SON DAKİKA
hava
Advert
Google News

BATMANDA MATEMATİK ETKİNLİĞİ

Son Güncelleme :

2022-10-15 17:35:23

BATMANDA MATEMATİK ETKİNLİĞİ

Batman İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Konferans Salonunda “Batman Matematik Seferberliği” konulu panel gerçekleştirildi.Batman İl Milli Eğitim Müdürlüğü (MEB) ve Batman Üniversitesi işbirliğiyle düzenlenen panele Yusuf Sözer, Muhammed Aksoy,  Hasan Erdal,  Murat Karataş ve Bilal Kay konuşmacı olarak yer aldılar. ‘Matematik Seferberliği’ kapsamında matematik dersinin öğrenimini günlük yaşam becerileriyle desteklemek ve kolaylaştırmak amaçlanıyor.

"NEDEN MATEMATİK ÖĞRENEMİYORUZ?"

‘Matematiğe Genel Bakış’ konulu bir konuşma gerçekleştiren TED Batman Koleji Müdürü Hasan Erdal, matematik kaygısının sadece Türkiye'ye has bir durum olmadığını belirtti. Erdal, "Dünyada 64 ülkede bir araştırma yapılmış ve 64 ülkenin hepsinde bir matematik kaygısı çıkmış. Bu sadece Türkiye'ye özgü bir durum değilmiş. Hakikaten bunu temel bir sorun olarak masaya yatırmamız lazım. Bazen öğretmenlere söylediğimizde öğretmenlerimiz güceniyor.   Neden matematik öğrenemiyoruz? Neden matematik fobisi var? diye Türkiye'de bir araştırma yapılmış. Birinci sırada ne çıkmış biliyor musunuz arkadaşlar? Öğretmenler matematiği ya tam bilmiyor ya da öğretmesini bilmiyorlar. Hemen size analizini aktarayım: yüzde 66 oranında ilkokul öğretmenleri, yüzde 22 ortaokul öğretmenleri ve yüzde 11 oranında da lise öğretmenleri bu konuda öğretememe veya bilmeme konusunda ön plana çıkmışlardır. Sonuç şöyle çıkıyor: Eğer Türkiye'de matematiği öğretmek istiyorsak, ilkokul öğretmenlerimizin çok iyi bir matematik eğitiminden geçmeleri gerekir. Çünkü yüzde 66'lık oran ilkokul öğretmenlerinde cıktı.  Dolayısıyla,  bu araştırmanın sonucunda ne yapacağımız ortaya çıktı. İlkokul öğretmenlerimiz matematiği tam öğretemediğinden dolayı. Tabii çok değerli öğretmenlerimizi tenzih ediyoruz; yani herkes, her alanda çok iyi olmayabilir. Burada aslında bir suçlama yoktur. Sadece eğitim sistemimizle ilgili bir tenkit var. İlkokulda bu işi ya profesyonellere vermek lazım, uzman matematik öğretmenlerine vermek lazım, branşlaştırmak lazım, ya da Eğitim Fakültelerimizde ilkokul  eğitiminde matematik üzerinde daha ciddi durmamız gerektiği ile ilgili bir öneridir. Yani bu sonuç onu gerektiriyor" dedi.

"KORKU KELİMESİNİ KENARA ATMALIYIZ"

Başarılı faaliyetlere imza atan Batman Ölçme Değerlendirme Merkezi Müdürü Bilal Kay, matematikte korku kelimesini de bir yana atıp ‘Kim sevmez ki matematiği’ öğrencilerin diyebilmeleri gerektiğini vurguladı. Müdür Kay, “Özellikle Bakanlığımızın 2018’den itibaren değişen, dönüşen sınav şeklini bütün süreçleriyle beraber İl Ölçme Değerlendirme Merkezlerince biz de Batman olarak bu işe dahil olduk. Sahadan çok sağlıklı bir şekilde beslenen bir ekibiz. Bütün okullarımızı, bütün ilçe ve köylerimizin öğretmenlerine kadar tanışmışlığımız var. Bizler bu Ölçme Değerlendirme Merkezimiz olarak, biz bu süreci nasıl yönetebiliriz, nasıl değiştirebiliriz konusunda sürekli tartışıyoruz. Burada temelde amacımız matematik seferberliği kapsamında değerli hocalarımızın söyledikleri gibi biz bu matematik fobisini nasıl kaldırabiliriz. Hasan hocam ‘Kim korkar matematikten’ demişti. Biz aslında korku kelimesini de bir yana atıp ‘Kim sevmez ki matematiği’ diyebiliriz. Biz o korku lafını da oradan kaldıracağız inşallah, değiştireceğiz” dedi.

