“İçimin canına okudum. Bu yüzden sadece ona.”
I
Ağrı, nasıl ki bedendeki kesiğin feryadıysa sıkıntı da ruhtaki yarıklardan sızan sestir. Kendimizden kaçıyor oluşumuzu bize avaz avaz bağıran ses. Kalabalıklarda duyulmaz. Bu yüzden en çok yalnız ve sessizken alır öcünü. Sıkıntı, ben'in ben'e intikamı.
II
Sıkıntının doğası öylesine kibirli ki beliriverdiğinde onun büyüsü altına girmekten alıkoyamaz kimse kendini, şeylerle ilişiğimizi keser, yalnız bırakır, o yalnızlıkta da ben'in ağırlığını bırakır ben'e. Yerçekimi işlevini yitirmiştir artık. Kendi renksiz sıkıntısının kibri altında ezilir insan.
III
Sıkıntı evrenseldir, çünkü herkes kendinden kaçmaktadır.* Sıkıntı evrenseldir, çünkü kimse kendinden kaçamamaktadır. Sıkıntı evrenseldir, çünkü kendimizden kaçmakla vardığımız kendi'liklerimiz sahtedir. Sıkıntı evrenseldir, çünkü kendinden kaçmanın intikamını ben'den alır ben.
IV
Sıkıntı, eylem için çekilen doğum sancısı.
V
Sıkıntı, iç'in biçim değiştirmeye duyduğu arzunun biçim değiştirmiş hali.
Psk. Nusret Özüş