Meşhur bir deyim ve hatta gerçek bir olgu vardır.
‘Yalanı atan, yayılan yalanına kendisi de inanır’
Bu tespit oldukça yerinde.
Memlekette dedikodu, yalan ve zan’a çabuk inanılır.
Toplum, ön yargı ve peşin hüküm nedeniyle gerçeğe daha itidalli yaklaşırken, yalana ise hemen kanır.
Buna kendi meslek gurubumuzda yaşadıklarımızla tecrübe edindiğimizi söylememiz abartı olamayacaktır.
Bazen bize öyle bilgiler getirilir ki, yayınladığımız taktirde neler olacağını tahmin bile edemeyiz.
Ama bize bu yalanı getiren o yalana o kadar inanırmış gibi siz buna bir delil, bir kanıt istediğinizde hemen suratı asılır.
“bu haber neden yayınlamıyorsunuz? Neden çekiniyorsunuz?” diye söylenmeye başlar.
Bunu biliniz ki zan üzerine, ihtimal ve dedikodu ile hareket edilmez.
Bu bizim inancımıza, kültürümüze ve mesleki ahlak değerlerine ters düşer.
Bu yazı bize çalıştıkları kurum hakkında bilgi getiren bazı kişiler ile ilgiliydi.
Ellerinde somut bir şey olmadan dedikodu üzerine bizi kuruma salmak istemeleri insani değildir.