Batman Çevre Gönüllüleri Derneği'nin de bileşeni olduğu Türkiye Çevre Platformu(TÜRÇEP), İliç’teki çevre faciası ardından altın madenlerinin bulunduğu illeri masaya yatırdı. Yürütme Kurulu’nun toplantısı ardından bir sonuç bildirisi yayınlanarak, iktidarın yanlış maden politikasının 400 bin kamyon siyanürlü toprağın altında kaldığına dikkat çekildi.
“SİYANÜRLE ALTIN MADENCİLİĞİNE HAYIR!..”
Türkiye genelinde bölge çevre platformları ile örgütlü olarak 2005 yılından beri gönüllülük temelinde doğa ve çevre mücadelesi veren onlarca çevreci örgütün üst çatısı olan Türkiye Çevre Platformu (TÜRÇEP), Siyanürle altın madenciliğine karşı harekete geçti. Batman Çevre Gönüllüleri Derneği Başkanının Yürütme ve Danışma Kurulu üyesi olduğu TÜRÇEP, tüm bileşenleri ile eş zamanlı olarak basın açıklaması yapma kararı aldı. TÜRÇEP adına yapılan basın açıklamasında; “İliç sadece bir örnek; ülkemizin hemen her yerinde siyanürle altın madenciliği yapılıyor. Gönüllü kuruluşların, meslek odalarının, akademisyenlerin haklı karşı duruşlarına karşın sömürge ülkelerinde yaşanabilecek bu süreç aldırmazca sürdürülüyor. Oysa Avrupa ülkelerinin çoğunda siyanürle altın üretimi yasaklandı” görüşü savunuldu.
“ÇOK SAYIDA İLDE ALTIN MADENCİLİĞİ SÜRDÜRÜLÜYOR”
Avrupa ülkelerinin çoğunda yasaklanan siyanürle altın arama faaliyetlerinin ülkemizdeki çok sayıda ilde devam ettiğine dikkat çeken TÜRÇEP, altın arama faaliyetlerinin sürdüğü illerle ilgili şu bilgileri açıkladı: “Uşak – Kışladağ; Erzincan – Çöpler; Ordu – Altıntepe; İzmir – Efemçukuru; Balıkesir – İvrindi; Çanakkale – Lâpseki; Ağrı – Diyadin mücadele yürütülen birkaç örnek; Ayrıca, Artvin, Balıkesir, Çanakkale, Eskişehir, Fatsa ve Gümüşhane gibi illerde de altın madenciliği faaliyetleri bulunmaktadır. Bu bölgelerde farklı madenlerde altın üretimi yapılmaktadır. Sondajlarda ve üretim sürecinde onlarca ve tonlarca kimyasal madde kullanılmaktadır. Siyanür yanında sülfürik asit kullanımı da söz konusudur. Bütün bu madenlerde üretilen altının sadece %2 gibi küçük bir kısmı ülkemize verilmekte, üstelik bu miktarın ne kadar olacağı da şirketlerin beyanına göre belirlenmektedir. Üretim sürecinde oluşan siyanürlü su bir havuzda birikmekte, bu da ayrı bir tehlike oluşturmaktadır. İliç örneğinde bu havuz fay hattının üzerinde ve Fırat nehrine birkaç yüz metre mesafededir.
Zaman zaman bu su evaporatörlerle havaya püskürtülmekte ve hava da kirletilmektedir. Bir deprem nedeniyle siyanür havuzu yıkıldığında tonlarca siyanürün Fırat nehrine, barajlara, tarım topraklarına ulaşması olasıdır. Havuzdan su içen kuşlar ölmekte, akarsularda ve barajlarda toplu balık ölümleri yaşanmaktadır.”
“EKOKIRIMA YOL AÇAN TÜM PROJE VE UYGALAMALARA SON VERİLMELİDİR”
Çok uzun yıllardır ülkenin doğasına zarar veren tüm uygulamalara karşı halkı bilinçlendirme mücadelesi veren ve doğayı, çevreyi savunan Türkiye Çevre Platformu’nun yazılı açıklamasının son bölümünde şöyle denildi: “Bütün bunların karşılığı para ile ölçülemez, oysa şirket çalışmalara başlamadan önce yakın köylerde bulunan ev, ahır vb. yapıları köylülerden satın almış ve de adeta sus payı karşılığı olarak köylülere para dağıtmıştır. Anagold şirketinin bilinen iki ortakları Kanadalı SSR Mining ve Çalık Holding. Birkaç yıl önce tespit edilen siyanür sızıntısı karşılığı madene para cezası verilmiş, maden kapatılmış. 3 ay sonra yeniden açılmıştır. Göstermelik olarak kestikleri ceza, bölgede yaşayanları ve halkı kandırmaya yönelik bir harekettir bu arada vergi borcunun silindiği de bilinmektedir. Şirketin vergi borcu silinerek adeta kesilen ceza iade edilmiştir. TBMM gündeminde bulunan ve madencilere çok geniş kolaylıklar sağlayan yeni Maden Yasa Tasarısının Mecliste görüşülmesi, ekokırım suçu niteliğindeki İliç Felaketi nedeniyle nedeniyle şimdilik ertelenmiştir. Sonuç olarak ülkemizde Siyanürle Altın Üretimi derhal yasaklanmalı, sorumlular yargılanmalı, Ekokırıma yol açan tüm proje ve uygulamalara son verilmelidir.”