Seçimler bitti, kazanan kazandı, kaybeden de neden kaybettiğinin hesaplarını yapmaya başladı.
Elbette herkes “nerede hata yaptım” sorusuna cevap arayacak ve gelecek seçimler için şimdiden önlem alacak.
Olması gereken de budur.
Büyüklü-küçüklü tüm partiler bunun hesabını kendilerine soracaklar.
Özellikle AK Parti, YRP, DEVA ile CHP’nin beklenenin çok altında kalmaları kimsenin dikkatinden kaçmadı.
Ama seçim bu.
Kim ne kadar iyi çalışıp samimi olursa seçmenler de onu tercih eder.
Anladık ki; bu seçimde Türkiye’nin her yerinde yapılan “taşımalı taraftar” yöntemi iflas etmiştir.
AK Partinin Batmandaki mitinginde 50 bin kişi olduğu söylendi ama yarısından fazlası oy vermedi.
Neden?
Çünkü onlar taşımalı taraftarlardı ve çevre köy, ilçe ve şehirlerden getirilmişlerdi.
Örneğin AK Partinin 4. Adayı Kozluklu Muhsine Bozkurt sayın Cumhurbaşkanının mitinginde giriş kapısında durmuş ve Kozluktan getirilenleri karşılamıştı.
Ne oldu peki?
Muhsine Bozkurt da, ona bu görevi verenler de kaybetmedi mi?
GÖRÜNTÜ KİRLİLİĞİNİ ÖNLEYELİM
31 Mart seçimlerinde muhtarların rekabeti her mahallede, her sandıkta görüldü.
Oy vermeye gelen seçmenlere yapışıp oy pusulası veren, oyların kendilerine verilmesini isteyen adayları gören diğer adaylar buna tepki gösteriyor ve diğer muhtar adayıyla tartışmaya başlıyordu.
Sonuçta birkaç kavga dışında kimsenin üzüleceği bir şey olmadı ve seçim böylece bitti.
Bitti ama, bazı muhtarların pankartları halâ bazı cadde ve sokaklarda asılı duruyor.
Muhtemelen seçimi kaybeden adaylar küsmüş olacak ki; fotoğraflarının bulunduğu pankartları indirmiyorlar.
Aslında zabıtanın mahalleleri dolaşarak o adayları uyarmaları gerekir.
Zaten adayların hepsinin pankartlarda telefonu var.
Seçim bitmiş, kazanan kazanmış, kaybeden de kaybetmiş.
Artık reklamları gündemde tutmanın alemi yok.
Birde gündem değişti artık.
Pankartlar görüntü kirliliğinden başka bir şey yapmıyorlar.