Tarihte İnsan Hakları ile ilgili birçok belge ve metin bulunmaktadır. Hz. Muhammed(s.a.v.) Veda Hutbesi’nde insan hakları ile ilgili önemli mesajlar vermiştir.
“Ey insanlar! Rabbiniz birdir. Babanız da birdir. Hepiniz Adem'in çocuklarısınız, Adem ise topraktandır. Arabın Arap olmayana, Arap olmayanın da Arap üzerine üstünlüğü olmadığı gibi; kırmızı tenlinin siyah üzerine, siyahın da kırmızı tenli üzerinde bir üstünlüğü yoktur.”
1789 Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi, 1791′de kabul edilen Fransız Anayasası'na önsöz olarak eklenmiştir.
Bildiri; insanların özgür doğduğunu ve eşit yaşamaları gerektiğini, insanların zulme karşı direnme hakkı olduğunu, her türlü egemenliğin esasının millete dayalı olduğunu ve mutlak egemenliğin bir kişi ya da grubun elinde bulunamayacağını, devleti idare edenlerin esas olarak millete karşı sorumlu olduğunu, hiç kimsenin dini ve sosyal inançları yüzünden kınanamayacağını ortaya koyuyordu.
10 Aralık 1948 tarihinde geniş bir mutabakat ile kabul edilen İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi sebebiyle bugün “10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü” olarak belirlenmiştir.
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nde ‘herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasal ya da başka türden kanaat, ulusal ya da toplumsal köken, mülkiyet, doğuş veya başka türden statü gibi herhangi bir ayrım gözetilmeksizin, Bildirgede belirtilen bütün hak ve özgürlüklere sahip olduğunu’ belirtilmektedir.
İnsanın en temel hakkı olan yaşama hakkına yönelik ihlaller gün geçtikçe artmaktadır. Özellikle savaş bölgelerinde yaşanan trajediler hepimizin yüreğini sızlatmalıdır. İnsanım diyen herkes bu acıyı yüreğinde hissetmelidir.
Maalesef yazacak o kadar çok örnek var ki. Tarih boyunca toplumlar birbirleri ile savaşarak bir çok acıya sebep olmuşlardır. Dünyada hakim olan güçler acıları kendilerine göre sınıflandırarak ona göre saf almaktadır. II. Dünya Savaşı’nda yaşanan soykırımlar için dünyayı ayağa kaldıranlar özellikle Müslümanların yoğunlukta olduğu Afganistan, İran, Irak, Suriye, Libya, Lübnan, Filistin ve diğer ülkelerde işledikleri suçları görmezden geliyorlar. Rusya – Ukrayna arasında ki savaş için seferber olan Avrupa ve diğer ülkeler 11 yıldır devam eden ve daha da devam edeceği görülen Suriye’de ki iç savaş için kendilerine mevzi kazanma derdindeler. Hangi insan haklarından bahsediyoruz ki, kuralları koyanlar ile çiğneyenler aynı aktörler. Birileri tarafından 100 yıl önce masa başlarında çizilen sınırlar ile bölünmüş halklar , birbirlerine de düşman edilerek malum devletlerin istediği ortamı hazırlıyorlar.
Acı dolu bir coğrafya da yaşamış olmanın verdiği acı tecrübeyle kaleme aldığım bu yazıyı yazarken bile ölüm, çocuğun cinsel istismarı, birçok yerde yaşanan ihlaller ile ilgili haber metinlerini okuyorum. Bizi biz yapan ve insan olmanın gerekliliklerinden biri olan vicdanımızı ne zaman kaybettik. İyi olur muyuz bilemem ama daha fazla kötüleşmemesi için dünyanın bir silkelenmeye ihtiyacı var.
Martin Luther King’in dediği gibi “Kuşlar gibi uçmayı, balıklar gibi yüzmeyi öğrendik, ancak kardeşçe yaşamayı unuttuk.”
Sağlıcakla kalın…
Kalemine sağlık...