SON DAKİKA
hava
Advert
Google News

BATMAN'IN VE TÜRKİYE’NİN DEPREM DURUMU

Jeoloji Mühendisleri Odası Batman İl Temsilcisi Jeoloji Yüksek Mühendisi Sadettin Onur, Batman'ın ve bölgenin deprem durumu ile ilgili gazetemize bilgi verdi. Onur, açıklamalarından önce “Bundan önce depremler nasıl olduysa bundan sonra da olacaktır” dedi

Son Güncelleme :

2023-03-14 16:22:34

BATMAN'IN VE TÜRKİYE’NİN DEPREM DURUMU

Onur “6 Şubat 2023'te dokuz saat arayla meydana gelen, merkez üsleri sırasıyla Kahramanmaraş'ın Pazarcık ve Ekinözü ilçesi olan, 7,8 ve 7,5  büyüklüklerindeki iki deprem ve Hatay’da meydana gelen depremler sonucunda Türkiye'de resmî rakamlara göre yaklaşık 50.000 kişi hayatını kaybetti ve toplam 130 binden fazla insan ise yaralandı, on binlerce bina yıkıldı. Depremlerin ardından büyüklüğü 6,7'e kadar varan yaklaşık 14.000 artçı sarsıntı gerçekleşti. Depremde hayatını kaybedenlere Allahtan Rahmet, yaralılara da acil şifalar diliyorum” diyerek detaylı bilgiler paylaştı. 

ÜLKENİN BÜYÜK ÇOĞUNLUĞU DEPREM BÖLGELERİNDE

Batman Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Sadettin Onur, Türkiye, yeryüzünün en aktif fay zonları içerisinde bulunan ve her zaman büyük deprem tehlikesi ve riskine maruz olan bir ülke olduğunu belirtti. Onur, “dolayısıyla Türkiye coğrafya olarak her zaman büyük bir deprem tehlikesi yaşamakta ve her zaman da böyle bir tehlikeye maruz kalmıştır” dedi.  Onur, 1900-2009 yılları arasında, Türkiye’de önemli ölçüde can ve mal kayıplarına yol açan üç yüze yakın deprem olmuş ve bu depremler nedeniyle 100,000 kişiden fazla hayatını kaybetmiş, 180,000’e yakın kişi yaralanmış ve 600,000 den fazla konut yıkılmış veya kullanılamaz hale geldiğini ifade eden Onur, “Bundan önce depremler nasıl olduysa bundan sonra da olacaktır.’’ dedi.

Türkiye deprem bölgeleri haritası esas alındığında ülke topraklarının % 96’sının farklı oranlarda deprem tehlikesine sahip bölgeler içerisinde yer aldığı ve nüfusun % 98’inin bu bölgelerde yaşadığı görülmektedir.

Bu bölgelerin % 66’sı 1. ve 2. derece deprem bölgeleri, başka bir deyişle aktif fay zonları içerisindedir.

“İBRET VE DERS ALMAMIZ GEREKİR”

Yaşanan son depremlerle ders alınması gerektiğini belirten  Onur, şöyle konuştu: “Bu depremle yaşama alışkanlığımızı daha da geliştirmemiz gerektiğini bize gösteriyor. Son yüzyılda yaşanan depremlerde 100 binin üzerinde insan hayatını kaybetmiş ve 180 binin üzerinde bina yıkılmıştır. Bunların hepsi ibretlik ve ders almamız gereken verilerdir. Depremlerde faylar kendilerinden sonraki faylara bindirme yaparak o faylara enerji sevk ederler.  Bir kırıkta boşalan enerji diğer fay hattının üzerine bindirme yapmaktadır. Tabi bu enerjinin ne zaman boşalacağını, ne kadarlık bir enerji birikimi olduğunu, kaç şiddetinde deprem üreteceğini ve ne zaman deprem olacağını biz bunları bilmiyoruz. Eldeki verilerle o bölgede bir depremin olabileceğini biliyoruz sadece. Türkiye coğrafyasında son yüzyılda yaşanan büyük depremlerin çoğu Doğu Anadolu Fay Zonu üzerinde bulunan yerleşim yerlerinde olmuştur. Erzincan, Bingöl, Lice, Hatay, Kahramanmaraş, Van gibi başlıca büyük depremlerin olduğu bir coğrafyada yaşıyoruz. Bir istatiğe göre Türkiye’de yılda 2 kere can ve mal kaybına neden olan deprem olmaktadır. 

