Ayakları çıplak
Üzerinde yazlık bile denilemeyecek yırtık bir elbise ile üst geçidin önünde yerde uzanmış Bir şekilde oturuyor.
Ankara soğuğunda saatlerce böyle oturan adamı bir kaç kez görmüştüm.
Ama bu sefer gördüğüm kadar yüreğimi ağlatmamıştı.
Bir hikayesi vardı.
Hepimizin olduğu gibi…
İnsanlar hikayeleri ile yaşarlar,
Kimileri doğuştan şanslı olur,
Güzel doğar,
Güzel yaşar,
Ve dünyanın acılarından habersiz bütün nimetlerden faydalanır.
Kimileri doğrarken şansız doğar,
Acılarla büyür,
Acılarla yaşar,
Mutluluğu çalma vakti bile olmaz,
Kimileri biraz şanslı doğar ama kader bir şekilde ona acıyı tattırır.
Bu soğukta;
Karlı bir Ankara sabahında,
Çıplak ayaklı adamda
Biraz şanslı doğan
Mutlu bir yuvası olan
İki çocuk sahibi bir babaydı…
Ama birgün;
Çalıştığı demir atölyesinde,
Kızgın ateşe düşer ayağı ve aylarca hastanede yatar.
Ama sakat kalmıştır.
O artık evini geçindiren bir aile babası değildir,
Çalıştığı iş yeri tazminat vermemek için,
Sakat kalmayı iş yeri dışında olmuş gibi gösterir,
Bu artık onun açlıkla ilk tanışması olacaktır,
Günler ve aylar geçer,
İki çocuğu küçük olduğu için,
Eve ekmek getirecek kimsesi de yoktur,
Eşi ev temizliğine gider,
Ve bir gittiği ev temizliğinden bir daha geri dönmez,
Hala niye dönmediğini bilmeden sorar durur!
Bakanlık iki çocuğunu ondan alıp yurda yatırır.
Artık!!!
Kirasını bile ödeyemediği bir evde yalnızdır.
Bir kaç ay komşuları yardımcı olur.
Ama gün geçtikçe yardımlar azalır.
Korona ile beraber
Neredeyse hiç yiyecek bulamaz.
Sakat olduğu için çalışabilecek durumda olmadığından
Evi terk etmek durumunda kalır.
Aslında,
Ev sahibi artık çık evden demiştir ona;
Evden çıktığı ilk gün nereye gideceğini bilmeden
Karlı kaldırımdan yürümeye başlar…
Koronadan ötürü ne kahvehaneler nede lokantalar açık olmadığından
Yürür, daha da yürür,
Yürür,
Bir sesle irkilir!
Döner geriye bakar
Yaşlı bir teyze ona bir poşet uzatır
Poşeti alır ve içine baktığında
Ekmek,
Peynir,
Ve bir 20 lira vardır…
Karnını güzelce doyurur,
Dünden beri hiç bir şey yememiştir.
Ve 20 lirası da vardır
Ama ne yapacağını bilmiyordur
Yorulup oturmak ister
Bir üst geçidin ayaklarının altında
Yani benim onu gördüğüm yerde
İnsanlar gelip geçerken ona para vermeye başlarlar
O artık dilenen bir insandır…
Karısının terk ettiği,
Çocuklarının yurtlara alındığı,
Bir ayağı da sakat olan,
Engelli bir dilenen insandır,
Bir zamanlar sıcak yuvası olan adam değildir!
Onu dinlerken;
Bütün vücudu da ağlıyordu evet
İnsanın gözleri ağlar
Yüreği ağlar
Ama ilk defa
Vücudu da ağlayan bir insana rastladım
Acı öyle bir şey işte…
Sağı
Solu aradım
İnsanlara ulaşmak için
Sağolsun hayırsever bir iş insani
Gelip onu aldı ve inşaat şirketinde gece bekçisi olarak işe yerleştirdi
Artık sıcak bir yatağa
Sıcak bir yemeğe
Ve aylık bir maaşa kavuşmuş oldu.
Ankara’nın soğuk günü
Yaz güneşine dönmüştü
Bir baba
Mutlu olmuştu
Kim bilir belki yakında evlatlarına da kavuşur!