Hafta sonu Batman’da oynanan Petrolspor – Düzcespor maçında bir hayli ilginç anlar yaşandı. Müsabakanın ilk yarısında karşılaşma 0-0’lık eşitlikle devam ederken, taraftarlar Petrolspor’un 10 numaralı futbolcusu Berat Satılmış’a kötü performansından dolayı tepki gösterdi.
Bu tepkinin akabinde Satılmış, yedek kulübesine dönerek “beni çıkarın” işareti yaptı. Çıkarılmayınca da bağırarak bir tepkide teknik direktör Ahmet Yavuz’a gösterdi. Bu durumun birkaç dakika sonrasında ise ceza sahası dışından şık bir gol attı ve gol sevincini taraftarlara el-kol işareti yaparak kutladı.
İşte bu kutlama, fitili ateşleyen nokta oldu ve Yarasalar taraftar grubu futbolcuya büyük tepki gösterdi. İlk yarının bitiş düdüğünde de gerginlik devam etti. Benim şahsı düşüncem, ikinci yarıda futbolcunun sahada olmaması yönündeydi. Ama oyuncunun ikinci yarıda sahaya sürülmesi, gerginliğin daha da tırmanmasına neden oldu.
Sonrasında ise tribünlerde tepkinin dozu artınca, bu sefer de taraftarlar arasında Berat’a tepki gösterenler ve savunanlar arasında gerginlik meydana geldi. Nereden bakarsanız bakın, hiçbirimizin istemediği ve kesinlikle tasvip etmeyeceği anlar yaşandı. Ancak bunlara neden müsaade edildi, anlamak mümkün değil.
Eğer taraftarın tepki göstereceği her futbolcu Berat Satılmış gibi tavırlar sergileyecekse, inanın bana hiçbir müsabakada doksan dakika tamamlanamaz. Eğer kendisine dahi tepki gösteren oyuncuyu hoca sahada tutuyorsa, uzun vadede dengeler korunamaz. Hepsinden kötüsü, taraftarların karşı karşıya geldiği bir duruma zemin hazırlamak kabul edilemez.
Taraftarların gösterdiği ilk tepki her futbol maçında olabilecek bir durum, Berat Satılmış’ın da gösterdiği ilk tepki bir nebze olsun anlaşılabilir. Ancak akabinde gol sevincinde devam ettirmesi, haddini aşmaktan başka bir şey değildir.
Bu nedenle hem gerilimi düşürmek hem de futbolcuyu korumak adına ikinci devrede sahada olmaması gerekirdi. Dolayısıyla yaşanan kötü anların sorumlusu, futbolcuyu ikinci yarıda sahaya sürenlerdir.
Hepimizi derinden üzen bu konuda herkesin şapkayı önüne koyması ve bir daha kesinlikle taraftarların karşı karşıya gelmemesi için azami dikkat gösterilmesi gerekir. Gazeteciliğimi bir kenara bırakarak, bir Batmanlı olarak; hemşehrilerimin, kardeşlerimin, ağabeylerimin, dostlarımın, yoldan geçerken selam verdiklerimin ve hatta hiç tanımadıklarımın bile, bir futbol maçında karşı karşıya getirilmesini kabul etmediğim gibi, böyle bir günün ardından gelen üç puana da, hiç ama hiç sevinemediğimi üstüne basa basa belirtmek istiyorum.
Ümit ediyorum ki yaşanan bu üzücü durumdan herkes kendisine bir ders çıkarır ve biz stadyumda sadece yenilen goller ve mağlubiyetlerin üzüntüsünü yaşarız. Sonrasında da o tribünlerden el ele-kol kola ve kardeşçe ayrılmaya devam ederiz.