“MAALESEF PRATİKTE KARŞILIĞI YOK”
Konut ve kira fiyatlarındaki fahiş artışının milyonlarca vatandaşı mağdur ettiğini belirten Ramanlı, "Ülkemizde konut sahipliği oranı giderek azalırken kiracı oranı ise her geçen gün artmaktadır. Meydana gelen son depremlerle birlikte konut ihtiyacı had safhaya ulaşmıştır. Yeterli konut üretilememesi, emlak vergileri, enerji ve inşaat maliyetlerindeki yükseliş konut ve kira fiyatlarındaki artışın başlıca sebepleridir. Piyasada kira artış oranı kimi yerlerde yüzde 200'lere dayanmıştır. Kira artış oranını yüzde 25 ile sınırlandıran düzenlemenin maalesef pratikte pek bir karşılığı yoktur. Denetimsizlik ve caydırıcı yaptırımların olmaması kiracıları ciddi şekilde mağdur etmektedir.
Ayrıca inşaat malzemelerindeki vergilerde indirime gidilerek özel sektör desteklenmeli, konut üretimi artırılarak arz-talep dengesi sağlanmalıdır. Hem kiracıların hem de mülk sahiplerinin hukukunun korunması için gerekli tedbirler alınmalı ve etkili bir denetim mekanizması işletilmelidir." ifadelerini kullandı.
“ÇİFTÇİLERİ MAĞDUR EDİYOR"
Doğu illerinde, özellikle kırsal kesimlerde yaşanan uzun süreli elektrik kesintileri başta çiftçiler olmak üzere vatandaşları mağdur ettiğine dikkat çeken Milletvekili Ramanlı, elektrik dağıtım şirketlerinin, sözde kayıp kaçakla mücadele adına sulu tarım yapan çiftçilerin elektriğini kestiğini söyledi.
Ramanlı, "Sulamaya en fazla ihtiyaç duyulan bir dönemde yapılan elektrik kesintileri mahsulün zarar görmesine yol açmaktadır. Bu durum yalnızca çiftçileri değil, bir bütün olarak zirai üretimi, gıda enflasyonunu ve dolayısıyla bütün bir ülkeyi olumsuz etkilemektedir. Elektrik dağıtım şirketlerinin keyfi uygulamalarına müsaade edilmemeli, başta çiftçiler olmak üzere vatandaşların elektrik faturaları düşürülmelidir. Zirai üretim yapan çiftçilere ve vatandaşlara uygun fiyatla elektrik satışına olanak sağlanmalı, elektrik borçlarının ödemesi kolaylaştırılmalıdır. Enerji ölçümünün doğru ve şeffaf yapılması temin edilmelidir. Ayrıca çiftçilerin “yenilenebilir enerji kaynaklarını” kullanabilmeleri için devlet, teşvik edici olanaklar sağlamalıdır." şeklinde konuştu.
Öte yandan elektrik kullanımında oluşan kayıp ve kaçak bedelinin dürüst vatandaşlardan alınmasının suç ve cezanın şahsiliği ilkesine açıkça aykırı olduğuna dikkat çeken Ramanlı, "Elektrik dağıtım şirketleri bununla birlikte kaçak elektik kullandığı gerekçesiyle vatandaşlardan büyük paralar tahsil etmekte ve suç duyurusunda bulunmaktadırlar. Elektrik dağıtım şirketleri hem kaçak bedellerini icra marifetiyle tahsil etmekte hem de oluşan kayıp kaçak farklarını tüm vatandaşların faturasına ekleyerek mükerrer tahsilat yapmaktadırlar." diye ekledi.
Ramanlı, "Hükümet, tüketicinin sırtına bindirilen bu ağır yükü hafifletmeli, vatandaşların haklarını korumak için gerekli düzenlemeleri yapmalıdır. Bu anlamda; şirketlerin özel harcamaları ile kayıp kaçak bedellerinin vatandaşa ödettirilmesi uygulamalarına son verilmelidir." çağrısında bulundu.
“İSVEÇ'İN NATO ÜYELİĞİ VETO EDİLMELİDİR”
İsveç makamlarının, Kurban Bayramının ilk günü, Stockholm'deki bir caminin önünde Kur'an-ı Kerim yakılmasına izin verdiğini hatırlatan HÜDA PAR Sözcüsü Serkan Ramanlı, "İsveç makamlarının ikinci kez bu skandal eyleme izin vermesi İslam düşmanlığında geldikleri noktayı ortaya koymaktadır. Yüce Kitabımız Kur'an-ı Kerim'i hedef alan alçakça saldırıların 'ifade özgürlüğü' kapsamında pazarlanmaya çalışması kabul edilemez. Özgürlük adı altında kin ve nefret kusmaktan geri durmayan zalimlerin, Müslümanların mukaddesatına bu denli pervasızca saldırıları derhal durdurulmalıdır." dedi.
“DEĞERLERİMİZ HEDEF HALİNE GETİRİLECEKTİR”
Ramanlı, "Aynı alçakça saldırıya ikinci kez göz yuman İsveç makamlarının İslam dünyasının kuru kınama açıklamalarından çekinmediği aşikardır. İslam'a ve İslami değerlere yönelik saldırılara göz yuman İsveç'e ve diğer tüm İslam düşmanı rejimlere karşı İslam dünyasınca kapsamlı bir boykot gerçekleştirilmeli, ticari ve diplomatik ilişkiler askıya alınmalıdır. Aksi takdirde bu düşmanca saldırıların sayısı artacak, 'özgürlük' kisvesi altında tüm değerlerimiz hedef haline getirilecektir." değerlendirmesini yaptı ve şu çağrılarda bulundu:
"Hangi dinden ve inançtan olursa olsun aklı başında her ilkeli fert ve oluşumun, bu provokatif girişim karşısında inisiyatif alması ve insanlığın huzurunu kaçırtacak bu ve benzeri densizliklerin son bulması adına harekete geçmesi gerekmektedir. Türkiye'ye de bu noktada büyük bir sorumluluk düşmektedir. Türkiye ve Müslüman kamuoyunun beklentileri dikkate alınarak, defalarca İslami değerlere yönelik aşağılık saldırılara izin veren İsveç'in NATO üyeliği veto edilmeli, diplomatik ambargo uygulanmalıdır.”