KADINLARIN ÖLMESİNİ İSTEMİYORUZ

İlin valisi konuyla ilgili açıklama yapıyor, diğer kurum yöneticileri ellerinden geleni yapıyor, sorumlu makamlar denetim ve kontrollerini yapıyor ama ne kadın cinayetleri bitiyor, ne de boğulmalar.

Gazetelerimizin sayfalarına baktığınızda ya kadın cinayetlerini, ya da boğulan gençlerimizin haberlerini görürsünüz.

Özellikle kadın cinayetleri 0lkemizin bir çok ilinde görülüyor.

Son zamanlarda ise Batman ön plana çıkmış durumda.

Bunun sebebi kim?

Kanunlar.

Düşünün ki, 20-25 yıl öyle veya böyle bir yastığa baş koymuşsunuz, 5-6 çocuğunuz olmuş, sonra da herhangi bir nedenle eşinizle kavga ediyorsunuz.

Kadın polise gidip şikayetçi oluyor ve mahkeme adama uzaklaştırma vererek evine girmesini yasaklıyor.

Düşünün, adam hayatında kimsenin evinde kalmamış, anne-baba yok ve bir anda eşiniz sizin sokakta kalmanıza neden olmuş.

Ve kendi evinize girmeyi bırakın, o sokaktan geçemiyorsunuz.

Öylesi anlarda adamın beyni hep olumsuzluğa çalıştığından en kötüsünü yapıyor ve eşini ya öldürüyor, ya da yaralıyor.

Üstelik bu durum örf ve adetlerimize uymayan bir durumdur.

Onun için yeni önlemler alınmalı ve gerekirse kanunlarda değişiklik yapılmalıdır.

Çünkü daha fazla kadının ölmesini istemiyoruz.

BOĞULMALARA GELİNCE

Boğulmaları da önleyemiyoruz.

Öncelikle özel bir hutbe hazırlatıp bunu bütün mezra, köy, ilçe ve merkez camilerinde okutup 8-18 yaş gurupları için uyarılarda bulunmalıyız.

Hatta sorumluluğun bir kısmını anne-babalara yüklemeliyiz.

Ne yapıp edip, tüm anne-babaların evlatlarını karşılarına alıp bilmedikleri sulara girmemeli konusunda uyarılar yapmalarını sağlamalıyız.

Buna rağmen bazı çevreler hala polis ile jandarmanın daha etkin görevler yapması gerektiğini söylüyorlar.

Jandarmanın kendi bölgesinde sürekli görev yaptığını biliyoruz ama her çocuğun, her gencin başına asker dikilecek değil ya.

Daha fazla canları kaybetmeden, anne ve babalar evlatlarına sahip çıksın ve bu gereksiz ölümler son bulsun.

Bunun başka bir çözüm yolu yok.

Eğitim, eğitim, eğitim.