SES Batman Şube Eşbaşkanı Cihan Tüzün tarafından yapılan açıklamada “Bilindiği gibi, Haziran 2018 genel seçimleri sonrasında uygulamaya giren Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile birlikte, bütçeyi Cumhurbaşkanlığı hazırlıyor ve cumhurbaşkanı tarafından bir yasa teklifi olarak TBMM Başkanlığı’na iletiliyor. “2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi” de 17 Ekim 2023 tarihinde TBMM Başkanlığı’na sunuldu ve Plan ve Bütçe Komisyonu’nda, maalesef basına- halka kapalı olarak görüşülmeye başlandı.
Bu haliyle emekçilerin, halkın taraf olmadığı bütçenin genel durumuna baktığımızda;
Enflasyonist ve seçim yatırımı olan, kaynakların daha fazla sermayeye aktarıldığı, vergiler yoluyla yükün halkın omuzuna bindirildiği, kamusal hizmetlerde kesintiye uğrayan bir faiz bütçesi olarak değerlendirebiliriz.
Bütçe; siyasal iktidarların, rejimin demokratik, sosyal hak ve özgürlükler konusundaki duruşunun en önemli göstergesidir. Üretenlerin, değeri yaratanların, yani işçilerin, emekçilerin, halkın, vergi mükelleflerinin, bu ülkede yaşayan herkesin, doğrudan ya da dolaylı mekanizmalar aracılığıyla ödedikleri vergilerin nerelere harcandığını ya da harcanmadığını bilmeleri ve bunu denetleyebilmeleri gerekir. Bu denetim bütçenin hazırlanması, uygulanması ve sonuçlandırılması sırasında yapılabilmelidir.
TÜİK VERİLERİNİN ÜZERİNDEDİR
Hükümetin yanlış ekonomi politikaları mevcut ekonomik krizi derinleştirmekte, çalışmaya uygun nüfusun üçte birinden fazlası işsizken ve yakın gelecekte iş bulma umudunu kaybetmiş durumda iken milyonlarca emekçi ailesi kışa hiçbir gelire sahip olmadığı şartlarda girmektedir. Asgari ücret ya da düşük ücretlerle çalışanların eline geçen para temel ihtiyaç maddelerine bile yetmemektedir. Çünkü temel ihtiyaç maddelerindeki enflasyon oranı TÜİK verilerinin çok çok üzerindedir.
Bütçe değerlendirmeleri, bu dönemin belirleyici özellikleri göz önüne alınarak yapılmalı, bütçenin sadece teknik açıdan değerlendirmesiyle ya da siyasal iktidardan istenecek ekonomik taleplerle sınırlandırılmamalıdır. Bütçe hakkı temel bir hak olarak değerlendirilerek; toplumun siyasi partileri aracılığıyla, emekçilerin, işçilerin, üretenlerin özcesi bütçeyi oluşturan vergi mükelleflerinin örgütlü yapıları aracılığıyla bütçenin hazırlanmasında, dağıtılmasında ve denetlenmesinde söz ve karar sahibi olacağı mekanizmalar geliştirilmesi için mücadele yürütülmelidir.
* TÜİK’e göre 2023 Ekim ayı itibariyle yıllık enflasyon 61,36, ENAGRUP’a göre %126,18’dir
* TÜİK’e göre sağlık alanında gerçekleşen enflasyon ise %81,30’dur.
Sağlık Bakanlığı’nın 2024 yılı bütçe teklifine baktığımızda şunları görmekteyiz: Metalaşmış, ticarileşmiş tedavi edici hizmetler en büyük paya sahiptir. Ödeneklerin ne kadarının “tedavi edici hizmetlere” ne kadarınınsa “koruyucu hizmetlere” ayrıldığı önemlidir. Bu bile tek başına sağlık politikalarının ne olduğunu görmemizi sağlamaktadır.
Bu Nedenle Şehir Hastaneleri Kamu Sağlık Harcamaları İçerisinde "TAM KARADELİK” Görevi Görmektedir.
HASTANE BAŞINA MALİYET
* Şehir hastanelerine ayrılan bütçe hastane başına ayrılan bütçenin 6 katıdır.
* Şehir Hastanelerinin bir yatak maliyeti yıllık 3 milyon TL günlük 8244 TL dir.
* 17 şehir hastanesinin 25 yıllık kira bedeli ile Sağlık Bakanlığının elinde bulunan 915’e yakın hastaneyi yenilemek mümkün.
* Yani bugün deprem bölgesi için yurttaşa ek vergiler getiren hükümet şehir hastanelerinin 1 yıllık bedelinin yarısı ile deprem bölgesinin sağlık alt yapısını yeniden inşaa edebilir.
* Sağlık Bakanlığı bünyesinde görev yapan işçisinden hekimine 772 bin çalışanın gelirinde her ay 9023 TL'lik iyileştirme yapıla bilinir.
