TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Batman İl Temsilcisi Jeoloji Yüksek Mühendisi Sadettin Onur Deprem Haftası ile ilgili yaptığı açıklamada “ Aslında Türkiye gibi depremlerin sıkça yaşandığı bir ülkede Depremin bir hafta değil aylarca konuşulması gerekir. Depremin önemi sadece deprem yaşandığında hatırlanır ve kısa süre içinde unutulursa sadece 1-7 Mart arası deprem üzerinde konuşmak bir sonuç vermez.
Aktif bir tektonik kuşak üzerinde yer alan ülkemiz, geçmişte olduğu gibi, gelecekte de değişik büyüklüklerde depremleri yaşamaya devam edecektir. Ancak, biz biliyoruz ki, aslında bir doğa olayı olan deprem, düşük standartlarda sağlıksız bir yapılaşmaya dayalı hızlı ve düşük nitelikli kentleşme, bilimsel normlara dayalı olarak yapılması gereken arazi kullanım ve yer seçimi kararlarının rantsal kaygılara yenik düşmesi gibi faktörler nedeniyle afete dönüşmektedir.
AFETE DÖNÜŞMESİNİ ENGELLEYEBİLİRİZ
Yine biliyoruz ki, doğa kaynaklı olan depremleri önlememiz mümkün değildir. Ancak depremlerin birer afete dönüşmesini engellemek bizim elimizdedir.
Yer seçimi, yapı tasarımı, üretimi ve denetimi aşamalarında mühendislik biliminin, bilgisinin gerekleri tam olarak yerine getirilmediği sürece, meydana gelecek depremlerde ciddi mal ve can kayıplarının yaşanacağı unutulmamalıdır.
Son 30-40 yılda yaşadığımız Marmara, Düzce, İzmir, Simav, Erzincan ve Van merkezli büyük sarsıntıların ardından geçen yıl 6 Şubat'ta Kahramanmaraş merkezli depremler, coğrafyamızın gerçeğini bir kez daha yüzümüze vurmuştur. Ne yazık ki binlerce insanımızı bu depremlerde kaybettik. Ciddi ekonomik kayıplarımız oldu.
Ne yazık ki depremi afete çeviren, depreme dayanıklı olmayan yapılardır. Yani deprem değil depreme dayanıksız binalar öldürdü.
RİSKLİ YAPI STOKU ARTMIŞTIR
Ülkemizin ve şehrimizin yapı stokunda önemli oranda riskli yapı bulunmaktadır ve bu durum on yıllardır bilinip söylenmektedir. İlave olarak birkaç yılda bir çıkarılan imar aflarıyla riskli yapı stoku daha da artmıştır.
Oysa yapılması gereken çok basit. Şehirlerimizi akıl ve bilimin ışığında afete dirençli kentler haline getirmek.
Afet risklerini önlemek, zararların azaltılmasını sağlayabilmek amacıyla toplumu bilinçlendirmek.
Ayrıca Kentsel dönüşüm, kentsel yenileme planlamaları da deprem dirençli kentler açısından önem kazanmaktadır.
İçinde bulunduğumuz süreçte 31 Mart 2024 tarihinde kentimizi 5 yıllığına yönetecek kadroların seçimini yapacağız.
Bu seçimi yaparken mutlaka imar planlamalarından zemin etüdüne, kentsel dönüşümden dere taşkın alanlarının güvenli hale getirilmesine, su kaynaklarının korunmasından heyelanla mücadeleye kadar yerel yönetimlerin afetlere karşı plan, program ve projeleri büyük önem arz etmektedir. Dolayısıyla vatandaşlarımız belediye başkan adaylarını bu başlıklarda sorgulamaları ve afetlere yönelik çalışmalarını ve projelerini öncelemelerini sağlamalıyız” ifadelerine yer verdi.
