​Son zamanlarda yaşanan intihar vakalarına değinen Kozluk Müftüsü Hasan Serçe, intihar vakalarının asıl sebebinin toplumda oluşan manevi boşluk olduğuna dikkat çekti.
Yaşanan intihar olaylarıyla ilgili konuşan Kozluk İlçe Müftüsü Hasan Serçe, toplumda var olan manevi boşluğun intihar vakalarına zemin hazırladığını belirterek, Kur’an ve Sünnet eksenli bir manevi ihyanın gerekliliğine vurgu yaptı.
İntihar vakalarının psikolojik, sosyal ve fiziksel sebeplerinin de olabileceğine dikkat çeken Serçe, güçlü bir imana sahip olamayan kişinin intihara kalkışabileceğini söyledi.
Serçe, "Toplumumuzdaki en önemli problemlerden bir tanesi gençlerimizin sosyal buhranlar neticesinde intihara meyilli hale gelmeleridir. Bu bizim günümüzde keşke olmasaydı dediğimiz meselelerden fakat maalesef gün geçtikçe bir artış görmekteyiz. İntihar kişinin ölüm ile sonuçlanacağını bildiği halde kendi hür iradesi ve isteğiyle hayatına son vermesi anlamına gelmektedir. Allah’ın insana emanet olarak verdiği birçok nimet var. Bu nimetlerin en önemlisi kendi canıdır. Bu canı düşünmeden Allah’ı hiçe sayarak kendi hür iradesiyle sonlandırma düşüncesi çok büyük bir iman boşluğunun neticesidir. Özellikle gençlerimiz en ufak bir sarsıntıda bu durumu bir seçenek olarak düşünebilmektedir. Elbette bunların farklı nedenleri var. Psikolojik bazı rahatsızlıklardan kaynaklı olarak oluşmuş olan sebeplerdir. Bunlar bazen depresif bozukluklar olabilir veyahut da kişinin ruhsal anlamda geçirdiği bazı travmalar olabilir. Bunlar etkili olabiliyor." dedi.
Serçe, konuşmasına şöyle devam etti: "Fiziksel rahatsızlıklardan dolayı bir an önce bu dünyadan gitme düşüncesine girenler olabiliyor. Aile içi iletişim problemleri de intihara sürükleyebiliyor. Yalnız kalan bir kişi medya araçlarından da etkilenerek bu noktaya gelebiliyor maalesef. Alkol ve kumardan kaynaklı problemler de var. İşte iman ve İslam noktası yani maneviyat noktası eksik kaldığı için bu insanlar böyle durumlarda başarısız kalıyor. Bu eksikliklerle birlikte böylesi bir yolu tercih edebiliyorlar. Yani intiharın asıl sebebi manevi eksikliktir, iman eksikliğidir."
"Maneviyatımızı güçlendirirsek intihar vakalarının önüne geçebiliriz"
Kişilerin manevi yönden desteklenmeleri durumunda intihar vakalarının önüne geçilebileceğini söyleyen Serçe, "İntihar vakalarının oluşma sebebi toplumda var olan manevi boşluk ve çöküntüdür. Toplum içerisinde gezip insanlarla konuştuğumuz zaman bunu fark edebiliyoruz. Kişideki manevi boşluk ister istemez insanları dıştan gelebilecek her türlü duruma açık hale getiriyor. İman noktasında kişi de oluşan zafiyet başına gelen bela ve musibetlere dirayet göstermesini engelliyor. Bu anlamda aileler başta olmak üzere toplumun bütün kesimlerine önemli görevler düşüyor. Bu gençler bizim gençlerimiz, canlarımız. Buna bir çözüm yolu bulmalıyız hep beraber. Gençlerimizi maneviyatı güçlendirecek ortamlara yönlendirmeliyiz. Çocuklarımızı okullarda dini derslere yönlendirmeli ve seçimini sağlamaya çalışmalıyız. Nasıl insanın yeme-içme gibi fiziksel ihtiyaçları var ise, aynı zamanda ruhsal ihtiyaçları da vardır. Bu ihtiyaçlar ancak manevi değerlerle karşılanabilir. İşte bu değerlerin toplumu ayakta tuttuğunu bilmeliyiz. Maneviyat eksikliğiyle birlikte intihar ve benzeri olayların yaygınlaştığına müşahede ediyoruz. Bu eksiklik toplumun her alanında ciddi olumsuz etkilere sebebiyet veriyor. Toplum olarak biz maneviyatımızı güçlendirdikçe, bununla ilgili çalışmalar yaptıkça intihar olaylarının önüne geçebiliriz. Buna inanmak zorundayız. İman ve İslam’dan başka bu sorunu çözecek hiçbir yol ve yöntem yoktur." diye konuştu.
