Prof. Dr. Sinan Canan der ki: “Beynin istediği ama vücudun yapamadığı şeye yaşlılık denir. Yaşlanma durumu, ister istemez beynin fiziksel olarak küçülme durumu. 60 yaşından sonra senede %4 oranında beyin küçülür. Elkhonon Goldberg, ‘Bilgelik Paradoksu’ kitabını yazdı bu konuda. Beyin uzmanı, kendi laboratuvarında yapılan bir çalışmaya gönüllü oluyor. MR’lar çekiliyor inceleme için, bir bakıyor beyni küçülmüş! ‘Ne oldu bizim beyne’ diye düşünüyor. Paniğe kapılıyor; ‘Beyin bu kadar ufalmış ama hala kararları ben veriyorum, projeler üretiyorum, gençlere bir şey söylüyorum, aydınlanmış olarak geliyorlar’ diyor. Donanım bu kadar küçüldü de benim kafam nasıl hala çalışıyor diye düşünüyor.
Özetle yaşlanma dediğimiz şey biyolojinin doğal bir süreci, biyolojide bir şey varsa bunun bir faydası olmalı.
Hayvanlar aleminde bazı gençler bazı yaşlıları korurlar avcılardan. Sürü bir yere göçeceği zaman yaşlı, bilge olanlar uzun uzun bir yere bakıyor, yaşanmışlıkla nereye gidilir; yemin, suyun, şartların iyi olacağı yeri biliyorlar. İnsanlarda da yeni bir şeyler öğrenebilme kapasitesi zayıflarken parça parça bilgileri birleştirip onlardan büyük anlamlar çıkarabilme bilgeliği artış gösteriyor.
Bizim kültürde buna ‘hikmet’ deniyor. Doğru ile yanlışı birbirinden ayırabilme. Hekim, hakim ve hakemlere dikkat edin; çalıştıkları konular nevi şahsına münhasırdır. Davalarda, sağlıkta, maçlarda önüne gelen konu, bir daha asla aynı şekilde tekrar etmeyecek tek konudur. Bu üç meslek grubuna tekrarı olmayan bir konuda ‘içtihat’ yaptırıp karar verdiriyoruz. Bu insanların hepsinin bilge olması gerekiyor. Bu yetenek yaşanmışlıkla olur, diplomayla olmaz, beynin böyle bir özelliği var.
Bugün dünyadaki gelişmiş ülkeler başta olmak üzere yaşlılarımızı bakımevlerine kapatıyoruz. Onları eve kapatıp her nesilde hayatı yeni baştan öğrenmeye kalkıyoruz. Bu da bize çok vakit kaybettiriyor.
İslam literatüründe de vardır ‘Yaşlılarımız olmasa belalar üstümüze yağmur gibi yağacak’ diye...
O bilgelikten istifade etmeyi unutmamamız gerekiyor.” Dolayısıyla, yaşlılarımız ile bilgelik ve hikmet arasındaki çok güçlü bir ilişkinin var olduğunu güzel bir şekilde ortaya koymuştur.
Hekim, hakim, hakem ve hikmet sözcüklerinin etimolojik kök anlamları aynıdır. Aynı kökten beslenen bu kavramlar çok derin anlamlara sahiptirler. Bundan dolayıdır ki; hekimin, hakimin ve hakemin kararları tartışılmazdır. Çünkü bu kavramların hikmetle akrabalıkları vardır.
Yaşlılarımız, bilge kişiliklerdir. Bunlardan yararlanmak, geleceğimizi bunlarla inşa etmek, onların bilgeliklerinden yaralanarak tasavvurlarını dikkate almak son derece önemlidir. Sıkça kullandığım bir cümle vardır:” Babalarımız dayanak, annelerimiz sığınaktır”. Bu iki değer bizim köklerimizdir. Köklerimiz ne kadar kavi ve sağlam olursa, geleceğimizden o kadar emin olabiliriz. Bu dayanaktan ve sığınaktan mahrum olanlar ise hiç iflah olmazlar.
Dayanağımız olan babalarımızla, sığınağımız olan annelerimizle, yaşlılarımızla hayatımızı paylaşmak, onların tecrübelerinden yararlanmak, onlarla hemhal olmak, hem dert olmak sahili selamete ulaşmanın yegâne yoludur.