir yetimin okul hayatı boyunca masraflarını üstlenebiliriz.

5.Her bayramdan önce bir yetimi giydirebiliriz.

6.Maddi açıdan imkanı olmayan bir yetimin evliliği için katkıda bulunabiliriz.

7.Yetimleri evimize misafir edebilir, onlara ikramda bulunabiliriz.

8.Bir yetimin gezi veya pikniğe gitme masraflarını karşılayabiliriz.

9.Yetimin iş kurması için ona destek olabiliriz.

10.Yetimin evine gidip onu ziyaret edebiliriz.

Sadak, zekat ve infaklarımızda yetimleri unutmayalım.

Yetimlere yardım etmeyi alışkanlık haline getirelim.

Müslüman olarak hayırda yarışalım ve daha çok yetime ulaşmanın çabası içinde olalım. 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