USD
00,00
EUR
00,00
USD/EUR
1,000
ALTIN
0.000,00
BİST
0.000,00

OTEL YANGINI FACİASI VE AHKAM KESEN AHMET HAKAN

 

İçimiz, yüreğimiz yangın yeri çoktandır. Deprem, sel, yangın, trafik kazaları, heyelan, kadına şiddet, artan cinayetler, Gazze’deki dram ve nice nice iç ve dış olaylar, içimizi, yüreğimizi maalesef yangın yerine çevirdi. En son Bolu Kartalkaya'da bir büyük yangın oldu. Yangından sonra, bu acımız ile adeta kavrulurken bir de Ülkede birden bire bir tartışma başladı. “Bolu Kartalkaya kayak merkezinde bulunan bir otelde yangın çıkması sonucunda 79 vatandaşımızın o yangında ölmesinden dolayı Belediye mi sorumlu, yoksa Turizm Bakanlığı mı sorumlu? Suçlu kim?”

Ülkemizde de insanlarımızın trajedik bir şekilde, bazı kaza ve olaylar sebebiyle canından olmaları, yaralanmaları, önlenebilir kazalar ve olayların önlenmemesi, yeterli ve etkili bir yönetim ve denetim sisteminin kurulmamış olması, şahsımı oldukça müteessir eyliyor. İnsanlarımızın önlenebilir kaza ve olaylardan, trafik kazası, yangın ve benzeri olaylardan dolayı mağdur olması ve bir şey yapamamak, şahsımı çok üzüyor. Çok mahzun oluyorum. Göz göre gelen bu felaketlerden dolayı müteessirim. Gerçi bu olaylar olurken, vicdanen rahatım. Yani şunu söylemek istiyorum. Bu Ülkede etkili denetim ile yönetim hususunda belki de 40 yıldır yazıp çiziyorum. Kimse dinlemese de, dikkate alınmasa da etkili yönetim ve denetim konusunda yazıp çiziyoruz.

Eğer bizim 40 yıldır yazıp çizdiklerimiz dikkate alınmış olsaydı, belirttiğimiz ve önerdiğimiz şekilde bir sistem tesis edilmiş olsaydı, “hiçbir kaza ve olay olmazdı” demiyorum, ancak “birçoğu olmazdı” diyorum. Bunu açık yüreklilikle ve net olarak iddia ediyorum. Buna inanmayan ve aksini iddia eden varsa, araştırsınlar ve beni yanlış çıkartsınlar. Ancak yapamazlar.

Maalesef, bir kaç gün önce, Bolu Kartalkaya kayak merkezinde bulunan bir otelde yangın çıkması sonucunda 79 vatandaşımız hayatını kaybetmiş ve 51 vatandaşımız yaralanmıştır. Bolu Kartalkaya mevkiinde meydana gelen sözkonusu yangında ölen kardeşlerimize rahmet, yaralılara Yüce Rabbimden şifa diliyorum.

Bu yangın sonrasında, bu büyük facia sonrasında, Ülkede şu şekilde bir kutuplaşma oldu. Bir kısım insanlar, doğrudan doğruya Bolu Belediyesini sorumlu tutarken, bir kısım insanlar bu yangın dolayısıyla asıl sorumluluğun Kültür ve Turizm Bakanlığında olduğunu beyan ediyorlar.

İnsanlar bu olayı neredeyse son iki gündür TV’lerde, sosyal medyada,  yazılı ve görsel medyada sürekli gündemde tutuyorlar. Kartalkaya otel faciası artık bir siyasi kutuplaşma malzemesi oldu. Böyle bir kutuplaşma dahi başlı başına yanlıştır ve düşündürücüdür.

Geldiğimiz bu noktada, sözkonusu olay, otel faciası nedeniyle birçok insanımızın da zihinlerinde tereddüt ve istifham oluşmuştur. Kim haklı, kim haksız, bu soruya cevap bağlamında her kafadan ses çıkmaktadır.

Ortada bir yangın var. Yangının olmaması için baştan uygulanması gereken tedbirler ayrıdır ve sorumluluk ayrı kurumlardadır. Yangın olduktan sonra hızlıca söndürülmesi ayrı kurumların sorumluluğundadır.

Bunun yanında otellerin denetim sisteminin etkili olup olmadığı ayrı bir husustur. Yangınla ilgili yapılması gereken denetimlerin ve düzenlenmesi icap eden raporların vaktinde ve muntazam bir şekilde sağlanıp sağlamadığı ayrı bir husustur. Belediyelerin turizm tesislerini denetleme görevi var mı? Turizm Bakanlığı kontrolörleri otelleri denetleme görevini etkili ve gerektiği şekilde yapabiliyor mu?

