Malumunuz geçen hafta bir doktor ile bir askeri personel arasında bir takım nahoş durumlar vuku buldu.
Konu şu;
Doktor darp edildiğini iddia ederek haykırır, ardından arkadaşları koşar, güvenliğe haber verilir, poliste bu arada gelir, apartopar tüm hastane çalışanlarının alkışları arasında gözaltı gerçekleşir ve asker emniyete alınır.
Ne de olsa iddia sahibi kişi bir doktor, doktor olduğu için iftira atmaz, yalan söylemez, yanlış yapmaz o yüzden de her zaman haklı…
Doktor dedi diye her ağzından çıkana inanmak mı gerekiyor?
Ne yazık ki kısa bir süre sonra bir video ortaya çıkıyor ve olayın aslı meydana çıkıyor; olay doktorun iddiasının tam tersi olduğu ortaya çıkıyor ve asker serbest kalıyor.
E sonra da neymiş “video gerçeği ortaya çıkardı”
Yahu video gerçeği ortaya çıkarsa ne çıkarmasa ne…
Yahu videonuz batsın!
Asker serbest kalıyor kalmasına ama bu asker her şeyden önce bir insan, ev bark sahibi, çoluk çocuk sahibi ve tüm kamuoyuna ifşa ediliyor…
Bu insan onlara ne diyecek… hiç düşündünüz mü?
Doktor olmaya eyvallah,
Asker olmaya eyvallah,
Öğretmen olmaya eyvallah,
Kadın olmaya eyvallah,
Sendikalı olmaya eyvallah,
“İki gün üst üste grev yaparım” ona da eyvallah
Her şeye eyvallah ama her şeyden önce vicdanlı olmak gerekiyor.
Mesele doktor-asker olmak değil bütün mesele önyargılardan kurtulamamak!
Biri bir şey dedi mi mesleğine, unvanına, koltuğuna bakarak tasdik etmemek gerekir.
Her şeyden önce konuşmayı, dinlemeyi bilmek gerekiyor.
Önyargılarından kurtulamayan hiçbir millet, hiçbir insan, hiçbir sistem, hiçbir uygulama iflah olmaz.
Mustafa Kemal’in “Beni Türk Hekimlerine Emanet Edin” sözünü hatırlarsınız. Evet, beni o hekimlere emanet edin böylesine değil…
Kalın Sağlıcakla…