Şehirde günlerdir ayrı bir heyecanı yaşanan Atiker Konyaspor maç geldi, geçti. Dönüp geriye baktığımızda 3-0’lık bir mağlubiyet ve ülke gündeme oturan cefakar taraftarımız kaldı konuşabileceğimiz… Benim merak ettiğim bir konu var; Şehirde maç hazırlığı yapılırken, taraftarlar bu tarihi maçı şova çevirmek için günlerce uğraşırken, Göztepe’yi, Denizli’yi eleyen Petrolspor’dan bir hamle daha beklerken, sayın hocamız Tarık Yurttaş Batman’da değil miydi? yoksa ne gazeteleri ne de sosyal medyayı takip etmiyor muydu?
Önceki gün oynanan maçta takım sahaya çıkana kadar her şey harikuladeydi. Orda anladık, Tarık hoca diyor ki, “kupa benim için hiç mi hiç önemli değil, ben hafta sonu liderle oynayacağım lig maçına bakarım.” Peki adama demezler mi hocam, bu kadar hazırlık yapılıyor. Şehir çok farklı bir havada, herkes büyük emek harcıyor. Maç günü için idari izinler, okulların öğrencileri maça getirecek olması, çocukların küçücük elleriyle harikalar yarattığı bando ekibi, taraftarların çok özel koreografi çalışması vs.. vs.. var, bilgin olsun. Sizde çıkıp deseydiniz ki, “Yapmayın kardeşim ben bunun karşılığını veremem. Ben sahaya 6-7 as oyuncumdan yoksun, formasını yıkatacak kadar bile terletmeyen Baran Basut sonrasında ise sırf takımda 10 numaralı forma boş kalmasın diye sırtına geçirdiğim Murat Akgül’ü sahaya süreceğim. İnsanlar bu kadar emek harcamasın mahcup oluruz.” diye…
Ama yok hocamız, “ben profesyonelim kimin ne yaptığıyla ilgilenmiyorum” demişse veya bu heyecanı görmemezlikten gelmişse çok büyük ayıp etmiştir. Yıllardır hiçbir Petrolspor maçında bu kadar dolduğumu hatırlamıyorum. Sahadaki oyuncular yazdıklarımı üzerlerine almasınlar, yapabileceklerinin en iyisini yaptılar. Birçok gazetenin attığı başlığa benzer gibi bir söz gib “Gücümüz yetmedi” Eee tabi yetmez, süper lig takımına karşı 6-7 as oyuncundan yoksun çıkarsan ne bekliyorsun! Normal şartlarda as kadroyla çıksak, Konyaspor’un bu yedek ağırlıklı kadrosuna karşı şansımız % 30 buna taraftarın müthiş atmosferi koysan şartlar eşitlenecek. Ne böyle antrenman havasında maç izlerdik, ne de bu kadar kolay yenilirdik. Kimse kalkıp bana “hafta sonu liderle oynayacağız” o yüzden hocamız böyle bir kadro çıkardı demesin. Kim bana liderle oynayacağımız maçtan galibiyet garantisini verebilir, hiç kimse! Yenilirsek ne olacak hiç bir şey, oynadık yenildik. O zaman bu gizem, bu anlam veremediğimiz profesyonellik niye?
Yok efendim “futbolcular yorulacaktık”, ben bu taraftarın önünde oynayıp yorulacak bir oyuncu tanımıyorum. Yok eğer kondisyonumuz iki maça yetmez diyorsalar, o zaman teknik heyet niye var? Tarık hoca atmosferi görüp hiç pişman oldu mu bilmiyorum, ama olsa da yapacak bir şeyi yoktu zaten. 18’de as kadromuzdan oyuncu yoktu dersek yeridir, defansın bel kemikleri Celal Aras açık tribünden iç çeke çeke maçı izliyor, partneri Ensar Çetinkaya maç öncesinde durgun bir ruh haliyle ve uzun paltosuyla ısınmaya çalışıyordu. Pardon unutmadan bir tek taraftarın yoğun ısrarıyla 18’de bulunan Emre Aydın oyuna dahil edildi. Bizim Batmanlı Emre var ya, takımda bileğine hakim, ara pası atan, sürekli olarak adam eksiltebilen, neredeyse tek oyuncumuz! Söyleyecek çok şey var çok…
Ne demek istediğimi neden bu konunun bu kadar önemli olduğunu şöyle özetlemek istiyorum. Kulüp Başkanı Ekrem Konaç’ın bugün ki gazetelerde çıkan bir açıklaması var. Başkanın konuşmasında yer alan şöyle bir detay olayı anlatıyor aslında; “Bu maçla birlikte ilk defa Petrolspor maçına gelen küçük taraftarlarımıza güzel bir sonuç vermek isterdik, ama olmadı.” Beni en çok rahatsız eden, anlatmak istediğim şey tam bu… Biz insanlar, “Ağabey Petrol hep yerinde sayıyor, gelip neyi izleyeceğiz” dediği en kötü dönemlerde bile o tribünlerin dolması için elimizden geleni yaptık ve yapmaya devam edeceğiz. Ancak Tarık hoca, Petrolspor ile halkın gönül bağı kuracağı böyle önemli maçta uyguladığı bu sistemle her şeyi adeta tepe taklak nasıl etmeyi başardı? Şimdi yazıyı bitirip teknik direktörümüze sormak istiyorum; Petrolspor’u ilk defa izleyen çocuklara, idari izinle maça gelenlere, çalıştığı yerden izin almak için valiye tvit atana, bir günlük yevmiyesini hiçe sayan inşaat işçisine, 4 gün boyunca sabah 9, akşam 12’ye kadar koreografi hazırlığı yapan Yarasalar taraftar grubuna, bilet bulamayıp hayatını hiçe sayarak inşaatlara çıkan binlerce insana, sizce de ayıp etmediniz mi?
Not: Unutmadan şunu da söyleyeyim, taraftarların yarısı da maçtan hasta olarak ayrıldı. Malum açık tribündekilerin çoğu çocuk, inşaatların tepesine yağan yağmurla birlikte sibiryaya dönmüştü. Bende açık tribünden maçı izleyip hasta olan biri olarak, bu yazıyı 1 paket peçete bitirerek yazabildim. Ama olsun, canın sağ olsun Petrol’üm…