Bilindiği gibi ticaret serbest piyasanın dalgalanmasıyla yürür. Bu dalgaların başında tüketici ile alıcı arasında meydana gelmektedir. Bu ticaretin hem zararlısı hem de faydalısı vardır. En zararlısı bu serbest piyasa kavramının dine intisap edilmesidir. Göye Diyanet'in zikir ettiği hadise göre peygamber (sav) bu serbest piyasayı mutlak kabul etmiş, İslami hükümler arasına koymuştur.
Evet, doğrudur, peygamber(sav) serbest piyasa hükmünü tercih etmiş hatta satıcının fahiş fiyat koymasını engellememiş, amma bu serbestlik hadisesi kapitalist satıcı insafına bırakmamış bilakis satıcının insaflı olmasını, fahiş fiyata satmamasını şart koşmuş ve fahiş fiyata satmayı haram kılmış icap etse fahiş fiyatla satılacak mala NARH (kâr haddi) koymuştur. Yani bu günün fahiş fiyata satan satıcıların önüne set koymuş fahiş fiyata satanları icaba göre ticaretten ve piyasadan ihraç etmiştir.
Bundan ötürü sahabenin ekserisi ve Hanefi, Maliki, bütün mallara, Şafii da gıda mallara etiket koymuş, satıcıya Kâr haddi hükmünü getirmiş, devletin bu tip fahiş fiyatla satıcılar nezdinde satılan mala etiket koymasını vacip kılmıştır. Esasen peygamber zamanında Medine'de değirmen bile yoktu, Medine halkı gıda, elbise gibi tüm hacetini Yemen ve Şam'dan gelen tüccarlardan alıyordu. Eğer peygamber tüccarlara mutlak sınır koysaydı, tüccarlar Medine'ye mal getirmezdi, hem gıdada hem libasta sıkıntı olacaktı. Onun için muvakkat serbest piyasa sistemi tercih etti.
İnsaflı tüccarı anlamak için şu tasavvufi hadiseye dikkat edelim:
Tufayl adında büyük mutasavvıf, aba ticaretini yapıyordu. Bir abayı 10 dinara satıyordu, ezan okunduğunda dükkânı kapatıp namaza gitmeği ihmal etmiyordu. Bir gün namaza gitmek isterken dükkânı hazır olan yeğenine teslim ederek abaları 10 dinara satmasını tembih etti. Yeğeni uzaktan gelen kervana abaları 20 dinardan satıyor. Tufayl camiden gelirken dükkânın boş olduğunu bütün abaların satıldığını görüyor ve yeğenden parasını istiyor ve paranın fazla olduğunu gördüğünde abaların kaça sattığını soruyor. Yirmi dinardan sattığını ifade edince kendisi kervanın peşine düşüp uzak mesafede yetişiyor ve baş kervanı bulup abaların kaça aldıklarını soruyor. Kervanbaşı 20 dinardan aldıklarını kendi memleketlerinde otuz dinara satabileceklerini ifade ettiği halde Tufayl kendisinin abaları on dinardan sattığını yeğenin fazla sattığını, dolayısıyla ya abaları iade edeceklerini ve ya üstüne aldığı on fazla dinarı kendilerine iade edeceğini ifade ediyor. Hulasa yeğenin aldığı fazla 10 dinarı kervana iade ediyor. İşte satıcı bu gibi insafa sahip olduğu zaman serbest piyasa sistemi geçerlidir.
Evet, peygamberin(sav) NARH (etiket) koymadığı belki serbest ettiği satıcı, Tufayl gibi bu adil satışa sahip olacak aksi takdirde devlet satıcıya etiket, ( tes'ir =kâr haddı) koyacak, satıcının adil fiyata satmasını hükme bağlayacak, satıcının çürük insafına bırakmayacak.
İslam'ın tüm hükmü adil düzendir.
Tüccar da aynı nizama namzettir.
Teraziden cayanın hududu kısıktır.
Fahiş satışına NARH konacaktır.
Hakka namzet ol.