Bu coğrafya bizim coğrafyamız. Buradan bir yere gidebilir miyiz? Hayır. Deprem gerçeği var ve bizimde burayı terk etmeme gibi bir gerçeğimiz var. Deprem olmadan deprem riskini azaltmamız için yapmamız gereken şeyler var. Bilim zaten bunu açıklamış.

DEPREMDE BİNALARIN DURUMU

“Deprem öldürmez bina öldürür” gerçekliğini unutmamak gerektiğini ifade eden Jeoloji Mühendisleri Odası Temsilcisi Sadettin Onur, yaşanan son depremlerin bunun bariz ve acı bir örneği olduğunu söyledi. “11 ilde insanlar neden öldüler? Onları deprem değil, depreme dayanıksız yapılan binalar öldürdü, zemin açısından yerleşime uygun olmayan alanlar üzerine kurulan yapılar yüzünden öldü, fay zonlarının üzerine kurulan yapılar yüzünden öldü.” diyen Onur, burada ilk olarak siyasi otoriteye ve hükümete iş düştüğünü söyledi. Etrafımıza şöyle dikkatle bakacak olursak gelişmiş ülkeler, bu tür felaketlerden sonra yaşananlardan ders alarak, toplumlarında birçok şeyin esastan değişimini sağlamışlardır. Ancak Türkiye ölçeği, Türkiye gerçeği biraz farklı. Yaşanan depremlerden sonra ülkemizde bir çok şeyin köklü değişeceği umut edilirken bilimin önderliğini çok fazla benimsemeyen toplumumuzda, afet bilinci yükseltmede ve afete duyarlı bir toplum oluşturmada çok yeterli olunamadığını düşünüyorum.

Onur “Türkiye’de geçmişte yaşanan afetlerden ders almak yerine maalesef biz ya kadere bağlamışız ya da çok önemsemeden yeni bir depremin gelmesi beklenmiştir. Maalesef bu durum devam etmektedir. Bu depremden sonra hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını düşünüyorum.

Kesinlikle herkes kendi evinin depreme dayanıklı olup olmadığını bireysel olarak öğrenmek ve çözmek zorunda.

%3 VE %5 EK MALİYET İLE HAYAT KURTARAN TEKNİK

 

Bir yapının teknik açıdan güçlendirilmesi ve depreme dayanıklı hale getirilmesi ile ilgili önemli bilgiler sunan Onur, sözlerini şöyle sürdür: “Deprem – Yurttaş ilişkisi ile ilgili bir hocamız ‘Yurttaş son derece kaygılı haklı olarak. Her şeyi devletten beklemektedir. Hiç kimse benim çatım akıyor, benim çatımı gelsin devlet tamir ettirsin demez. Ama benim evim depreme güvenli değil, devlet gelsin depreme dayanıklı hale getirsin diye oturup bekler. Aslında iki olay arasında hiç bir fark yoktur. Vatandaş evinin güvenli olup olmadığıyla ilgili kesinlikle devletten her şeyi beklemeyecek. Devletin gelip bu evlerin hepsini güvenli yapma ihtimali yok. Devletin hepsine yetişme şansı da yok. Herkes kendi gücünde, ulaşabileceği kurumlara ulaşıp evini kontrol ettirmelidir. 

Hocalarımızın söylediği gibi yeni yapıda deprem güvenliğini sağlamak için maliyetin en çok %3’ü - %5’i mertebesinde bir ek harcama söz konusu olur. Var olan yapıyı deprem güvenli hale getirmek için %20 ila %30  gibi bir şeyler harcamak gerekir. Oysa göçmenin maliyeti ile karşılaştırmak gerek bu rakamları. Sık sık sorarlar. Hocam yapılar ne zaman depreme güvenli olacak? Cevabı çok basittir bunun. Yurttaşlar pembe fayanslara ödedikleri kadar parayı güvenliğe de vermeye hazır oldukları zaman bu problem çözümlenecektir.

