Yapılan basın açıklamasına kentte bulunan 48 Sivil Toplum Örgütü, Meslek Örgütü, Sendika ve Sivil Oluşumu imzacı oldu.
Atatürk Parkı’nda yapılan açıklamayı okuyan İnsan Hakları Derneği Batman Şubesi Eş Başkanı Av. Rümeysa Deniz Kaya “Dünya Barış Günü olarak kutlanan 1 Eylül vesilesiyle barışın egemen olduğu bir dünyada yaşamak istediğimizi bir kez daha belirtmek istiyoruz. Barış hakkı, bir insan hakkıdır.
Bu hak, 1945 yılında kabul ve ilan edilen Birleşmiş Milletler Şartı ile kurulmuştur. Şartın giriş bölümü ile 1 ve 2. Maddelerinde Birleşmiş Milletlerin barış ile insan hak ve özgürlüklerine saygıyı güçlendirme amacı vurgulanır. BM İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’nin başlangıç maddesi ile 28. maddesinde barış ve barışın temellendirileceği uluslararası ve ulusal sosyal düzenlerin, bu bildiride yer alan haklara ve özgürlüklere dayanması gerekliliği vurgulanır. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, Halkların Barış Hakkına Dair Bildiriyi Genel Kurul’u 12 Kasım 1984 tarihli oturumunda kabul ve ilan etmiştir. Bildiride barış hakkının kutsallığı, bu hakkı korumanın ve uygulanmasını sağlamanın da devletler için bir yükümlülük olduğu vurgulanır.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 19 Aralık 2016 tarihli kararı ile Barış Hakkı Bildirisi kabul ve ilan edilmiştir. BM İnsan Hakları Konseyi’nin 22 Haziran 2017 tarihli kararı ile de barış hakkının desteklenmesi gerektiği üye ülkelere hatırlatılmıştır.
BARIŞ İNSAN HAKLARINA DAYALIDIR
Barış talebinin, medeni ve siyasi haklarla (yaşam hakkı, işkence yasağı, kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı, adil yargılanma hakkı, din ve vicdan özgürlüğü, ifade özgürlüğü, örgütlenme özgürlüğü vb.) olduğu kadar; ekonomik, sosyal ve kültürel haklarla (çalışma hakkı, konut hakkı, sağlık hakkı, eğitim hakkı, dil hakları) da ilişkisi bulunmaktadır. Bu metinlerdeki temel yaklaşım, barışın insan hakları ve özgürlüklere dayalı oluşudur. İnsanlar arasındaki her türden eşitsizlikler, hakların ve özgürlüklerin tanınmayışı, savaşların ve çatışmaların temel sebebidir. O nedenle, biz aşağıda imzası bulunan sivil toplum örgütleri olarak her şart altında ve dünyanın neresinde olursa olsun, barışın haklara ve özgürlüklere dayalı olarak sağlanabileceği düşüncesindeyiz.
Dünyada silahlı çatışma ve savaşın etkilerinin bu kadar ağır olduğu bir ortamda insan hakları savunucularının barış hakkını savunması ve barışın inşa edilmesi çalışmalarına katılması, aynı zamanda güçlü bir mücadele gerektirmektedir.
ÇATIŞMALARIN DURMASI GEREKMEKTEDİR
Kalıcı barış için çatışmaların durması, diyalog yollarının açık tutulması, insan hakları ve demokrasi eksenli çözüm arayışlarına imkân sağlanması gerekmektedir. Barışın inşasına giden yolda, insan haklarının temeli olan insan onuru, eşitlik, özgürlük ve adalet asla unutulmamalıdır.
Savaş ve çatışmalarda kadın cinayetleri ve kadına yönelik şiddet vakaları da çok fazla yaşanmaktadır. Devletlerin kadına yönelik şiddeti önleme konusunda yükümlülükleri olup kadına yönelik şiddetle mücadele ancak barış ortamının sağlanması ile mümkündür.
Bilindiği üzere 22 Ağustos günü barışı dilinden düşürmeyen Barış Annelerinden Adalet Safalı ve Perihan Akçelik ifade verme işlemlerinin ardından dönüş yolunda geçirdikleri trafik kazası sebebiyle hayatlarını kaybetmiştir. Barış anneleri, yıllardır alanlarda barış ve adalet arayışı için haykırmakta ve barışın tesisi için mücadele etmektedir. Bizler insan hakları savunucuları olarak, bu mücadelede tek bir insanın daha yaşamını yitirmesini istemiyoruz. Yaşam hakkı en temel insan hakkıdır. Her insanın hayatı değerlidir ve her insan onurlu bir yaşam sürdürme hakkına sahiptir.
BARIŞ İLE MÜMKÜN OLACAKTIR
Kadın cinayetleri ve kadına yönelik şiddet konusunda somut adımlar atılmalıdır. Devleti ve hükümeti, kadına yönelik şiddeti önleme konusunda üzerine sorumluluğu yerine getirmelidir. Unutulmamalıdır ki; kadına yönelik şiddetle mücadele ancak barış ortamının sağlanması ile mümkün olacaktır.
Türkiye’de demokrasi ve insan haklarına dayalı yeni bir toplum sözleşmesi yapılması, barıştan ve barışı savunmaktan geçmektedir. Bunun için de ülkemizdeki demokrasi güçlerinin kararlı birlikteliği, sürdürülebilir yeni bir barış sürecinin başlaması için en önemli güvence olacaktır.
Biz aşağıda imzası bulunan sivil toplum örgütleri olarak, Türkiye’de barış ve demokrasiden yana kesimlerin birlikte mücadelesinin sonuç alacağı inancındayız.
Bu inançla ülkemiz başta olmak üzere tüm dünyada barışın egemen olduğu bir yaşam için insan hakları ve barış mücadelemizi sürdüreceğiz.” ifadelerine yer verdi.
Grup daha sonra barış nöbeti tutarak Atatürk Parkı’ndan ayrıldı.