“Kadın ve erkek eşit mi?” Erkeklerin büyük sevinçle sordukları soru bu.
Çünkü bu soruda şunu demek istiyorlar: Bir kadın inşatta çalışamaz, tır şoförü olamaz, gece çalışamaz, bir ev veyahut araba satın alamaz.
Onlara göre bunlar ağır işler ve kadınlar bunu kaldıramaz çünkü kadınların yapabileceği ev hanımlığı ya da daha hafif işler. Fakat şunu belirtmek isterim ki sanayide erkeklerden daha iyi iş çıkaran, müteahhitlik mesleğinde erkeklerden daha sağlam bina yapan, ve taksici olarak işini erkeklerden daha güvenli yapan kadınlarımız var.
Evet erkekler böbürlenerek her tartışmada “kadın-erkek eşit mi?” der. Oysa ki zaten kadın – erkek eşitliği savunulmuyor ki. Kadın- erkek HAKLARININ eşit olduğu savunuluyor. Yüce Allah kadını ve erkeği yaradılışı olarak farklı kılmıştır, Gerek nefis olarak gerek akıl olarak, Şunu da belirtmek isterim ki; İslam alimlerine göre kadının yedi nefsi bir aklı var, erkeğinde yedi aklı bir nefsi vardır. Kadın bir aklıyla yedi nefsine hakim oluyorken, erkek yedi aklıyla bir nefsine hakim olamıyor. Geçmişten günümüze kadar kadınlara her zaman acımasızca davranıp şiddet gösteriliyor. Kadına seçme hakkı tanınmıyor, evlenmek istediği insanı seçemiyor, ailesinin istediği kişiyle evlenme mecburiyetinde bırakılıyor. İstediği mesleği seçemiyor, aile çalışan kadınlara karşı çıkıp sadece ev temizliğine yani ev hanımlığına mecbur bırakıyor. İstediği üniversiteyi seçemiyor ,aile kadınların uzak bir şehirde güvende olmayacağını düşünerek ve tek başına ayaklarının üstünde duracağına inanmayarak göndermiyor. İstediği gibi giyinemiyor çünkü aile her kıyafeti onaylamıyor. Peki aileler istediği gibi özgürce davranırken neden kadınları bir kafese koyup istedikleri gibi yön vermeye çalışıyorlar? İnsan istediği hayatı yaşamıyorsa sadece nefes almaya yaşamak deniyor mu? Kadına psikolojik ve fiziki şiddet uygulanıyor. Evet hakları olmadığı halde kadına şiddet uyguluyorlar. Babadan , kocadan, ağabeyden, patronundan, oğlundan şiddet görüyorlar. Peki ya siz kadından şiddet gören bir erkek gördünüz mü? Doğruları söyleyip yaptığı için veya maaşını eve eksik getirdiği için veyahut cinsiyetinden dolayı şiddet gören bir erkek gördünüz mü? Her şey gelişirken bu düşüncesizlikler aynı kalmamalıydı. Dünya gelişirken kişisel gelişim tamamlanmalıydı. Madem bu şiddet geçmişten başladı o zaman günümüzde bunu yok edelim. Eğer erkek çocuğuna araba sürmeyi öğretiyorsak kız çocuğuna da öğreteceğiz. Kız çocuğuna yemek yapmasını öğretiyorsak erkek çocuğuna da yemek yapmasını ve hamaratlığı öğreteceğiz. Kız çocuğuna hangi hassasiyet ve naiflikle yaklaşılıyorsa erkek çocuğuna da aynı hassasiyet gösterilmeli. Onlar kız- erkek ayrımından önce birer insan. Pembe kızlara özgü olmadığı gibi futbol da erkeklere özgü değil. Ağlamamak erkeklere özgü değil. Canı yandığında, sevdiğini kaybettiğinde, korktuğunda veya istediği zaman istediği yerde ağlayabilir. Onlar güçlü olup ya da güçlü görünmek zorunda değil. Gülmemek de kadınlara özgü değil. Komik bir şey bulduğunda , bir şakaya veya istediği zaman istediği yerde gülebilir. Çünkü ne ağlamak ayıp ne de gülmek. Ayıp olan bunları anormalleştirip cinsiyetleştirmek. Renklerin , eşyaların , tarzların , oyunların cinsiyeti yoktur. Bunu herkese aşılandırmamız gerek . Sevgiyi, saygıyı, güzel ahlakı, sağlıklı düşünmeyi , en çok da şiddetten uzak durup şiddetti durdurmayı. Unutmayın ki bir kadın insan neslini sürdürebiliyorsa yani seni doğurabiliyorsa sanıldığı gibi çıtkırıldım ve güçsüz değildir.