TOPLUM DEĞERLERİ VE SOSYAL MEDYA
Değerli dostlarım. Biz hepimiz insan olarak birbirimize muhtaç ve birlikte yaşamak üzere yaratıldık. bu nedenle de birlikte yaşama becerisini iyice pekiştirmemiz ve bu birliğe zarar verecek her türlü olumsuzluklara karşı birlikte mücadele etmemiz gerekir. İçinde yaşadığımız çağın yeni olgularından olan internetin güncel bir kazanımı olan sosyal medya üzerine daha önce konuşmuştuk. Bugün ise sosyal medyanın trend olan ve artık yaşamın bir parçası haline gelen sokak röportajları üzerine konuşmak istiyorum. Değerli okuyucularım. Bildiğiniz üzere sokak röportajları özellikle de denetimden uzak bireysel kanalların çoğalması ve hemen hemen her konuda sözüm ona sokağın ve vatandaşın nabzını ve olaya bakışını ölçtüğü iddiası ile gittikçe yaygınlaşmaktadır. Tabiri caizse eline mikrofon alan herkesin sokağa çıkıp icra ettiği bir eylem haline dönüşen sokak röportajların toplumsal katkısı ve bu faaliyetlerin olumsuzluklarını en aza indirgeme ve yararlarını arttırma adına yapılabilecek yasal düzenlemeleri sizinle konuşmak isterim. Dostlarım başta da belirttiğim üzere hepimiz bu toplumda birbirimize muhtacız. Bu birlikteliğimizin sağlıklı olması hepimizin yararınadır. Bu amaçla yaygınlaşan sokak röportajlarını da her kim yapıyor ise bu amaca dönük şekilde yapmasını beklemek bir vatandaş olarak en doğal hakkımızdır. Hele ki seçimlerin yaklaştığı dönemlerde ayrıştırıcı ve kutuplaştırıcı şekilde sorular sormak veya vatandaşı birbirini kıracak diyaloglara sevk etmek, temelsiz ve gerçekçi verilere dayanmayan iddialarla herhangi bir tarafı karalamak veya o tarafı tercih edenleri rencide edici her türlü ifade ve eylemlerde bulunmak, toplumsal birliğe hiçbir katkı sunmadığı gibi kutuplaştırıcı ve ayrıştırıcı etkisini de göstermektedir. Bu nedenle hem vatandaşlardan hem de devlet yetkililerden hem de bu videoları çeken kişilerden bu konuda beklentilerimi şöyle özetlemek isterim: Kesinlikle sosyal medyada birkaç fazla beğeni uğruna eğlence adı altında toplumsal hassasiyetlere ve kutsallara yönelik küçümseyici ve alaycı yaklaşım sergilenmemelidir. Zira toplumun kutsalı ve ilkeleri o toplumu birleştiren en önemli bağlardır. Bu bağlamda dini konular ve büyüklere saygı küçüklere sevgi, akrabalar arası sıla-i rahim gibi toplumun ilkeleri hassasiyetle işlenmeli ve bu konuları erozyona uğratacak her türlü diyaloglardan uzak kalınmalıdır. Siyasi görüşler vatandaşlar arasında bir öfke ve ayrıştırıcı materyale dönüştürülmemeli her görüş sahibine saygı duyularak eleştiri düzeyinde sınırlar aşılmamalıdır. Kimler ve hangi odaklar tarafından yapıldığı ve elde edilen bilgilerin hangi amaçla kullanılacağını bilmediğimiz uzatılan her mikrofona konuşmamalı ve kişisel fikirlerimizi ulu orta yaymaktan kaçınmalıyız. Unutmamalıyız ki internet dünyasına düşen her bir görüntü ve bilgi ömür boyu bizi takip eden ve her isteyenin kolayca erişebileceği bir bilgi olacaktır. Bu nedenle de sırlarımıza ve kişisel verilerimize sahip çıkmalıyız. Son olarak da yazılı ve görsel basını belli kural ve yasalar çerçevesinde denetleyen bir mekanizmanın gerekliliğini düşünmekteyim. Bu anlamda sosyal medya platformlarının da toplumsal ve dini hassasiyetler gözetilerek ayrıştırıcı ve kutuplaştırıcı her türlü suç teşkil eden yayınlara yönelik hukuki zeminin yapılması gerektiğini ifade etmek isterim. Saygı ve sevgi temelli toplumsal birlik ve beraberliğimizin pekiştiği nice günlerde görüşmek dileğiyle saygılarımı sunarım.