Kudüs meselesi, din, namus, gayret, haysiyet, şeref, dünya ve ahiret meselesidir.
Kudüs’ü savunmak Allah’a, Peygambere ve İslam’a zerre kadar inanan herkesin görevidir.
Bu nedenle Kudüs’ü savunurken, kendi cemaati, vakıf veya derneği, veyahut tarikatını ön plana çıkaran çok ciddi yanlış içindedir.
Bu hastalıktan kurtulmak lazım.
Son günlerde bize gelen basın açıklamaları, sosyal medyadaki paylaşımları görüyoruz.
Herkes ayrı ayrı olacağına aynı yerde olup seslerini daha gür çıkarmaları ve kendi kurumlarını değil, mukaddesiyeti ön plana çıkarmalarını bekliyoruz.
Herkes tek ve daha güçlü olarak aynı yerde olmalıdır.
Bugün birlik ve bir olma günüdür.
Herkesin üst kimliği olan İslam ve mukaddesiyetleri ön planda olmalıdır.
Hiçbir parti, cemaat, fraksiyon “Kudüs’ü en çok biz savunuyoruz” hevesine kapılmasın.
Zaten bir olamamanın acısını yaşıyoruz.
Bu acıya tuz biber olmaktansa, her inanan kol kola girmeli, ABD-İsrail mallarını kesinlikle almamalı, çocuklarına bu kötülükleri anlatmalı ve bilinçlendirmeleri gerekmektedir.
Pratikte birlik ve bu reaksiyonla görevinizi yerinize getirisiniz.
Yoksa basın açıklamasıyla İsrail sizden korkacak değildir.
Bu nedenle Kudüs, sizin logo ve flamalardan daha kutsaldır.
Bölünmüşlüğün simgeleri yerine “vahdet” diyoruz.
Aksini iddia eden, düşüncesiyle İsrail’e hizmet etmekten öte bir şey yapmıyor demektir.