Cumhurbaşkanlığa seçilen sayın Recep Tayyip Erdoğan ile ilgili değerlendirmemizi önceki gün yapmıştık. Seçim süreci ile birlikte nelerin olup bittiğini anlatıp seçimden zaferle çıkan Erdoğan’ı kutlamıştık.
Bugün de Erdoğan’ın en büyük rakibi olan Kemal Kılıçdaroğlu’nu değerlendireceğiz. Yorumumuz nedeniyle bazı partililer bizi eleştirebilir, hatta kızabilir ama buna rağmen gerçekleri söylemekten imtina etmeyeceğiz.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun dürüstlüğünden hiç kimsenin şüphesi yok. Kılıçdaroğlu, seçim çalışmaları döneminde hep doğru olduğuna inandıkları şeyleri söyledi ve söylediklerinin de arkasında durdu.
5 parti ile yaptığı ittifak önceki görüşmelerde Türkiye’yi kurtaracak bir ekip oluşturacağını söylüyordu. İttifakın içinde yer alan Meral Akşener, Ali Babacan, Ahmet Davutoğlu, Temel Karamollaoğlu ile Gültekin Uysal karar aşamasında sessizliği tercih ederek ve aday üzerinde değerlendirme yapmayarak millet ittifakının altına dinamit koydular.
Kim ne düşünürse düşünsün, kim ne derse desin Kılıçdaroğlu’nun Alevi olmasını muhalefet çok iyi kullandı ve büyük bir kesimin CHP liderini benimsememesini sağladı.
Alevilerin çok iyi insanlar olduğunu biliyoruz. Tanıdığımız alevi yurttaşlarımızın Türkiye’ye örnek olacak kapasitede kişiler olduğunu da savunuyoruz ama, Aleviliğin ne olduğunu bilmeyen, hatta İslam dışı bir şey olduğunu zanneden milyonlarca insanımızın bilgisizliği Kemal Kılıçdaroğlu’na çok şey kaybettirdi.
İttifakın ortakları, Cumhurbaşkanlığı seçiminin kazanılmasını istemiyorlardı!
Eğer isteseydiler ne yapıp edip Kemal Kılıçdaroğlu’nu aday göstermeyeceklerdi.
Evet, yazdıklarımızın arkasındayız.
Kemal Kılıçdaroğlu dışında bir aday gösterilseydi, o kişi kesinlikle kazanıp Cumhurbaşkanı olacaktı. Ama ne ittifaktaki parti liderleri, ne de Cumhuriyet Halk Partisinin üst düzey yönetimi bunu Genel Başkanlarına söyleyemedi ve seçim de böylece kaybedilmiş oldu.
Diğer taraftan AK Parti cenahı, Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığını adeta destekledi. Çünkü onlar da biliyorlardı ki, çeşitli etkenlerden dolayı CHP Genel Başkanı zayıf düşecek ve seçimi kaybedecekti.
Bunu neden kimse düşünmedi? Neden 5 partinin Genel başkanı önerilerde bulunmadı? Aslında bunları sorgulamak gerekmez mi?
Bundan sonra CHP’de neler mi olacak?
Bir süre sonra Kemal Kılıçdaroğlu ya kendiliğinden olağanüstü Genel kurul isteyip görevi bırakacak, ya da parti kurmayları Genel Başkanlarını istifaya zorlayıp ayrılmasını talep edecekler. Şunu herkes biliyor ki; CHP.nin başına kim geçerse geçsin Kemal Kılıçdaroğlu’ndan daha başarılı olacak ve partiyi daha ileriye taşıyacaktır.
Eğer istifalar olmazsa şimdiden belirtelim ki; bir yıl sonra yapılacak yerel seçimlerde CHP’nin kazandığı büyükşehir Belediyelerinin çoğu da AK Partiye geçecektir. AK Parti, sistemli ve düzenli çalışmalara şimdiden başlayacak ve amacına ulaşmak için de elinden gelen herşeyi yapacaktır.
Onun için sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun siyasi hayatı bitmek üzeredir.
Kendi isteğiyle Genel Başkanlığı bırakmazsa gidilecek olağanüstü bir kongrede ortak bir kararla belki de geleceğin Cumhurbaşkanı belirlenmiş olacaktır.
CHP. kurmaylarının hedefinde yerel seçimlerin olduğunu ve şimdiden o seçimin planlarının da masaya konulduğunu biliyoruz. CHP.de genç, dinamik bir kadronun oluşturulması kesinlikle sürpriz olmayacak ve bu parti şimdiye kadar kaybettiklerini belirleyeceği yeni kadroyla geri almaya çalışacaktır.
Evet, sayın Kılıçdaroğlu’na şimdiye kadar yaptığı hizmetleri için teşekkür ediyor ve yönetimin yeni Genel Başkanı belirlemesini bekliyoruz.
Bakalım, karşımıza kimler çıkacak…