 

2000 YILI ÖNCESİ BİNALARA DİKKAT!

Mevcut yapı stokunun gözden geçirilmesi gerektiğini belirterek, “Özellikle 2000 yılından önce yapılan yapıların, mutlaka gözden geçirilmesi, onarım, güçlendirme ya da yıkılıp yeniden yapılma seçeneklerinden birini değerlendirmeleri gerekir” diyen Onur, 2019 yılında yürürlüğe giren Türkiye Bina ve Deprem Yönetmeliği dünyanın en katı ve en güvenli yönetmeliği olduğunu söyleyen Onur, “Önemli olan bu yönetmeliği uygulamaktır.  Biz bu yönetmeliği aynen uygulayabilirsek binalarımızda risk büyük oranda azalacaktır” vurgusunu yaptı.

 

BATMAN, KOZLUK VE SASON’UN DEPREM DURUMU

Batman’ın Kozluk ve Sason ilçeleri 1. derece deprem bölgesi, Batman merkez ise 2. derece deprem bölgesinde yer aldığını belirten Onur, şu bilgileri paylaştı: “Biz Batman’da depremlerin çok hissetmemizin sebebi ovada kurulan bir şehir olmamızdan kaynaklıdır. Ovada kurulan bir şehir deprem dalgalarını yükselterek hisseder.  Depremde büyüklük ve şiddet ayrı kavramlardır.  Batman ABD Jeoloji Araştırmaları Kurumu (USGS)’dan  alınan verilere göre Kahramanmaraş depreminde büyüklüğü 4,7 Mw ile 5,2 Mw arasında, şiddetini ise 5 ile 6 arasında hissettik.

 

 

 

 

BATMAN’LI PROF. DR. YAŞAR EREN’İN AÇIKLAMALARI

Batman’lı Prof. Dr. Yaşar Eren Türkiye’de tektonik alanında söz sahibidir. Katıldığı bir yayında ‘1975 Lice depreminde Batman’da kendimizi evin dışına attık ve bahçe duvarımız yıkıldı’ şeklinde vermiş olduğu bilgi de aslında önemli.  O dönemde apartmanların olmadığını düşünürsek depremin nasıl etkilediğini de anlamış olabiliriz.

 

“BATMANA YAKIN FAY HATLARI”

Batman ve çevresinde biz jeolojik olarak baktığımızda 100 km’lik bir daire çizdiğimiz zaman bulunan veriler ışığında kentimizi etkileyecek faylar hangileridir diye araştırırız. MTA'nın Diri Fay Haritası'nda bizi en fazla etkileyecek faylar arasında Kozluk-Sason segmenti var. Olası Hasankeyf ve Yanarsu fayından da bahsedilmektedir.  Suçeken Köyü’nden sonraki fay 25 km uzunluğunda. Hasankeyf Fayı 25 km Yanarsu fayı 20 km uzunluğunda ölçülmüştür.  Lice Fayı yine bu dairenin içinde ve Batman’a 83 km uzaklıkta.

Bize en yakın dönemde ve en yakın faylarda deprem üretenleri belirteyim. Siirt-Pervari 1884 yılında 6.9 şiddetinde, 1975’te Lice’de 6.7 şiddetinde depremler olmuş. Lice’de o dönemde 2500 kayıp olmuş. Lice’nin Batman’a uzaklığı 83 kilometre. 2020’de Elazığ’da olan depremin Batman’a etkisi ise Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü’nün hasar tespiti verileri bunlar. Elazığ 250 kilometre uzaklığımızda. 6.8 Şiddetindeki depremde Batman’da 95 yapı ağır hasarlı olarak belirlendi. Kurtalan-Kayabağlar’da olan 5.2 büyüklüğündeki deprem de Batman’da hissedildi. Hala bu fayda tam olarak çalışılmış değil. Kurtalan fayı çok büyük bir fay mutlaka çalışılmalı” dedi.

