Uzman Klinik Psikolog Müjde Yahşi konu hakkında önemli bilgiler verdi. "8-10 yaşın altındaki çocuklar soyut düşünemez. Somut düşündükleri için depremin nasıl gerçekleştiğini zihinlerinde işlemlemekte zorlanır. O nedenle deprem, çocukların zihninde belirsiz bir kavramdır. Belirsiz kavramlar çocukları ürkütür ve çocuklardaki kaygının artmasına neden olabilir. Kaygı düzeyi artan çocuklar yoğun endişe, güvensizlik ve korku hisseder. Korkulu rüyalar görme, yalnız kalmaktan korkma, alt ıslatma, parmak emme, tırnak yeme, kekeleme, içe kapanma gibi ruhsal belirtiler gösterirken nedensiz karın ağrıları, mide bulantıları, uyku bozuklukları gibi fiziksel belirtiler de gösterebilirler. Deprem çocukta ‘Bu olayın sorumlusu benim, benim yüzümden deprem yaşanıyor, anneme kötü davrandığım için bu başımıza geldi, ben kötü biriyim’ şeklinde obsesif düşüncelere de neden olabilir. Ya da çocuğun gözünde deprem; ‘Evimizi ya da okulumuzu kim sallıyor, biri mi sallıyor, dinazorlar mı bize saldırıyor’ gibi ütopik düşünceler şeklinde de algılanabilir. O nedenle çocuğun zihninde oluşan bu belirsizliği belirli hale getirmemiz gerekir. Çocuğun gelişimine uygun şekilde bu olayı anlatmalıyız. Bu noktada oyunlar ve oyuncaklar bizim iletişim araçlarımız olmalıdır. Somutlaştırarak ve oyun ile anlattığımız deprem, hem çocuğu kaygıya sokmaz hem de çocuk için daha anlaşılır olur. Mesela oyuncaklardan faydalanarak; 'Sana bir şey söyleyeyim mi, deprem nasıl oluyor biliyor musun? Yerin altında böyle yan yana kocaman kocaman kayalar var, onlar dura dura eskiyor, sonra da ufak ufak parçalanıyor, parçalanırken yanında duran diğer kayaları da sallıyor, biz de yerin üstünde olduğumuz için sallanıyoruz hepsi bu.' Şeklinde somutlaştırarak yapacağımız açıklamalar çocuğu rahatlatır ve çocuk deprem olayına olağanüstü anlam yüklememiş olur. Eğer ki yetişkin yoğun kaygı yaşıyorsa çocuğa bunu hissettirmemeli ve tepkilerini kontrol edebilmelidir. Yanında bir çocuk olduğunu asla unutmamalıdır. Özellikle deprem anında ebeveynin ya da öğretmenin vereceği tepkiler çok önemlidir. Çünkü çocuklar depremden çok, etrafındaki insanların tepkilerinden etkilenir. Olay sırasında çocuğun şahit olduğu panik içeren davranışlar, ağlamalar, çığlık atmalar, bayılmalar ve arkasına bakmadan kaçışmalar çocukta travmatik etkiler oluşturabilir. Kaygının ve tehlikenin olduğu yerde güven yoktur. Bu nedenle ebeveynlerin ve öğretmenlerin deprem anında ve sonrasında çocuğa ilk olarak vermesi gereken duygu, güven duygusudur.
Çocuk kendisini tehdit altında hissetmemeli ve 'Sen güvendesin' mesajı verilmelidir. 'Okulumuz ve evimiz çok sağlam ve bizler de her zaman senin yanındayız' gibi çocuğa güven içeren cümleler kullanılmalıdır. Deprem ile ilgili duygular, düşünceler ve yaşanılanlar çocuk yanında uzun uzadıya konuşulmamalıdır. Bir diğer önemli husus da gösterilen ilginin çocuk tarafından suiistimal edilmemesi için çocuğun karakterine uygun şekilde telkinlerde bulunulmalı ve duygu aktarımı abartılmamalıdır. Nasıl ki fiziksel olarak deprem için bir takım önlemler alıyorsak ruhsal olarak da kendimizi ve ailemizi hazırlayarak önlemler almalıyız."