Kavli-Kevni Ayetler Bütünlük Yaklaşımı
Kavli-Kevni Ayetler Bütünlük Yaklaşımı; hayatı anlamada, kavramada ve algılamada çok önemli bir kıstastır. Zira Kavli ayetler, Allah tarafından peygamberlerine indirilen ayetler iken, Kâinattaki her bir öge, her bir elemen, her bir varlık da bir ayettir. Biz buna Kevni ayetler diyoruz. Örneğin; Güneş ayettir, Ay ayettir, yıldızlar ayettir, su ayettir, ağaçlar, taşlar, toprak birer ayettir. Bütün bu ayetler, evrende-kâinatta bulunduğu için biz bunlara, kâinattaki ayetler anlamında Kevni ayetler diyoruz. Bu iki ayet arasında çelişkinin-paradoksun olması mümkün değildir. Önemli olan bu ayetleri okuyabilmek, idrak edebilmek, anlayabilmek ve kavrayabilmektir.
Kevni ayetleri inceleyen bilim dallarına hâkim olabilmek ve Kavli ayetlerle birlikte ele alıp bu konuda hükümler çıkarmak son derece önemlidir. Fizik, Kimya, Biyoloji, Anatomi, Fizyoloji, Matematik ve benzeri bilim dalları bu perspektifle değerlendirilmeli. Bu bilim dallarının uzmanları, uzmanı oldukları alanlarda açıklamalarda bulunmaları, analizler yapmaları son derece önemlidir. Kendi uzmanlıkları kadar, Kur’an ve Hadis ilimlerine de vakıf olsalar, birçok problemin bu çerçevede çözülmesi mümkün olacaktır. Örneğin, Mısırın Şehid edilen Cumhurbaşkanı Muhammed Mürsi; Hem Tıp Profesörü, Hem Hafız Kur’an, hem de İslam’ın temel meselelerine vakıf bir insan olduğu için, Uzmanlık alanı Tıp ile ilgili bir problemi, Kavli ayetler perspektifi açısından değerlendirme ve sonuçlandırma şansına sahipti. Her bilim adamı, Mürsi gibi çok yönlü olmayabilir. Uzmanlığı ile ilgili bir problemi, başka alandaki bir bilim insanı ile birlikte müzakere ederek değerlendirme yapılabilir.(Kavli ve Kevni ayetlerde uzman kişiler)
Kevni ayetleri ihtiva eden “Kainat Kitabı”ından birkaç ayetten bahsedelim:
Güneş, Sahip olduğu Isı enerjisiyle, bütün bir evreni ısıtmakta, ışık enerjisiyle aydınlatmakta ve çekim enerjisiyle etrafındaki gezegenleri yörüngelerinde tutmakta, böylece yaratıcının yüklediği görevi hakkiyle yerine getirerek, sorumluluk fonksiyonunu icra etmektedir.
Yanıcı olan hidrojen iki atomuyla ve yakıcı olan oksijen bir atomuyla ittifak kurarak, bütün canlı organizmalarının hayatiyetlerini sürdürmeleri için gerekli olan ab-ı hayat demek olan suyu oluşturmaktadır. Su da böylece Yaratıcının kendisine yüklediği görevi yerine getirmiş olmaktadır.
Dünyanın kendi ekseni etrafında dönerek gece ve gündüzün oluşmasına, güneşin etrafında dönerek yılların oluşmasına ve ayın da dünyanın etrafında dönerek Meddü-Cezir (Gel-Git) olayının meydana gelmesine sebep olmakta, böylece yaratıcının yüklediği görevi yerine getirmiş olmaktadırlar.
Varlık dünyasındaki her bir öge (Kevni ayet), görevini ifa ederken, insana ve insanlığa hizmet etmekte ve yaşamına katma değer katmaktadır. İnsanoğlunun da bu iyiliğe, nimete ve hayatına kattığı katma değere karşı bir hamd ve şükür borcu bulunmaktadır.
Üstad Bediüzzaman, “Vicdanın ziyası, ulûm-u diniyedir (Din ilimleridir). Aklın nuru, fünûn-u medeniyedir (Medeniyetin Fenleridir=Fen Bilimleridir). İkisinin imtizacıyla(bağdaşmasıyla) hakikat tecelli eder. İki cenah(kanat) ile talebenin himmeti(yardımı) pervaz eder (uçurur). İftirak ettikleri(Ayrıldıkları) vakitte; birincisinde taassup, ikincisinde hile, şüphe tevellüd eder(Doğar)” diyerek, Kavli ve Kevni ayetlerin birlikte düşünülmesi ve tefsir edilmesi gerektiğini vurgulamaktadır.