Güney Doğu Anadolu Bindirmesi (Bitlis Kenet Kuşağı)

1- Cizre Fayı

2-3-4-5 Adlanmamış Fay

6- Şirvan Segmenti

7- Kozluk Segmenti

8- Kulp Segmenti

9- Lice Segmenti

 

Doğu Anadolu Fay Zonu

10- Ilıcaköy Segmenti(Kavakbaşı Fayı)

11- Kayalısu Segmenti (Kavakbaşı Fayı)

12- Kaleköy Segmenti(Kavakbaşı Fayı)

13- Yenisu Fayı

14- Yayla Fayı

 

“DEPREME DİRENÇLİ KENTLER OLUŞTURMALIYIZ”

“Batman Ülkemizin diğer bütün şehirleri gibi bir deprem şehridir. Bu gerçekliğe göre şehrimizi inşa etmeliyiz” diyen Onur, “Lice Fayı 83 kilometre uzaklıkta bir faydır. Biz insanları korkutmak için söylemiyoruz bunları. Belki bu fay 200 yıl sonra kırılacaktır. Kimse zamanını bilemez ama tedbirli olmakta fayda vardır” dedi. Depremin doğal bir olay olduğunu hatırlatan Onur, şöyle konuştu: “Doğal afet olmadan önlem alma becerisidir risk. Burada güvenli kent ve bölge planlaması, güvenli yapı tasarımı, mevcut yapıların değerlendirilmesi gibi uzun vadeli geniş kapsamlı işler. Depremin afete dönüşmemesi için risk haritaları oluşturarak önlemler alınabilir.

 

“BATMAN İLİ, HİDROJEOLOJİK VE TEKTONİK AÇIDAN ARAŞTIRILMALIDIR”

Batman'ın yeraltı su seviyesinin yüzeye çok yakın alanlar mevcut. Bizler yeraltı su seviyesinin çok yüksek bu alanların üzerine binalar yapmışız, şehrin imarını buralarda kurmuşuz. Ancak bu alanlar ile ilgili olarak elimizde bir Hidrojeolojik etüt bulunmamaktadır.                 

Batman'ın Hidrojeolojik etüte ihtiyacı var. Bu etüt sonucunda oluşturulacak Hidrojeolojik Harita ile yeraltı sularının kaç hangi bölgede, ne kadar derinde olduğunu ve sınırlarını da öğrenmiş olacağız. Kaç tane binanın eski dere yataklarının üzerinde olduğunu da tespit edebileceğiz.  

Ayrıca Batman İli merkez ve bütün ilçelerinde su amaçlı açılan bütün sondaj kuyuları kayıt altına alınmalıdır. DSİ ile ortak çalışmalar yapılarak açılmış bütün kuyuların arama ve kullanma izin belgelerinin çıkarılması ve bu kuyu kayıt sistemlerinin oluşturulması gerekmektedir. Kuraklık yüzyılımızın en büyük felaketlerinden biridir. Yeraltı suyu tükenmez bir kaynak değildir. Bu konu ayrıca çok önemli ve çok ciddi şekilde tartışmamız gereken ve önlem almamız gereken konulardan biridir.

Batman'ın tektonik açıdan incelenmesine ihtiyacı vardır. Türkiye’de tektonik incelemenin yapılmadığı nadir illerden biride Batman'dır. Kozluk segmenti başta olmak üzere kentin çevresinde olan fayların tekrardan incelenmesi gerekmektedir. Tektonik inceleme ile birlikte Batman merkez ve çevresindeki obruklar da incelebilir. Diğer illerde ( Konya ) bu bahsetmiş olduğumuz çalışmanın örnekleri mevcuttur. Bizde bu örnekleri AFAD üzerinden Batman'a uygulamamız gerekmektedir.  Sonuç olarak; Şehrin bütün yapı envanteri çıkarılmalı ve 2000 yılından önce yapılan binalar öncelikli olarak irdelenmelidir. Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü, AFAD, Batman Belediyesi ve Batman Üniversitesi tarafından bu çalışmalar yapıldıktan sonra riskli görülen binaların yıkılarak kentsel dönüşümün sağlanması gerekmektedir.  Batman ili, Hidrojeolojik ve tektonik açıdan araştırılmalıdır” şeklinde bilgiler verdi.

 

YORUM ALANI

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.