Koca bir dünya dünyanın içinde hayatlar ve her hayatın içinde birer hikaye. Ne çok hikaye var ve o hikayelerin içinde ne çok dert tasa , sıkıntı var. Düşünün koca bir dünya , dünyanın içinde bir aile ve ailenin içinde bireyler ve her bireyin içinde sıkıntılar. Evet sıkıntı değil ,sıkıntılar…Zengin kesim, fakir kesim, cahil kesim, bilgeli kesim, vicdanlı – vicdansız, duyarlı – duyarsız kesim diye sonsuz bir kesim vardır.
Başlayalım…
Batmanın genel işlek bir sokağında bir bankta oturup görebildiğim yere kadar her yeri ve her şeyi izlemeye koyuldum. Kış ayında ayaklarında terlikle ailesini geçindirmek için 8-10 yaşlarında çöp toplayan küçük adamlarımızı , ağrıya mecbur kalıp başının üstünde ağır tepsiyle simit satan mahcup yüzlü çocuklarımızı, saçlarını tarayamamış güzeller güzeli sakız ve peçete satan kızlarımızı , kirliliği umursamadan sevgilerini köpeklerden mahrum bırakmayıp seven temiz kalpli hayvanseverlerimizi, çöp arabalarında en fazla 1-2 yaş aralığındaki bebeklerini eski bir battaniye ile sarıpişine devam eden koca yürekli güçlü kadınlarımızı , gelin arabası görüp bahşiş almak için yanlarına koşuşturan ama boş dönen umutsuz çocuklarımızı gördüm. Sonra olduğum yeri değiştirdim ve dükkanlara yaklaştım.Patronun çalışanlara köle muamelesi yapıp ve çalışanların buna mecbur kalarak işlerine devam etmelerini, bazı mağazaların-dükkanların-kahvehanelerin halkı kazıklamasını, ticaretten çok menfaatin ön planda olmasını gördüm. Ve sonra tekrar yerimi değiştirdim. Bu sefer hayvanları birbirine dönüştüren gençleri, Allah’ın kendi isteğiyle yarattığı akli dengesi yerinde olmayan ama temiz kalpli kişiler , bizim deyişimizle ‘’deli kişiler’’ bu deli insanları korkunç şeylere maruz bırakan kişileri, arabadaki kişinin yayaya yol verdiği için küfürlere ve kornaya mecbur kalışını , iki kişinin birbirine yanlışlıkla çarpıp neden çarptın diye kavga çıkarışlarını gördüm. Daha fazla dayanamadım ve tekrar yerimi değiştirdim. Bu sefer de haksızlığa susan dilsiz şeytanları , kötüyü görüp durdurmayanları zararlı olan şeyleri devam ettirenleri ve bundan hiç utanmayan insanları gördüm. Bunu da kaldıramadım ve izlemeye ara vermek istedim. Sakin bir yere geçerek oturdum ama gözüm yine bir şeylere takıldı: Hayatlarının tek amacı süslenip püslenmiş gibi sürekli gereksiz yere alışveriş yapan genç kızları , ailenin hoş karşılamayacağını bilerek sakin yerlerde gizlice buluşan ergen sevgilileri, erkeklerin genç kızlara laf ile taciz ettiklerini ve bununla yetinmeyip rahatsız ettiklerini gördüm. Aman Allah ‘ım bu ne dedim derken yaşlı amcaların gelen gidenin dedikodusunu yani genç kızın giyimini , henüz gelişme çağında olan erkek çocuğun saç stilini , araba süren kadını ve köpeğini gezdiren genci eleştirdiğini duydum. Neden dedim en çok sorduğum sorulardan biri olan’’ neden’i’’ sordum yine.İnsanlar bu kadar acımasız olmamalı. Gözlerini kötü şeylere yummamalı ve elbette dillerini kullanmalılar bu haksızlığa karşı. Çalışan bir çocuğu giydirmek ,kıyafet hediye etmek bu kadar zor olmamalı. Ya da yine çalısan birinin karnını doyurmak imkansız olmamalı. Üşüyen bir çocuğa mont almak gözünüzde çok büyümemeli. Başkasını eleştirirken dikkatli olun. Onun yaptığı yanlışı söyleyerek sende yanlış yapmış oluyorsun aslında. Eğer konuşmaya ve eleştirmeye dilin varıyor ise o zaman yanlış bulduğun o şeyi düzeltmeye de varsın. Kalbinizi güzel şeyleri yapmaya kapatmayın. Merhamet , sevgi vicdan bunlar hep ücretsiz şeyler. Bunları kullanın çünkü emin olun ki yararından başka bir şey yok.Yardımlaşmak , paylaşmak,merhamet etmek dünyanın en güzel şeyleri değilse , nedir en güzel şey? O aklındaki lüks araba mı ha yoksa vitrindeki o gösterişli kıyafetler mi? Sende haklısın aslında sağlığın yerindeyse ,başını sokacak bir çatın ve sığınacak bir ailen varsa elbette şımarıklık edip o elit kafelerde çay , kahve içeceksin hem de Allah’a karşı bir şükür bile etmeden. Şimdi bana soracaksınız her şeyi biliyorsun da şükretmediğimizi neye dayanarak söylüyorsun? Ve bende şöyle bir cevap vereceğim:Eğer bir şükür olarak yardıma muhtaç insanlara bir el uzatmıyorsanız ve çevremdeki beş kişiden üçü böyle ise işte buna dayanarak söyleyebilirim. Birbirimize yardımcı olalım, birbirimizin acısını paylaşıp hafifletelim. Sevgimizi eksik etmeyelim çünkü biz halkız , toplumuz, işçi sınıfccccccıyız, köyden kente göç eden ihtiyarların çocuklarıyız. Birbirimizi sevelim çünkü bizler insanız.