Dünyada alınabilecek en güzel hediye aile terbiyesidir. Bir aile çocuklarına terbiye vermemiş ya da vermiyorsa o zaman o sadece kelime anlamı ile aile olur. Lakin hayatı doğruları ve yanlışları ile anlatıyor ve buna devam ediyorsa o zaman tam anlamı ile aile demektir. Çocuklar henüz anne karnındayken bir şeyler öğrenmeye başlar. Yani oluştuğumuzdan bu yana sürekli bir şeyler öğreniriz , gerek çevreden gerek aileden. Çocuklar gelişme – öğrenme çağında birer hamur gibiler. Onları istediğiniz gibi şekillendirip istediğiniz kalıplara koyabilirsiniz. Bu yüzden çocukların terbiye ve saygısından, üslubu ve kimliğinden,ahlak ve doğruluğundan aile sorumludur. Elbette çocukları sadece aile değil çevre de etkiliyor. Ama bana göre bir çocuk doğru eğitilip gereken terbiye verilirse çevreden pek etkilenmez. Çünkü doğruyu –yanlışı , iyiyi- kötüyü, ayıbı – adabı biliyordur. Kendini bilen kendine yakışanı yapar. Ama günümüze baktığımız zaman etraf kendini bilmezler ile dolu. Ve küçüklükten gelme yani henüz kişisel gelişimini tamamlamamış bireylerden kaynaklanıyor. Kim çocuk, kim genç, kim yaşlı belli değil. Yaşa bakılmaksızın herkes sigara içiyor, küfür ediyor , makyaj yapıyor , olmaması gereken ortamlarda bulunup doğru olmayan ilişkiler kuruyor. Bu konuyu biraz daha açalım. On yaşındaki çocuk marketten çok rahat bir şekilde bir sigara alıp yakabiliyor. Bu cesaret ve normallik aileden mi kaynaklanıyor yoksa satıcıdan mı? Cevabı sizlere bırakıyorum. Konumuza devam edecek olursak on yedi yaş aralığındaki bir kız çocuğunun makyaj yaparak yirmi dört yaşa dönüşmesinden devam edebiliriz. Her geçen gün bu yaş aralığı düşüyor. Bir dönem büyüme isteği ve hemen olgunlaşma heyecanı 17-18 yaş aralığıyken şu an on yaş hatta yedi yaşındayken başlıyor. Konuşmaları, giyinişleri, insan ilişkileri yaşlarından o kadar büyük ki fazlasıyla göze batıyor. Peki bu yersizliğin sebebi aile mi yoksa örnek aldıkları çevredeki bireyler mi ? Bir çocuğun arkadaşı ile küfürlü konuşması utanç verici. Çocukların kız – erkek ilişkileri ,eş –dost bağları güvensiz, sevgisiz ve yalancılık ile devam ediyorsa bu da acınası bir şey. Gördüğümüz üzere okullarda, iş yerlerinde, eğlence mekanlarında berbat sohbetler ve yakışıksız davranışlar vardır. Bunun sebebi aile mi yoksa olmayan disiplin ve işlenmeyen cezalar mı? Anne – baba adayları size şunu belirtmek isterim ki marifet çocuk yapmakta değil o çocuğu aynı terbiye ve disiplinle büyütmekte. Bu devamlılığı sürdüremeyeceğinizi düşünüyorsanız lütfen sırf çocuk yapmak için çocuk yapmayın. Çünkü her keyfi çocuk bir hata oluyor ve bu durumda kendi çocuğunuzun hakkına girmiş oluyorsunuz ihmalkar davranarak. Okul çıkışlarında usulsüzce kavga eden kızları, erkeklerin ters bakma ve omuz çarpma tartışmalarını , erkeklerin sözlü ya da fiziksel taciz edişlerini, birbirlerinin tarzlarına-zevklerine saygı duymayarak alaya alma haberlerini görüp duymak istemiyorum. Eminim ki sizler de şahit olmak istemiyorsunuzdur. Artık herkes çok rahat, utanma duygusundan ve ayıptan yoksun olan nesiller yetişiyor. Bazı aileler çocuklarını aşırı rahat bırakırken onlara sınır tanımaksızın özgürleştirirken bazı aileler de tam aksine çok baskıcı ve dar bir çember çizerek onları hayattan mahrum ediyor. İşte bu yüzden Aristoteles gibi ‘’altın oran’’ diyoruz. Günümüzde her ne kadar baskı tabiri yanlış bilinip özgür birey tabiri ise doğru tanımlansa da baskı ve sınır yerinde ve dozunda kullanıldığı zaman bir sorun oluşmayacaktır. Sevgili ebeveynler okul öncesinde çocuklarınızın ahlaki değerlerini geliştiriniz. Sevgi ve saygıyı çocuklarınıza aşılarsanız çevre nasıl olursa olsun benliklerini kaybetmeyeceklerdir. Yeter ki sadece çocuk yapıp temel ihtiyaçlarını karşılayarak kalmayın. Olgunlaştıkları zamana dek eğitiniz. Güzel yarınlar için bugün harekete geçmemiz gerek ve eğer geleceği çocuklar oluşturuyorsa o zaman sadece ebeveynlere değil var olan bütün bireylere görev düşüyor. Senin ve benim düşüncelerimizle, davranışlarımızla, üslubumuzla, hayata bakış açımızla çocuklar karakter oluşturacaktır. Bu yüzden güzel düşünceler dileğiyle. Unutmayalım düşünceler bulaşıcıdır. Güzel yarınlara…