Böyle bir tercihi kabul etmiyoruz. Halkın sağlık hizmetleri için ayrılan parası bir avuç şirkete aktarılmamalıdır. Şehir hastaneleri için yapılmış olan sözleşmeler herhangi bir tazminat ödenmeden feshedilmeli, planlanan ödemeler durdurulmalı ve şehir hastaneleri daha fazla zaman kaybetmeden DEVLET HASTANELERİNE dönüştürülmelidir.
HİÇBİRİ KABUL EDİLEMEZ
Sağlık Bakanlığı bütçesinde işkolu emekçilerine yeterli kaynak yok:
Personel giderlerinin 2024’te %55 olarak görünmektedir. Sağlıkta dönüşüm programı öncesi 2003 yılında personel giderleri bütçenin %70’ini oluşturmaktaydı.
Yoksullaşma, angarya çalışma koşulları, düşük ücretler ve şiddet başta olmak üzere çeşitli baskılarla karşılaşan sağlık emekçilerinin birçoğu yurtdışına gitmeye çalışmaktadır. Artık sağlık emekçilerinin birçoğu Almanca başta olmak üzere çeşitli yabancı dillerde eğitim almaya çalışmaktadır. Türk Tabipleri birliği verilerine göre son on yılda yurt dışına göç eden hekim sayısı yaklaşık 30 kat artmış durumda.
Sağlık Bakanlığı 2024 yılı bütçe teklifinde yer alan hedeflerin neredeyse hiçbiri kabul edilemez. Bakanlığın bütçesinde yapılacak düzenlemeler; halkın sağlığının korunması ve geliştirilmesi önceliğiyle toplumun sağlık sorunlarının en kısa sürede ve kamusal olarak çözülmesi, sağlık emekçilerinin çalışma koşullarının ve özlük haklarının insan yaşamına yakışır, günümüzün koşullarına uygun hale getirilmesi ve şiddetin önlenmesi öncelikli hedefleriyle gerçekleştirilmelidir.
ÖNERİ VE TALEPLERİMİZ
Yakın ve orta vadede bütçeye ve sağlık hizmetlerinin finansmanına ilişkin ortaya konulması ve kitleselleştirilmesi gerektiği düşünülen önerileri şöyle sıralamak mümkündür:
1. Genel bütçe gelirleri içinde gelir vergisi payı artırılmalıdır. Bu artış, gelir vergisi içinde kurumlar vergisi payı artırılarak sağlanmalıdır. Yoksullardan, emekçilerden, ücretlilerden alınan direkt ve dolaylı vergi payları azaltılmalı, sermaye sahiplerinin vergi sorumluluğu arttırılmalıdır.
2. Hukuksuz bir şekilde ihraç edilen ve hakkında kesinleşmiş yargı kararı bulunmayan sağlık emekçileri derhal görevlerine iade edilmelidir.
3. Sağlık hizmetleri harcamalarında merkezi bütçenin payı arttırılmalıdır.
4. Sağlık hizmetleri harcamalarında merkezi devlet harcamalarının payı artırılmalı, SGK ve hane halkları harcamalarının payı azaltılmalıdır. Katkı-katılım, ilave ücret gibi hiçbir ad altında halktan sağlık hizmetleri için ücret alınmamalıdır.
5. SGK’nin özel hastanelerden hizmet satın alması hizmet başına (fee-for-services) ve vaka başına (case payment) ödeme ile değil, toptan bütçeleme (global butgetting) ile olmalıdır.
6. Sağlıkta sözleşmeli personel çalıştırılmasından vazgeçilmelidir.
7. Sağlık emekçilerine çalışma barışını bozan ödeme yöntemleri yerine yoksulluk sınırının üzerinde, tek
kalemde, tamamı emekliliğe yansıyacak şekilde temel ücret ödenmesine başlanmalıdır. Hiçbir şekilde ek ödeme oranları temel ücretin %10’unu geçmemelidir.
8. Sağlık emekçileri vergi dilimleri sabitlenmeli, şuan ödenen ek ödemelerden vergi alınmamalıdır. Sağlık hizmetleri sunumu kamunun sorumluluğundadır. Tümüyle kamusal olarak verilmelidir. Özel sağlık kurumlarına aktarılan her türlü pay kaldırılmalıdır. Kamu sağlık kurumları ve sağlık eğitimleri için bütçeden ayrılan pay yükseltilmelidir.
9. Sağlıklı bir toplum için tedavi edici hizmetler yeterli değildir. Koruyucu sağlık hizmetlerinin yeniden ele alınması ve güçlendirilmesi gerekmektedir.
10. Savaş toplum sağlığına zararlıdır. Ülke içinde ve dışında savaşa karşı barış politikalarının geliştirilmesi gibi konularda da sağlık alanın söz sahibi olması gerekmektedir.
11. Sağlık hizmetlerinin üretilmesi planlanması ve sunulmasının tüm aşamalarında sağlık emekçileri ve örgütlerini ve halkı karar alma süreçlerine dahil edecek mekanizmalar oluşturulmalıdır ifadelerine yer verildi.