Son yıllarda kadına karşı işlenen suçlarda ciddi bir artış var.
Kadına şiddet, kadına dayak, kadın cinayetleri aldı başını gidiyor.
Toplumun tüm kesimleri ‘kadın hakları’ konusunda hem fikir.
Kampanyalar, paneller, konferanslar, eylem ve etkinlikler, siyaset, bürokrasi, sivil toplum örgütleri herkes bu anlamda birleşip ‘kadın hakları’ konusunda birleşti.
Hatta bazıları ileri gidip çirkef propagandalar yapıp erkek düşmanlığında birleşti.
Bazıları da içlerindeki din düşmanlığını hata ve yanlış yapan erkekler üzerinden kinlerini kustu.
Evet, kötü karakterli erkeklerden dolayı şiddet gören kadın var, öldürülen kadın var ama bunu “bütün erkekler kötü, hiçbir zaman iyi değildir” mantalitesine sığdırılamaz.
Bazen erkeklerde mağdur oluyor.
Eşinin anne ve babasına tahammül edemeyen kadınlar, eşlerine ve çocuklarına bakmayan kadınlar, eşinin ekonomik durumunu beğenmeyen kadınlar ve ailelerin dağılmasına neden olan kadınlarda yok mu?
Var…
Hem de azımsanmayacak kadar çok var.
Kadın ve erkek eşitliğini savunanların bir gün bu erkeklerin, boşanmış ve ömür boyu nafakaya, cezalara maruz kalmış babaların haklarını aramadılar, kadınların dağıttı aile ve akraba ilişkilerini sorgulamadılar.
İyi kadın ve iyi erkek vardır.
Ama fıtratında olumsuz ahlak ve yaşam biçimi olan kadında vardır, erkek de vardır.
Madem eşitlik isteniyor, erkek haklarını soran yok mu?