Ülkede dizilerin büyük çoğunluğunun toplumu ve genç nesli ifsat eden içeriğe sahip olduğunu belirten Türkiye Yazarlar Birliği Batman Temsilcisi ve gazetemizin yazarlarından değerli hocamız Prof.Dr. Şemsettin Dursun, televizyon kanallarının toplumu, nesilleri inşa eden dizilere yer vermeleri gerektiğini söyledi. Toplum, özellikle genç nesil ahlaki anlamda büyük bir yozlaşma yaşıyor. Ahlaki savrulma geleceğimizi tehdit eder boyuta ulaştı. Bunda en büyük pay televizyonlarda yayınlanan ahlak dışı diziler. Toplumun ahlaki değerlerine adeta savaş açan diziler, her türlü gayri meşru ilişkiyi, her türlü çirkinliği normal gösteren içeriklerle dolu. Dizilerin ifsat edici yayınlarına tepki gösteren Türkiye Yazarlar Birliği Batman Temsilcisi ve akademisyen Prof. Dr. Şemsettin Dursun, yaptığı açıklamada, toplumu bozan dizilerin durdurulması için yetkilileri göreve çağırdı. Dursun, “Televizyon kanallarındaki diziler, aile yapımızın bağlarını çözen, neslimizi ifsat eden bir yapıya sahiptir. Bu konuda yöneticilerimiz, ailelerimiz ve bütün insanlar çok duyarlı olması gerekir. Burada ailelerimize, yöneticilerimize düşen görevler vardır. Bizim medeniyetimizin temel taşı okumadır. Kitabımızın ilk emri ‘oku’dur. Bizler çocuklarımızla birlikte okumak durumundayız. Bizler okumayı bırakıp da bu dizileri izlemeye devam edersek ailemizin temel bağları çözülür ve gençlerimizi kaybederiz.” dedi.
“HER TÜRLÜ İFSADA, KÖTÜLÜĞE, TAHRİP EDİCİ DİZİLERE KARŞI BİZİM UYANIK OLMAMIZ LAZIM”
Aileler olarak ifsat edici dizilere karşı uyanık olmamız gerektiğini vurgulayan Dursun, “Ailelerimiz kendi hayatlarını çocuklarıyla birlikte inşa etmek durumundadırlar. Bu inşa sürecinde hem onlar kendilerini geliştirirler hem de aynı zamanda çocuklarını kurtarmış olurlar. Çünkü çocuklarımız bizlerin geleceğidir. Geleceğimizi kendi elimizle tahrip etmemek durumundayız ve her türlü ifsada, kötülüğe, tahrip edici dizilere karşı bizim uyanık olmamız lazım.” ifadelerini kullandı.
“YÖNETİCİLERİMİZ AİLEYİ TAHRİP EDEN DİZİLERİ MUTLAKA KONTROL ALTINA ALMAK DURUMUNDADIR”
Yetkilileri sorumluluklarını kuşanma anlamında uyaran Dursun, “Yöneticilere de bir sözümüz var. Yöneticilerimiz bu toplumun temel direği olan aileyi tahrip eden dizileri mutlaka kontrol altına almak durumundadır. Bu diziler tam tersine aileyi ifsat etme yerine, aileleri daha fazla güçlendirmeli, İslami ruhla ve bağlarla onlara güç katmalı; aileler, çocuklar bu muazzam İslami temel esaslar çerçevesinde inşa olmuş dizilerle aslında geleceğe daha iyi bakmalı. Yöneticilerimiz eğer bu konudaki duyarlılıklarını yerine getirirlerse geleceğimiz, istikbalimiz açık olur. Aksi halde bugün yaşanan vakaya baktığımız zaman çocuklarımız, ailelerimiz tehlikede; ailelerimizin o temel İslami bağları çözülmektedir. Yöneticiler buna el atmalı ve dizileri İslam’ın anlaşılmasında, İslam’ın ailelere aktarılmasında daha iyi bir rol almak durumundadır.” diye konuştu.
