Sanki hiç ölmeyecek, yada çok uzun yaşayacak gibi makamlara ve koltuklara sevdalı olanlara ithaf olunur.
Makam veya sıfat uğruna birilerinin sırtına basan, birilerini kullanan, sahte gülücükler ve sahte cümlelerle tanınmaya çalışanlar…
Her birkaç kelimesinden biri “ben” olan bu zat-ı muhteremler, yanınızda sizi över, arkanızdan da sayar durur.
Bugün bunlardan bolcası var.
Sağa dönseniz onlar, sola dönseniz yine onlar.
Gazetelerde resimleri çıkar, internetlerde “ben…” havasıyla kurre kurre paylaşımları vardır.
Allah veya Peygamber adına söz sarf ederler, ama her türlü haltı da işlerler.
Piyasada görünmezler ama iş bir koltuk veya makam oldu mu eşinizden, çocuğunuzdan onları görürsünüz.
Hem de yalanlarıyla, sahte gülümsemeleriyle…
Yüksek tepelerde hem yılana, hem kuşa rastlayabilirsiniz, biri sürünerek, öteki uçarak yükselmiştir.
Şeytan uyuyakaldı bir gün.
Rüzgar sert esti.
Üç tüy düştü şeytandan dünyaya.
Biri paraya yapıştı, diğeri mevkiye, öteki de ihtirasa.
O günden sonra şeytan hiçbir iş yapmadı.