"MATEMATİKTE SABIR, ZEKADAN ÖNCE GELİR"

Batman Üniversitesi Doktor Öğretim Üyesi Yusuf Sözer, matematiğin okul dışında öğrenme metodları konulu bir konuşma yaptı. Öğretim Üyesi Sözel, "15 yıl kadar matematik öğretmenliği yaptım. Bütün bu süre içerisinde matematik öğretiminin hazzını, keyfini yaşadım. Ben aslında empati konusuna vurgu yapacağım. Empati becerisinden biraz yoksun mu kalıyoruz diye düşünüyorum. Matematik, bilişsel olmaktan ziyade daha çok duyuşsal ağırlı bir ders olduğunu iddia edebilirim. Bilişsel olduğuna tamam, hemfikiriz ve tabii ki zihinsel süreçleri var; fakat matematikte sabır zekadan önce gelir. Bu bir şeye işaret ediyor: duygular zekanızdan önce gelir.  Çünkü sabır duyuşsal bir özelliktir. Matematiğin duyuşsal özelliğiyle ilgili bizim bir derdimiz var. Çözümünü defalarca yapmış olduğumuz, adeta ezberlemiş olduğumuz ritüelleri ezberden yapar hale gelmişiz. Örneğin bir üçgen çiziyoruz ve bu üçgen de oldukça zor bir soru olmasına rağmen öğrenciye 'Bir dakika süreniz var’ diyoruz. Bir de çok soru çözme baskısı, aktivite hastalığımız da var. Çok soru yetiştirmemiz gerek. Binlerce soru çözmeliyiz ki YKS'yi kazanalım. Böyle bir havamız. Var. Üçgeni çiziyoruz, oldukça zor bir soru ama çocuğa 1-2 dakika süre veriyoruz. Öğretmen, bir derse ne kadar çok soru sığdırabilirsem o kadar iyi öğretmenim, 40 dakikaya 30 soru sığdırdım, müthiş bir iş yapmışım, acayip çözüyorum diye düşünüyor. Oysa çocuğun özgüveni gitgide kayboluyor. Her bir soru, çocuğun özgüvenine sapladığımız bir hançer gibi oluyor. Öğrenci zannediyor ki, öğretmen öğrenme sürecinde hiç acı çekmemiş, annesinin karnından muhteşem bir zeka ile doğmuş ve herşeyi çok keskin bir zekayla yapıyor. Oysa biz eğitmenler geçmişimizde sorulara ne kadar kafa yorduğumuzu, ne kadar çile çektiğimizi buradaki matematik öğretmeni arkadaşlarımız iyi bilir. Bazen bir matematik sorusunu çözmek için günlerce uğraştığımız oluyor. Başkasına soruyorsun o da çözemiyor. Sonra da internetten ya da bir ekip tarafından çözümünü öğrenene kadar baya bu işe kafa yoruyorsun. Ama öğrenciye soruyu çözmesi için sadece 1 dakika zaman tanıyorsun. Peki bu adil mi? İyi de sen 10 gün uğraştığın bir soruya 3 dakika mı vereceksin?" dedi.

"KAZANILAN BİLGİ, YAŞAMA AKTARMAKLA ŞEKİLLENİR"

Matematik Okuryazarlığı konusuyla ilgili konuşan Petrol İlkokulu müdürü Muhammed Aksoy, okullarda verilen eğitim ile sınavda sorulan sorular arasında dağlar kadar fark olduğunu söyledi. Okul müdürü Aksoy, "Bunu bir bakanlık müfettişi şöyle dile getiriyor: Siz birisine ehliyet alması için gerekli eğitimleri veriyorsunuz ama sınava gelince bunun ehliyet almaması için yola her türlü tuzağı kuruyorsunuz. Bunu akıl oyunlarıyla da destekliyorsunuz ve verilen eğitimle, ölçme ve değerlendirmeyle örtüşmediğini söylemişti. Gerçekten de böyle bir süreç yaşıyoruz. Sınavlarda yapılan istatistiki çalışmalardan da görüyoruz ki, matematik dersinin en büyük sıkıntılarından biri de matematik okuryazarlığı. Hepimiz derste bunu yaşıyoruz. Gelişen, değişen, dönüşen dünya gerçekleri içerisinde eğitimde amaçlar, bireylerin bilgi edinmelerinin yanında, kazandıkları bilgileri yaşama aktarmaları ve gündelik yaşamları esnasında karşılaştıkları durumları, kazandıkları bilgileri uyarlamaları doğrultusunda şekillenmektedir" dedi.

YORUM ALANI

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.