Hep diyorum; keşke böyle bir gün Petrolspor’umuzun başarısını veya zirve yaptığı bir dönemi kaleme almak için klavyenin başına geçsem, ama maalesef bu dileğim bir türlü gerçekleşmiyor. Tam diyorum aha şimdi, bir bakıyorum her şey tepe taklak… Ve yine tam yangın yerinin ortasındayız…
Mevcut bulunduğumuz durum maalesef şuan için hiç iç açıcı değil. Temsilcimiz, ligin bitimine 7 hafta kala 27 puanla düşme potasında yer alıyor. Ligin ikinci devresine kötü başladık ama sonra toparladık derken, son üç maçta aldığımız üç mağlubiyet, her şeyi yerle bir yetti. Şimdi hepimiz de bir korku, neler oluyor, yoksa Petrolspor düşecek mi? sorusu beynimizi kemiriyor. Evet, maalesef böyle devam edersek; dilim varmıyor ama kötü son kaçınılmaz.
Tabi Batman’da izlediğimiz ve maalesef mağlubiyetle ayrıldığımız son iki maçta da bariz hakem hatalarını görmezden gelmemiz imkansız. Bunu da sert bir dille eleştiriyoruz. Ancak bu hafta lider Karacabey Belediyespor karşısında, Teknik Direktörümüz Ahmet Yavuz’un yaptığı hamleler de hakemden aşağı kalır değildi.
Lidere karşı oynadığımız bir müsabakada maça gayet iyi başladık. Onlar da, biz de net pozisyonlar bulduk. Maalesef bizim savunmamız ilk defa bu kadar önde basan bir takıma karşı, sınıfı geçemedi. Normal şartlarda takıma faydası olmayan Güner Okay’ın sağbekte başlaması ve yaptığı bariz hatalar silsilesi, Berkay’ın hatalı geri pası, Mazlum’un topu ayağının altında kaçırmasıyla devam etti ve 35. dakika 1-0 geriye düştük.
Ama buna rağmen en kötü bir gol de biz buluruz dedirten bir Petrolspor vardı sahada. Ancak ikinci yarıya çıkan Petrolspor’a teknik direktör Ahmet Yavuz’un neşteri vurduğundan habersiziz. Neden mi? İlk yarıda takımda sırıtan tek futbolcu, ilk defa sağbek oynayan Güner Okay’dı. Hocamız basit bir hamleyle Güner’i kenara alıp, sağbek İbrahim’i sahaya sürebilirdi.
Bunu yapmayı tercih etmeyen Ahmet hoca, sahadan en çok sırıtan Güner’i anlamsız bir ısrarla oyunda tutmak için saç açığa çekti, solbek Ferdi’yi oyundan aldı, yerine koyduğu İbrahim’i de sağbeke çekti. Ve ardından öldürücü darbeyle, sayesinde topu rakip alana taşıyabildiğimiz tek oyuncumuz Ali Kemal Özkan’ı da sol beke geçti.
Bu tuhaf hamlelerle başlayan ikinci yarıya takımın alışması 15 dakikayı aldı. Hocamız fantastik hamleleri sonucunda olan ise, kendisi için takımı yakan ve hocasını mahcup etmemeye çalışan Güner’in bir tık çabası dışında, yine başrol oyuncumuz Ali Kemal savunmadan devreye girdi. Orta sahadan rakip ceza sahasına kestiği harika toplar tehlike yaratırken, dönen topları da Batmanlı Okan Toprak sayesinde alarak, keserek, bir şeyler yapmaya çalıştık ama olmadı. Ali’de Okan’da bu takımda ilk devre forma giyen oyuncular, 13-14 transfer yapılmasına rağmen yine takımın en iyileri, eskileri… (Kaleci Cihan’ı ve bu maçta çok kötü olsalar bile, savunma oyuncularımızı ayrı bir kefeye koyuyorum.)
O yüzden hocamızın o meşhur lafını söylemenin zamanı geldi, geçiyor bile; “takımın tüm sorumluluğu ben de” diyordu teknik direktör Ahmet Yavuz. Eyvallah hocam sorumluluk siz de, o zaman buyurun bize sorumluluğunuzun hesabını verin. Yalnız, özür kabul edilmez!