“GELECEĞİMİZ OLAN ÇOCUKLARIMIZI KORUMALIYIZ”
Genç nesillerin ciddi badire ve tehlikelerle karşı karşıya olduğunu belirten Dursun şunları söyledi: “Bugün özellikle neslimizin içinde bulunduğu ortamda çok ciddi badirelerle karşı karşıya olduğumuzu belirtmek isterim. Çocuklarımız bizlerin geleceğidir. Onların varlığı bizlerin varlığıdır. Onlar bizim gözlerimizin nuru ve gönlümüzün sürurudur. Kur’an’ın tabiriyle, mal ve evlat dünya hayatının ziynetidir. O halde dünya hayatının ziyneti hükmünde olan çocuklarımıza bu gözle bakmak durumundayız. Zira insan küçük bir evrendir. Evren büyük insandır. İnsan eşrefi mahlûkattır. Yaratılmışların en şereflisi, onurlusu ve değerlisidir. İnsan âlemin özü, özetidir. Bir varlığın özü bozulursa kendisinin bozulacağı muhakkaktır. O halde bu öze çok dikkat etmek durumundayız. Bu öz kurtulursa âlem kurtulur. Her bir varlığın bir besin kaynağı vardır.”
“İLİM AKLI, İMAN VE İRFAN KALBİ, MANEVİ DEĞERLER İSE RUHU İNŞA VE İHYA EDER”
Fert ve toplum olarak manevi değerlerle donanmak zorunda olduklarını ifade eden Dursun, “Toprağa atılan bir tohum, dikilen bir fidanın özellikle ihtiyaç duyduğu su, hava ve ortam uygunsa o tohum yeşerir ve o fidan büyür. Bu âlemin özü olan insanın da ihtiyaç duyduğu gıdayı, besini vermek durumdayız. Bizler acıktığımızda yemek yeriz, susadığımızda su içeriz. Bu gıdaları aldığımız zaman midemiz ihya ve inşa olur. Ama insan sadece mideden oluşan bir varlık değildir. İnsanın aklı, kalbi ve ruhu vardır. Nasıl ki yeme ve içme mideyi ihya ve inşa ediyorsa aynı şekilde ilim aklı, iman ve irfan kalbi, manevi değerler ise ruhu inşa ve ihya eder. Akif’in muazzam bir sözü vardır. Der ki, ‘İmandır o cevher ki ilahi ne büyüktür; imansız olan paslı yürek sinede yüktür. İnsan olduğu için İslam oldu ve İslam olduğu için insan vardır. İslam ve insan birbirinden kopmaz iki parçadır. Et ve tırnak, su ve toprak, ruh ve ceset gibidir. Canlıların ihtiyacı neyse insanlığın İslam’a olan ihtiyacı aynıdır. İslamsız bir hayat yaşanmamış bir hayattır.” şeklinde konuştu.
“ÇÜRÜMEYE KARŞI YEGÂNE KALKAN İSLAMİ RUHTUR”
Çocuklarımızın, gençlerimizin her türlü olumsuzluğa, uyuşturucuya, tefessühe, çürümeye karşı yegâne kalkanının İslami ruh olduğunun altını çizen Dursun, “İslam tasavvuru ve ruhunu kuşanan gençlik her türlü olumsuzluğa karşı dirençlidir her zaman. Bu ruhtan ve tasavvurdan yoksun gençliğin geleceği olamaz. Mimar Turgut Cansever’in muazzam bir sözü var. Der ki, ‘Bir şehri imar ederken o şehirde yaşayan gençlerin ihya edilmesini ihmal ederseniz ihmal ettiğiniz gençler imar ettiğimiz şehri imha ederler. Şehirlerimizin imarı gençlerimizin ihyası ile kemale erer. Şehirler insanlar içindir. Gayesiz, inançsız, idealsiz, benmerkezci bir gençlik içinde yaşadığı en mükemmel şehri yaşayamaz hale getirir. Çünkü âlemin özü olan insan bozulursa bütün şehirlerimiz ve varlık dünyamız bozulur. Onun için neslimizin ıslahı, geleceğimizin inşası, arzın imarı ve varlık dünyasının ihyası bizim sorumluluğumuzdadır. Bu sorumluluğu kuşanan gençlik geleceğimizin teminatıdır. Allah ile ilişkisi kulluk, insanlarla ilişkisi ahlak, adalet ve erdem, evren ile ilişkisi emanet bilinci olan bir nesil yetiştirmek durumundayız. Her insan kendi çağının çocuğudur” dedi.