Değerli dostlarım! Tarih boyunca toplumlarda birlikte yaşamının temel kuralı olarak yasa ve yönetim sistemi zorunlu olarak uygulanmıştır. Oluşturulan yönetim biçimlerinin hem toplumda hem de dünyada meşruiyet kazanması için farklı yöntemler kullanılmış ve bu yönetim şekilleri dönemlere göre farklılık göstermiştir. Bazen dine dayalı sistemler bazen de beşeri sistemler tercih edilmiştir. Günümüzde yaygın olarak meşruiyetini halktan alan yönetim biçimleri tercih edilmektedir. Türkiye’de de yönetim biçimi olarak meşruiyetini halktan alan idare biçimi mevcuttur. Bu yönetim biçiminin doğası gereği yapılan seçimlerde milletin oyuna talip olanlar, kendi fikirlerini ve projelerini halka anlatarak desteklerini almaya çalışır.
Tarih boyunca insanlar farklı etkenlerle farklı düşüncelere sahip olabilmişlerdir. Bu farklılık her insanın özgün ve kendine has yapıda yaratılmış olmasından kaynaklanır. Gündelik hayatımızda farklı alanlardaki tercihlerimizde dahi bu farklılığımızı görmek mümkündür. Nitekim bazı insanlar tatlı severken bazıları ekşi sevmektedir. Bazıları beyaz rengi tercih ederken bazıları da siyahı sevebilmektedir. Bunun temel nedeni Allah’ın bizleri farklı yaratmış olmasıdır. Eğer hepimiz aynı şeyleri tercih etseydik veya aynı zevklere sahip olsaydık özgür birey olma özelliğimizi kaybeder hatta hayatın imtihan olma esprisi de kaçardı.
Dostlarım! Yakın bir süre sonra ülkemizde bir seçim yapılacaktır. Seçim öncesinde her parti fikirlerini açıklayabildiği gibi her vatandaş da açıklayabilir ve kendince herhangi bir partiyi tercih nedenlerini savunabilir. Ancak üzülerek söylemek istiyorum ki bu süreçte nahoş bazı durumlara da şahit olmaktayız. Gerek televizyonlarda gerekse de sokak röportajlarında veya dostlar meclisinde siyasi tercihler açıklandığında daha öncesinde birbirine saygıda kusur etmeyenler, sınır tanımaz olabilmekte, “çok muhterem, sayın, efendim” gibi saygı ifadeleri kullanılan ortam, bir anda gerilebilmekte, ortam tercihlere saygı duymaktan nefrete, hakarete ve ayrıştırmaya dönüşmektedir. Hâlbuki daha iki dakika önce birbirini seven sayanlar insanlar ortadan kaybolup gitmekte, birbirini ihanet, çıkarcılık, aptallık, akılsızlık veya menfaatçilik gibi ancak düşmanlara kullanılabilecek ağır ithamlar, maalesef ortaya pervasızca saçılmaktadır.
Dostlarım! Bakınız biz Hz. Peygamberin ümmetiyiz. Kur’ân’a iman etmiş bir toplumuz. Yeri geldiğinde hepimiz Müslüman olduğumuzu şiddetle savunuyoruz. Oysa farklı tercihlere yaklaşmanın yöntemini Yüce Allah “Allah'tan başka çağırıp dua ettikleri şeylere sövmeyin ki sonra bilgisizlikle onlar da Allah'a söverler. İşte biz, böylece her topluluğa, yaptıklarını süsleyip güzel gösterdik, sonra da dönüp varacakları yer, Rablerinin kapısıdır ve o da, ne yaptıklarını onlara bildirecektir. (En’âm Suresi 165")” ayetinde açıklamıştır:
Ayrıca Yüce Allah “Rabbinin yoluna, hikmet ve güzel öğütle çağır; onlarla en güzel şekilde tartış; doğrusu Rabbin, kendi yolundan sapanları daha iyi bilir. O, doğru yolda olanları da en iyi bilir. (Nahl, 125)” buyurmuşken bizler sadece bir parti veya dünyevi fikirlere dair birbirimizle konuşurken nasılda bu kadar ağır ithamlar, rahatsız edici sözler ve kışkırtıcı eylemlerde bulunuyoruz. Oysaki seçimlerden sonra da beraber aynı ülkede yaşayacağız ve biz yüz yüze bakacağız.
Dostlarım! Gelin bu seçimi sadece bir “seçim” olarak görelim. Elbette bir taraf kazanacaktır. Ama emin olun ki bu hırçın ve kırıcı geçirdiğimiz süreçte kesin olan şudur ki kaybeden toplum olarak biziz. Ve kaybedilen de paha biçilmez samimiyetimiz, sevgimiz, dostluğumuz komşuluğumuz ve akrabalığımızdır. Unutmayın sevgi, saygı ve dostluk, ucuz ve kolay kazanılan bir şey değildir. Yapılacak olan seçimin tüm topluma ve dünyaya hayırlı sonuçlar doğurması temennisiyle hepinize saygılarımı sunarım.
Aynen önemli olan ahlaklı hoşgörülu ve duyarlı olmalıyız bahsettiğiniz konular başından sonuna kadar doğru