Gazze’de aylardır süren katliama “Cenab-ı Hak niye müdahale etmiyor” diye sorular alıyoruz. Güzel soru ilmin yarısıdır demişler büyüklerimiz. Sorduğumuz soru ilmi seviyemizi ortaya çıkarır. Sıkça sorulan bu soru Allah’ın kâinata koyduğu yasaları bilmememizden kaynaklanıyor. Herkese çalıştığının karşılığı vardır. (Necm 39) diyen Allah’tır. Bir topluluk kendisini değiştirmedikçe Allah onların durumunu değiştirmez ( Ra’d 11). Siz Allah’ın dinine yardım ederseniz. O’ da size yardım eder, ayaklarınızı sabit kılar. (Muhammed 7). Eğer şükrederseniz mutlaka nimetimi artırırım. (İbrahim 7). Düşmana karşı gücünüzün yettiği kadar kuvvet ve besili atlar hazırlayın... (Enfal 60) gibi birçok ayette Cenab-hak bizim adım atmamız gerektiğinin altını çiziyor. İmtihan dünyasında yaşadığımız için Allah olaylara müdahale etmez Allah hesabını ahirete bırakır. Nitekim cenabı hak Kuran-ı Kerim’de “Sakın, Allah’ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma! O sadece, onların işini bir güne erteliyor ki, o gün gözler dehşetten dışarı fırlamış” (İbrahim 42) buyuruyor.
Evimizde oturup hiçbir çaba ve gayret içerisine girmeden Allah’tan yardım beklemek doğru değildir. İki milyarlık Müslüman nüfus, güç birliği yapmadan, İslam’da cihat emrini yerine getirmeden, Allah’tan yardım istemeleri abes bir durumdur. Ne yazık ki bizde abesle iştigal etmeye devam ediyoruz. Yeryüzüne adaleti hâkim kılmak, zulme engel olmak biz Müslümanların görevidir.
Ayeti kerimelere baktığımızda Allah ahirette bile cenneti müminlere, muttakilere hazırladığını söylüyor. Yani ellerimizi açıp gece gündüz dua dua Allah’a yalvarsak bile eğer takva sahibi olmak için bir gayretimiz yoksa duanın hiçbir anlamı olmaz. Cenab-hak eğer mümin iseniz üstün olan sizlersiniz (Al-i İmran 139) buyuruyor. Bu ayette de vurgulanan husus; üstün olmak istiyorsak mümin olma gayretini göstermemizin şart olduğunu anlıyoruz.
Mısırlı alim Şeyh Şa’ravi rahimehullah şöyle der:
Ben San Francisco’da iken bir müsteşrik bana sordu:
– Sizin Kuran’ınızda bulunan şeylerin tamamı doğru mu?
Cevap verdim:
– Kesinlikle evet.
Tekrar sordu:
– O halde Allah niçin kâfirlerin müminlere galip gelmesine imkân veriyor?
(Hâlbuki Kuran diyor ki: “Allah kâfirlerin müminlere galip gelmesine asla imkân vermez.” Nisa: 141)
Dedim ki:
– Çünkü bizler müslümanız, mümin değiliz de ondan.
– Müminlerle Müslümanlar arasındaki fark nedir?
Şeyh Şa’ravi şöyle cevap verdi:
– Günümüzde Müslümanlar namaz, zekât, hac ve Ramazan orucu gibi İslam’ın ibadet cinsinden bütün sembollerini yerine getiriyorlar fakat onlar tam bir sıkıntı ve yokluk içindedirler!!
İlmi, iktisadi, sosyal ve askeri sıkıntılar… vs.
Bu yokluk ve sıkıntıların sebebi nedir?
● Kuran’da geçen bir ayette şöyle denilir:
“Göçebe Araplar biz iman ettik, diyorlar. Onlara de ki: Siz iman etmediniz. Fakat Müslüman olduk, deyin. Çünkü iman henüz kalplerinize girmedi.” (Hucurat: 14).
Bana sordu: O halde onlar niçin sıkıntı ve yokluk içindedirler?
– Bunu Kur’an-ı Kerim açıklıyor. Çünkü Müslümanlar müminler merhalesine yükselemediler. Şunları iyi düşün:
● Onlar gerçek mümin olsalardı Allah onlara mutlaka yardım ederdi.
Bunun delili Allah’ın şu ayetidir:
“Biz müminler yardım etmeyi üzerimize borç kıldık” (Rum 47).
● Eğer mümin olsalardı diğer ümmetler ve halklar arasında daha önemli ve saygın bir konumda olurlardı.
Bunun delili Allah Teala’nın şu ayetidir:
“Gevşemeyin / yılgınlık göstermeyi ve üzüntüye kapılmayın. Eğer (gerçekten) inanıyorsanız üstün gelecek olan sizsiniz.”
● Eğer mümin olsalardı Allah Teâlâ diğer milletlerin onların üzerinde herhangi bir hakimiyet kurmalarına izin vermezdi.
Bunun delili Allah Teâlâ’nın şu ayetidir:
“Allah kâfirlerin müminlere galip gelmesine asla imkân vermez.” Nisa: 141)
● Eğer mümin olsalardı Allah Teâlâ onları bu hor ve hakir durumda bırakmazdı.
Bunun delili Allah Teâlâ’nın şu ayetidir:
“Allah müminleri içinde bulunduğunuz durumda bırakacak değildir.” (Âli İmran: 189).
● Eğer mümin olsalardı Allah Teâlâ her durumda onlarla beraber olurdu.
Bunun delili Allah Teâlâ’nın şu ayetidir:
“Muhakkak ki Allah müminlerle beraberdir.” (Enfal:19).
● Fakat onlar Müslümanlık aşamasında kaldılar, müminlik aşamasına yükselemediler. Allah Teala buyuruyor ki:
“Onların çoğu mümin değildirler.”
● O halde müminler kimlerdir?
Buna da Kur’an-ı Kerim şöyle cevap veriyor:
Onlar: “Günahlarından uzaklaşan tövbekârlar,ibadetlerine devam eden âbidler,Allah’a hamd edenler, lezzetlerden uzaklaşarak oruç tutan zahitler,rükû ve secdeleriyle Rablerine boyun eğenler,iyiliği emredip, kötülüğü engelleyenler ve Allah’ın belirlediği sınırları aşmayanlardır.” (Tevbe 112)
Yani Allah Teâlâ zaferi galibiyeti, hâkimiyeti ve yüksek bir durumda bulunmayı müminlere vaat etmiştir, Müslümanlara değil. Vesselam.