Kendime yabancılaşmayı göze alarak düşünmeye başladım, olduğum halimi olmasını arzuladığım kişi uğruna feda ederek düşünmeye başladım, masumiyetimi ve duruluğumu kaybetmeyi göze alarak düşünmeye başladım, kendimden fersah fersah uzak düşmeyi bir bedel olarak ödeyerekten düşünmeye başladım. Düşünmenin cazibesi beni alıkoydu. Kendi cennetimden kovulmam düşünmeyle başladı. Elmayı ilk dişleyişim düşünmeyle başladı. İlk büyük günahımı düşünmeye başlayaraktan yaptım. Düşüşüm düş/ünceyle oldu. Olanı değil de olmasını arzuladığım ben'i gösterdiğimden görüntüm sahte, konuşmam yalandır.
Düşünce öyle güzel öylesine çekiciydi ki bakıverirken ona iradem elden kaydı gitti. Pişmanlık affedilme koşulu, ama pişmanlık duymuyorum. Pişmanlık duymuyor olmanın da acısını ve ağrısını çekiyorum.
Şimdi kendimden uzak düştüğüm yerlerde, masumiyetimi ve duruluğumu kaybettiğim noktada, cennetimden sürgün yiyip düştüğüm bu yerde kendime yeniden varmamın tek yolunun yine düşünmekten geçtiğini biliyorum. Kayıp olanın arzusunun bulunmak olduğunu biliyorum. Kendi hüsranıma katlanabilmemin yolunun düşünceden geçtiğini biliyorum.
Ey düşünce sen benim katilim ve son sevgilim, tutsak eyleyenim ve azat edenim.
Düşünce sen benim ilk günahım ve son yoldaşım.
Ah duruluk sen benim yitirilmiş cennetim.
Psk. Nusret Özüş