Değerli okuyucularım, takipçilerim.
Dolar 33 lirayı aştı haberiniz var mı?
Yani 5 dolara istediğiniz bir lokantada bir yemek yiyebilirsiniz, 2 dolara bir cafede o hava için içilen kahveden içebilirsiniz, 3 dolara güzel bir atlet alabilirsiniz.
Bunları Türk lirasına çevirdiğimizde 5 doların karşılığı 155 Tl. ediyor ve bu rakam az bir rakam değil. 4 Kişilik bir ailenin dışarda yemek yediğini hesap ettiğinizde 620 lirayı geçer. Keza bir cafede 2 dolara içeceğiniz kahvenin Türk lirası ortalaması 65 lira, 3 dolara alacağınız iç çamaşırın fiyatı da size 95 liraya patlar.
Ekonomik gidişattan söz ediyoruz, insanların geçinemediklerini belirtiyoruz, hayat pahalılığının dayanılmaz olduğunu söylüyoruz ama dışarıdaki görüntü hiç de öyle değil. Elbette düşük ücretle, asgari ücretle veya günlük yevmiye ile çalışan insanlarımız bu rakamların altından kalkamaz. Bunu görmezden gelemeyiz, inkâr da edemeyiz. Bu kesim belli bir kesimdir ve bunlar 2 yıl önce nasıl sürünüyorlardı ise, şimdide aynı şartlarda sürünüyorlar.
Gerçekleri görmezden gelemeyiz ve inkâr da edemeyiz.
Türkiye’de farklı durumlar nedeniyle çok olumsuzluklar yaşanıyor ama günlük yaşantıya baktığımızda da aklımız bir çok şeye ermiyor. Nasıl oluyor arkadaşlar? Bir litre benzinin 42 liraya, bir litre mazotun 43 liraya satıldığı ülkemizde bu ürünler çok pahalı diye arabasını trafiğe çıkarmayan, arabasını satan, bisiklet kullanımına dönen kimseyi gördünüz mü?
Ramazan ayındayız, bu ayın özelliği var biliyoruz ama, çarşılara, AVM’lere, pazarlara girdiğinizde millet oradaki eşyaları adeta kapışıyor, market arabalarını dolduranlar sanki Amerika’da yaşıyor gibi gördükleri her şeyi alıyorlar. Yine Ramazan ayında olmamız nedeniyle ilimizde bilinen lokantalarda iftar saatinde yer bulmak imkânsız gibi. Bir kişilik iftarlık menüsünün 300 ila 450 arasında açıklandığı Batmanda 5 kişilik bir aile iftara giderse ödeyeceği rakam yaklaşık 2250 Tl.dir.
Peki nasıl oluyor, lütfen biliyorsanız bana bunun açıklamasını yapabilir misiniz?
Bu durumu aylar öncesinde bir ekonomiste sorduğumda şöyle bir yanıt almıştım:
“Evet, Batmanda gerçekten dengesiz bir gelir sistemi var. Sizin lokantalarda, marketlerde, cafelerde gördüğünüz insanlar zengin insanlar ve hiçbir zam onları etkilemediği için her zaman bu tür yerlerde para harcarken görebilirsiniz. Yani bunlar Batman’ın kaymağını yiyenlerdir. Orta tabakadakiler ise her gün gördüğünüz kesimden değiller. Bunlar da haftada bir olmasa da 15 günde bir aileleriyle bir yerlere gidip yemek yiyebiliyor, alış veriş yapabiliyorlar. En alt tabaka ise bildiğimiz yoksul insanlarımız ya da tekstilde 17 bin lira açıklanan asgari ücret yerine 11-12 bin lira maaş alıp seslerini çıkaramayan kesimdir ki; hiçbir zaman bunların aklından “lokantaya gideyim, kafeye gideyim” şeklindeki düşünceler olmaz. Onların amacı eve giren parayı çok iyi kullanmak ve varsa eğitim gören çocuklarının eğitimine destek olmak...”
İşte Batman gerçeği budur.
İlimizin zengini çok zengin, fakiri ise fakirdir.
Bu nedenle denge kurulamadığı için hepimiz olan biteni şaşkınlıkla izliyoruz.
Peki gerçek böyle mi olmalıydı. Benzin 18 lira iken ağlayıp-sızlayan vatandaşlarımız benzinin 42 liraya yükseldiği bu dönemde hiçbir şekilde geri adım attı mı? Atmadı, benzinliklerdeki kuyrukları, ışıklardaki araç kuyruklarını gördüğünüzde ne demek istediğimizi anlarsınız.
Orta direk ve fakirler için gerçekten çok zor bir dönem ama, yazımın içeriğinde belirttiğim gibi hiçbir zam belli bir kesimi hiçbir şekilde etkilemiyor ve onlar lüks hayatlarını sürdürmeye devam ederken, zamlardan da haberleri olmuyor ve sadece kredi kartlarını uzatıp ödeme yaparak yaşamlarını sürdürmeye devam ediyorlar.
Bu ne zamana kadar devam edecek?
4-5 yıl geriye giderseniz ve fiyat mukayesesi yaparsanız ne demek istediğimi anlarsınız.
Dileriz ve umarız ki; her şey normale döner ve dengesizliğin yerini denge alır.
Hoşça kalınız.