Ramazan ayını geride bırakıp bayrama giriyoruz. Geçmiş yıllardaki yaz aylarında tutulan oruca karşılık Mart ayında tuttuğumuz oruç kimseyi yormadı, zorlamadı. Her ne kadar büyük bir kesim oruç tutmadıysa da aleni şekilde cadde ve sokaklarda ellerinde sigarayla veya içeceklerle gezmediler, dolaşmadılar.
Batmandaki bayramlar genelde güzel geçer ve özellikle çocuklar, şeker toplayarak bu günleri değerlendirirler. Hele Bayram için çıkılan alış veriş çocukları inanılmaz mutlu eder, alınan elbise ve ayakkabılar bayram sabahına kadar yastık altında saklanır ve bayram sabahı giyilirdi.
Anneler günler öncesinden bayram temizliğine başlar, son günde ise komşuların yardımıyla evlerde baklavalar açılır ve imece yöntemiyle birbirlerine destek olurlardı. Gelecek misafirler için şekerler alınır, kolonyalar da hazırlanırdı.
Eski bayramları anlatmamız gerekirse, 30-40 yıl öncesiyle değişen çok şey yok gibi. Sadece çocuklarda değişiklik yaşanıyor. Çocuklar eski bayramlarda küçük rakamlı bayramlıklarla yetinirken, şimdiki nesil 50 veya 100 lirayı kabul etmez oldular. Sorulduğunda da “ben toplayacağım bayramlıklarla kendime tablet veya telefon alacağım” diyorlar.
Eskiden komşular arasında yardımlaşma ve dayanışma vardı. Biraz durumu iyi olanlar, Bayram sabahı pişirilen yemeği yemeye başlamadan önce yapılan tüm yemek çeşitlerinden birer tabak tepsiye konulur ve mahallede durumu iyi olmayan ailelere gönderilirdi.
Yine varlıklı aileler, komşuların çocuklarına giysiler alıp onları sevindirirlerdi. Yine hafızamda kalan kadarıyla eşim bayramdan 3-4 gün önce çarşıya çıkar ve erkek ile kız çocuklarına göre onlarca hediye alırdı. Bayram günü kapımızı çalan çocuklara bayramlıkla birlikte tek tek hediyeler verir, çocuklar da bundan inanılmaz mutluluk duyarlardı.
Komşularımız, bayramın kutlanmasından sonra çocuklarının “anne bundan sonraki bayram ne zaman” diye sorar ve gelecek bayramda alacakları hediyeleri o zamandan düşünürlerdi. Komşuluk ilişkilerinde sevgi ve saygı olunca her şey çok güzel olur, bayramlar ise bunu pekiştirirdi.
Küçük bir ilçe iken protokol bayramlaşması yapılır ve Kaymakamın eşliğinde Belediye başkanı, Emniyet Amiri, Jandarma Komutanı, Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı ve diğer zevatla kurumları gezer, hazırlanan bayram yemeklerini oradaki personelle yerlerdi. Kurban bayramlarında bu makamların çoğu kestikleri kurbanları paketler, başlarında bir yetkili olduğu halde etleri fakir semtlerde dağıtırlardı. Geleneğe göre Kaymakam her gittiği kuruma çikolata götürür, askerlerle, polislerle ve diğer görevlilerle bu şekilde bayramlaşırdı.
Batmanda hiçbir zaman çocukların, gençlerin eğlenebileceği bayram oyun parkları oluşturulmadığından gençlerimiz ve çocuklarımız caddelerde dolaşarak zaman geçirirken, bir kısım ise yasaklanmasına rağmen maytap ve kız kaçıran olarak bilinen patlayıcılarla bayram yapar, ancak yaşanan kazalar nedeniyle üzüntüler yaşanırdı.
Ve bayramlar gelip geçti, çocuklar genç, gençler yaşlı oldu.
Hangisine sorarsanız herkes “ah… nerde eski bayramlar” diyecek ve çocukluğunda yaşadıklarını anlatmaya başlayacak. İnanın bizim kuşak doğru dürüst bayram yaşamadı. Bizim en büyük sevincimiz, bize alınan ayakkabı veya bayramlık elbiseydi.
Peki şimdi böyle mi?
Yeni nesil bayramı bilmediği gibi, ayakkabı, elbise yerine tablet, telefon istiyor ve bayram günü hiç dışarı çıkmadan günlerce bu aletlerle oynayıp zamanını geçiriyor. Tavsiyem, çocuklarınızı bu hastalıktan kurtarmanızdır. Aksi halde çok kötü alışkanlıklar kazandığı gibi, örfünü-adetini bilmiyor ve farklı bir kişilik olarak büyüyor.
Ramazan bayramının hepinize ve hepimize sağlık, mutluluk, huzur getirmesini dilerken yüce Allahtan bizleri sağlıkla gelecek bayramlara ulaştırmasını niyaz ediyorum.
Bayramınız kutlu olsun.
Hoşça kalınız.