Hayatlarımızda sorumluluk ve sahiplenme ile ilgili bütün kargaşalar aslında bir sınır sorunudur.
Sınırlar, bizim bir başkasıyla aramızdaki farkı ortaya koymanıza yardımcı olan ve nerede başlayıp nerede bittiğinizi gösteren her şeydir.
Deri
Bizi tanımlayan en temel sınır, derimizdir. İnsanlar genellikle bu sınırı kişisel sınırlarının ihlal edildiğini anlatmak için kullanırlar.
Deri sınırı, iyiliklerin içeride, kötülüklerinse dışarda olmasını sağlar.
Kelimeler;
Sınırları belirleyen temel kelime “hayır”dır. Başkalarının, onlardan ayrı olarak var olduğumuzu ve kontrolün bizde olduğunu öğrenmelerini sağlar.
Hayır kelimesi, başkalarıyla yüzleşmemizi sağlayan çelişen bir kelimedir.
Kendinimizi tanımlayan kelimeler kullanmadığımızda insanların nerede duracaklarını bilmeli zorlaşır. Kelimelerimiz aracılığıyla, insanlara nerede durduğumuzu anlatır ve bu sayede onların bizi tanımaları için “sınırlarımızı” görmelerini sağlarız.
Gerçekler
Doğanın gerçekleri ile iletişim halinde olmak, gerçeklerle iletişim halinde olmaktır ve bu gerçeklere uygun olarak yaşamak hayatımızı güzelleştir. İster yaşamın gerçeklerini İster kendi gerçeklerinizi bilin, gerçekler her zaman güvenlidir. Kim olduğumuz hakkında dürüst olmak bize bütünleşme hissi verir.
Fiziksel Uzaklık
Bazen istemediğimiz bir durumdan fiziksel olarak uzaklaşmamız sınırlarımızı korumamıza yardımcı olur.
Zaman
Bir kişi veya göreve zaman harcamayı bırakmak, hayatımızda sınırlarımızı oluşturmamız gereken ve kontrolün elimizden çıktığı durumlarda kontrolü tekrar elimize almamızı sağlayabilir.
Sonuçlar
Başkasının arazisine izinsiz girmenin bazı sonuçları vardır. “Girmek yasaktır” levhaları genellikle, birinin sınırlardan aşması durumunda cezalandırılacağını belirtir.
Sınırlarımızı bazı sonuçlarla desteklememiz gerekir.
Çitlere iyi “dikenler” eklerler. İnsanlara mülkünüzden izinsiz geçmenin ciddi sonuçları olduğunu ve kendinize olan saygınızın önmeni bildiriler. Değerlerinize uygun olarak yaşamaya olan bağlılığımızın sizin İçin önemli olduğunu ve bunu korumak için savaşacağımızı bildirirler.
Duygular
Duygular ne gözardı edilmeli, ne de her şeyden sorumlu tutulmalıdır. Önemli olan şey, duygularımızın sorumluluğumuzun altında olması ve onlara sahip çıkarak sorunumuza işaret olarak görmektir, böylelikle duygularımızın İşaret ettiği soruların cevabını bulabiliriz.
Tavırlar ve inanışlar
Tavırlar bir şeye olan eğilimimizle ilgilidir; başkaları, hayat, iş ve ilişkilerle ilgili genel duruşumumuzdur. İnanışlar ise doğru olduğunu kabul ettiğimiz her şeydir. Genellikle tavırları veya inanışları hayatımızdaki sorun olarak görmez, başka insanları suçlarız. Kendi tavırlarımıza ve inançlarımıza sahip çıkmamız gerekmektedir, çünkü onlar da mülk sınırlarımızın içinde yer alır onların etkilerini hissedecek olanlar bizleriz ve onları değiştirecek olanlar da sadece bizleriz.
Davranışlar
Sınırların sonuçları vardır, “Kişi ne ekerse onu biçer.” Başkalarına karşı sevecen davranırsak daha samimi ilişkilerimiz olur. Bunun tersine, tepkisizlik, sorumsuzluk ve kontrol dışı davranışlar ekersek, yokluk, başarısızlık ve kötü bir hayat biçeriz. Bunlar davranışlarımızın doğal sonuçlarıdır.
Seçimler
Seçimlerimizin sorumluluğunu almamız gerekir. Bu şekilde “öz denetim” mekanizmasının meyvesini elde edebiliriz.
Şu gerçeği görmemiz gerekir: Nasıl hissedersek hissedelim, seçimlerimizi biz kontrol ederiz. Bu gerçeği idrak etmek”İsteksizce ya da zorlamış gibi” seçimlerde bulunmamızı engeller.
Sınırları belirlemek, seçimlerimizin sorumluluğunu üstlenmeyi de içerir. Seçimlerimizi belirleyen biziz. Seçimlerimizin sonuçlarına katlanması gereken de biziz. Sonuçta mutlu olmamızı sağlayacak seçimleri yapmamızı engelleyen kişi gene biz olabiliriz.
Yasir ATALAY
Psikolog&Psikoterapist