 

Türkiye’de yangın, turizm, denetim ve benzeri hususlara ilişkin mevzuat ne kadar güçlü? Ne kadar akılcı? Türkiye’de yangın, turizm, denetim ve benzeri hususlara ilişkin mevzuatın güncellenmesi gerekmiyor mu? Daha modern ve daha etkili mevzuat oluşturulması icap etmiyor mu? Niye bu konular gündeme gelip de gerekli adımlar atılmıyor?

Bu ahvalde, bu ciddi soruların gündemde olduğu bir ahvalde, her kafadan ses çıkıyor, bilen de konuşuyor, bilmeyen de konuşuyor.

Bilmediği halde, “yani denetim nedir, teftiş nedir, müfettiş denetimi nedir, diğer denetimler nasıl yapılır, müfettiş kimdir, Türkiye’deki denetim sisteminin son yıllarda hangi hale geldiği hakkında bilmediği halde” konuşanlardan ve yazanlardan biri de Hürriyet Gazetesi Yazarı Ahmet Hakan Coşkun'dur.

Malum Yazar Ahmet Hakan, 23 Ocak 2025 tarihli “Ahbap Çavuş Katliamı” başlıklı yazısında “sallamış da sallamış.” Kafasına göre, yalan yanlış atmış da atmış. Kime sallamış? Kime atmış? Müfettişlere, denetçilere sallamış ve atmış. Sallamış da, boşa sallamış, boş konuşmuş.

Yazdıklarından bir kaçını madde madde belirteyim:

1-Denetimi hangi kurumun yaptığından çok daha önemli olan denetimin yapılma biçimi. Hepimiz biliyoruz. Bu denetim işlerinde genellikle ahbap çavuş ilişkisi büyük rol oynar.

2-Cebini kazandığı büyük paralarla şişirmiş otel sahibi ile denetimi gerçekleştiren görevliler arasında genellikle bir “al takke ver külah” yaklaşımı olur. Otel sahibi “Müfettiş Bey, sizi ailecek otelimize bekliyoruz” der. Müfettiş Bey de “her şeyiyle yönetmeliğe uygundur” raporunu veriverir. Ve olay biter.

3-Peki ya bir denetim ahlakımız var mı Hah! İşte o yok. Denetlenende de ahlak yok. Denetleyende de ahlak yok.

Bu üç maddede yazılanlar ile Bolu’daki o otel yangını faciasının hiç alakası yok. Önce bunu belirteyim.

Sorun, iki üç denetçi ya da müfettişe yıkılacak kadar basit değil. Sorun velev ki bir kaç görevini yapmayan denetçi ya da müfettiş Sorunu değil, sorun “sistem sorunudur.”

Bilmediği halde yazan Ahmet Hakan’ın meslektaşlarımızı, denetçiler ile müfettişleri bu kadar ağır itham altında bırakması, adeta tüm denetçi ve müfettişleri, “ahbap çavuş ilişkisi” içinde görevini savsaklayan insanlar olarak göstermesi, denetim ahlakına sahip olmayan menfaatçi kişiler olarak tanımlaması, en hafif tabirle, kabalık, haksızlık ve açık bir iftiradır. Kamudaki kariyer sahibi büyük bir camiayı, yetkin bir denetim kitlesini, cümle denetim görevlilerini, o yazıda söylediği sözler ile töhmet altında bırakan Ahmet Hakan Coşkun derhal özür dilemelidir.

Kırk yıla yakın Kamu’da müfettişlik ve denetçilik tecrübem ile beyan ediyorum ki, konu Ahmet Hakan’ın belirttiği şekilde hiç de cereyan etmiyor. (Münferit bazı olaylar ve suiistimal her meslekte olabilir. Bunu genelleyip bir camiayı toptan suçlamak yanlış.)

Bir kaç münferit denetçi ve müfettiş, bazı denetim ve teftişlerinde yanlış yapmış olabilir mi? Böyle bir kaç kişi, denetim ve teftiş mesleğine ihanet etmiş olabilir mi? Olsa da bunun, asıl görülmesi gereken “Kamu’daki denetim ve yönetim bağlamındaki sistemsizlik, son zamanlardaki gibi “denetimi hafife alma anlayışı” ve benzeri meseleler yanında” devede kulak bile değildir.

Ey Ahmet Hakan sen, “denetim ve yönetim bağlamındaki meselelere” vakıf değilsin. Bilmediğin bir konuda “ahkam kestiğin” için vebal altındasın.

Bir sonraki yazımda “Kamu’daki denetim ve yönetim” bağlamındaki yeni ve güncel meseleleri tek tek anlatmaya çalışacağım. Çünkü bu yazımızın hacmi doldu.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