"Musibetleri iman yönünden değerlendirirsek intihara kalkışmayız"
"Manevi değerler dejenere olup zaafa uğradığı zaman kişinin aklında, zihninde, beyninde intihar düşüncesi oluşmaya başlıyor" diyen Serçe, devamında şunları söyledi: "Kişilerin nefsinden gelen bazı arzu ve istekleri var. Bu arzu ve istekleri sınırsız bir şekilde yaşama arzuları olabiliyor. Özgürlük adı altında insan bu meseleleri manevi yönden değerlendirmediği için, imanı tam olarak içine yerleştiremediği için özgürlük adı altında kendi arzu ve isteklerinin peşine düşebiliyor. Fakat biz Müminler olarak Kur’an-ı Kerim’e göre hareket etmeliyiz. Allah bizi imtihan ediyor. Bizi açlıkla, susuzlukla, korkuyla korktuğumuz bazı şeylerle veyahut da bizi kendi canımızla da imtihan eder. Canla malla Allah bizi imtihan eder. Ayeti kerimede bu imtihana karşılık sabredenleri Allah müjdeliyor. İmanımızın en büyük göstergesinden bir tanesi de sabırdır. Var olan iman ve inanç neticesinde başımıza gelecek olan bela ve musibetler için sabır gösteriyoruz. Sonuç itibarıyla sabrettiğimiz için de teslimiyet gösterip intihar gibi durumlara yeltenmiyoruz. Başımıza gelen musibetleri iman yönünden değerlendirirsek intihara kalkışmayız. Ama biz intiharla ne yapıyoruz aslında. Allah’ın bizlere emanet olarak vermiş olduğu bu hayatı, Allah’ın izni olmadan, Allah’ın razı olmayacağı şekilde sonlandırmak istiyoruz ki bu da mümin ve Müslüman’ım diyen bir kişinin yapacağı, yelteneceği, asla aklından bile geçireceği bir şey de değildir"
"Gençlerimizi hep beraber manevi yönden ihya etmeliyiz"
Popüler kültürün intihara yol açan önemli bir unsur olduğunu da değinen Serçe, popüler kültür içerisinde dinin yerinin az olduğunu ve bu yüzden de kişilerin hakikati göremediğini kaydetti.
Serçe konuşmasının sonunda şunları kaydetti: "İntihar vakalarında manevi boşluğun çok ciddi etkisi var. Maneviyat boşluğu olduğu zaman özellikle gençlerimizin etkilendikleri popüler kültür diye bir şey var. Nedir bu? Bu bir internet kültürüdür, bir televizyon kültürüdür, bu bir taklit etme kültürüdür. Bir medeniyet etkisi olmadan kendiliğinden ortaya çıkmış bir kültürdür. Dolayısıyla da bu kültür içerisinde maalesef dinin yeri çok az ve bu kaynaklardan beslenen çocuklarımız, gençlerimiz asıl alan boşlukta kaldığı için intihara meyledebiliyorlar. Bunu çok basit de görebiliyorlar. İzlenen haberlerden filmlere, internette gezinen videolara kadar gençlerimiz birçok alanı iyi biliyor, kullanıyor. İşte popüler kültürün etkisiyle gerçekleri ve hakikatleri görmede sıkıntı yaşıyorlar. İşte tam da bu noktada bizlere büyük görevler düşüyor. Gençlerimizi girdikleri bu buhrandan imanın ve maneviyatın lezzetiyle kurtarmalıyız. Gençlerimizi farklı yönleriyle kuşatmış olan bu popüler kültürün etkisinden uzak tutabildiğimiz oranda başarılı olacağız diye düşünüyorum. İşte bu sebeple gençlerimizi hep beraber manevi yönden ihya etmeliyiz."