Güneştekin, çocukluğundan itibaren yaratıcılığın peşinde koştuğunu belirterek, "Çocukken elime geçen her malzemeye şekil vermeye çalışırdım. Hiçbir zaman sadece bir tuvalin içine hapsolmadım. Sürekli dışına çıktım," dedi.
Bu açıklamalar, Güneştekin'in sanatı bir sınırın ötesine taşıma çabasını ve sürekli yenilik arayışını gözler önüne seriyor. Onun için sanat, sadece bir tuvalin üzerinde şekil bulmakla kalmıyor; heykeller, enstalasyonlar ve videolarla genişleyen çok disiplinli bir sürecin ürünü olarak varlık buluyor. Güneştekin, "Yaptığım aslında her gün yeni bir şey söylemekti, tekrara düşmeden yeni hikayeler ve yeni renkler yaratmaktı," ifadeleriyle sanatında yenilikçiliğin ve çeşitliliğin önemini vurguluyor.
Güneştekin'in sanat anlayışı, belli bir akıma sıkışmadan farklı akımlarla kesişen işlere odaklanmasıyla dikkat çekiyor. Sanatçının son dönemde taş ve metal kullanarak yaptığı heykeller, sanatına kattığı yeni boyutları ve yaratıcı sürecindeki cesur arayışları temsil ediyor. Bu açıklama, sanatçının sürekli kendini yenileyen ve derin bir düşünce süreciyle beslenen çalışma pratiğinin arkasındaki felsefeyi ortaya koyuyor.
Ahmet Güneştekin'in açıklamaları, onun sanatında sınır tanımayan, sürekli arayış içinde olan bir ruhun izlerini taşıyor. Sanatseverler için bu ifadeler, Güneştekin'in eserlerine farklı bir gözle bakma ve onun dünyasına daha yakından tanıklık etme fırsatı sunuyor.