Hani der ya Cahit Sıtkı;
“Memleket isterim Ne başta dert ne gönülde hasret olsun; Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.
Memleket isterim Ne zengin fakir ne sen ben farkı olsun; Kış günü herkesin evi barkı olsun.
Memleket isterim Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun; Olursa bir şikâyet ölümden olsun”.
Evet, Bir Memleket İsterim; sakinleri birbiri ile barışık, el ele ve kardeşçe yaşasın.
… Terörün tarihin karanlıklarına gömüldüğü, ölümlerin, silahların, patlamaların olmadığı…
… Asayişi yerinde, devletin milletiyle el ele olduğu…
… Kurumlarının birbiri ile barışık ve koordinasyon içerisinde olduğu.
… İnsanları her şeyi devletten beklemeyen…
Memleket İsterim; her tarafı huzurla dolu…
… 14 Şubat’ta sevgililerin ele tutuşup yürüyebileceği sevgi sokağının olduğu,
… Koskoca bir cumhuriyet meydanı ve ortasında suyu müzikle eş zamanlı inip yükselen bir süs havuzu olan Bir Memleket İsterim!..
Memleket İsterim; “Batman xoştır ama şinayisi yoktur” dercesine yem yeşil bir memleket olsun…
… Kentin ortasında gürül gürül akan, yakamoz vurunca ışıl ışıl parlayan dereye sahip bir memleket isterim.
… İçerisinde kentin tarihi dokularını yansıtan mini eserleri olduğu.
… Her kesiminin kendi işiyle meşgul olduğu…
… Sempozyumlarla, konferanslarla, konserlerle, turistlerle, tarihiyle, güzellikleriyle anılan Bir Memleket İsterim!.…
Hani “İyi kitaplar okumak geçmiş yüzyılların en iyi insanlarıyla sohbet etmek gibidir” diyen Descartes var ya işte onun dediği o en iyi insanlarla sohbet etmek için parklarında kitap okuyabilecek alanları olan…
Herkesin hayal ettiği bir memleket istiyorum ama ütopik olmayan.
Ve öyle bir Memleket İsterim ki; her sabah güzelliklerine doğan bir güneşi olan…
Bilmiyorum Cahit Sıktı Tarancı’dan daha mı çok içerisinde bir şeylerin olduğu bir memleket istiyorum acaba?