USD
00,00
EUR
00,00
USD/EUR
1,000
ALTIN
0.000,00
BİST
0.000,00

Susmayı Bilmek

‘’Her kim Allah’a ve ahiret gününe inanıyorsa ya hayır konuşsun yahut sussun.’’ diyor bir hadisinde peygamber efendimiz.

            İslam dininin temeli Allah’a inanmaya, itaat etmeye dayanır.

              Bizi imtihan etmek için dünya hayatını yaratan, her şeyi işiten ve gören, her şeyden haberdar olan ve bizim bilmediklerimizi de bilen; göklerin, yerin ve ikisi arasındakilerin sahibi olan Allah’a iman ediyoruz.

            Bazı yüzlerin aydınlanacağı, bazı yüzlerin kararacağı; hiçbir şeyin gizli kalmayacağı, gökyüzünün erimiş maden gibi olacağı, dağların etrafa saçılmış pamuk yığınına döneceği, yakın dostun dostunu sormayacağı ahiret gününe iman ediyoruz.

          Hayır; iyilik, karşılık beklenmeden yapılan yardım, faydalı, yararlı gibi anlamlara gelmektedir.

         Hayır; Allah’ın emrettiği, sevdiği ve hoşnut olduğu davranışlar demektir.

         Hayrın karşılığı ise ‘’şer’’dir. Şer; kötülük, fenalık demektir. Şer; Allah’ın sevmediği, razı olmadığı davranışlar demektir.

            Allah’a ve ahiret gününe gerçek anlamda iman etmiş, gönülden inanmış bir Müslüman hayır işlemeli, hayır için çaba göstermelidir. Zaten müminlerin bir görevi de ‘’hayırlarda( iyilik yapmada ) yarışmaktır.’’ ( 23;61 ) Müslüman iyilik yapar; ama aynı zamanda kendisini kötülükten de uzak tutar, kötü davranışlar sergilemez. Çünkü iyilik ve kötülük bir arada barınamaz. İyiliğin olduğu yerde kötülük yaşayamaz.

           Müslüman eliyle iyilik yaptığı gibi diliyle de iyiliklerde bulunur. Gönlünde güzel çiçekler yeşerdiği için dilinden de rahmet, merhamet, şefkat sözcükleri dökülür. Bir problemle karşılaştığında olaya iyi tarafından bakar, pozitif düşünür ve olumlu cümleler kurar.

         Müslüman başka insanlara iftira atmaz, insanların arkalarından konuşmaz, Müslüman kardeşinin kuyusunu kazmaz. Çünkü Müslüman konuştuklarından da sorumludur. Bu konuda Allah şöyle diyor: ‘’ Dilleri, elleri ve ayakları neler yaptıklarına şahitlik edecek.’’ (24;24 ) Yine başka bir ayette:’’ Kesin bilgi sahibi olmadığın şey hakkında konuşma. Kulak, göz ve kalp bunların hepsinden sorumludur.’’ ( 17; 36 ) Çünkü Müslüman bir konuda tam bilgi sahibi değilse o konu hakkında yorum yapmaz. Peygamberimiz bir hadisinde şöyle buyuruyor:’’ Dilleriyle yaptıkları günahlardan dolayı cehennemde azap gören insanlar olacak.’’ Yani dilimize sahip çıkmamız bir anlamda günahlardan uzak durmamız anlamına gelir. Dilimizi korumamız aslında yaptığımız salih amelleri korumamız demektir.

      Dilimizi yanlış, kötü, olumsuz, fitne oluşturacak sözlerden korumak için de susmayı bilmemiz gerekir. Peygamberimiz başka bir hadisinde :’’ Dilini tutan kurtuldu.’’ buyuruyor. O halde dilimizi yalandan, hakaretten, lanet etmekten, bedduadan korumamız gerekir. Başkalarının hatalarını, kusurlarını araştırıp anlatacağımıza kendi hatalarımızla yüzleşmeli, günahlarımıza ağlamalı ve tevbe etmeliyiz.

         Susmak büyük bir erdemdir. Bu erdeme sahip olabilmek için önce nefsimize hakim olmamız gerekir. Nefsimizi dizginleyebilirsek dilimizi de tutabiliriz. Alim insan, arif insan; yalan yanlış konuşmanın sonuçlarının ne kadar ağır olduğunun bilincinde olduğu için az konuşmaya çalışır. Konuşurken kelimelerini ölçer, tartar; ondan sonra telaffuz eder. Eskiler bununla ilgili şöyle derler: “Boğaz dokuz boğumdur.” Yani söyleyeceğimiz kelimeler boğazımızdaki her boğumun süzgecinden geçirildikten sonra dile dökülmelidir. Eğer ölçüp tartarak konuşmayı bilmiyorsak, ağzımızdan çıkacak kelimeler başkalarına zarar verecekse, başka insanların arasının bozulmasına neden olacaksa, var olan bir durumu daha kötü bir hale getirecekse, olayların gidişatını olumsuz yönde etkileyecekse hiç konuşmamamız daha iyi olacaktır, daha hayırlı olacaktır.    

        Allah’a ve ahiret gününe iman eden bir Müslüman; konuştuğunda iyi olanı, güzel olanı, faydalı olanı, hayırlı olanı söyler. Bunu yapamadığı zaman da susar ve iyi bir dinleyici olur.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