Değerli okuyucular,
Bir kez daha Kurban Bayramı'nı geride bıraktık. Bu mübarek bayramı, tüm İslam aleminde olduğu gibi ülkemizde de coşkuyla kutladık. Bir gün erken, bir gün geç, hac vecibesi vasiyet edildi, kurbanlar kesildi.
Ancak bayram sevinci, bu sene bir burukluk da taşıyordu. Gazze başta olmak üzere dünyanın birçok yerinde mazlumlar zulüm altında inlerken, bizler bayram sofralarında buluşmanın keyfini yaşıyorduk. Bu durum, kutlamaların anlamını sorgulatıyor ve bizlere bir ayna tutuyor.
Fakat asıl dikkat çekmek istediğim konu, Türkiye'deki bayram geleneklerinin hızla aşınması. Bayramın ruhunu ve özünü unutmaya başladığımız bir sürece giriyoruz. 5-10 yıl sonra, bayramların sadece bir tatil haline gelmesi endişesi beni ürkütüyor.
Batı ülkelerinde bayram kültürünün bittiğini biliyoruz. Özellikle büyük şehirlerde bayramların sadece birer tatile dönüştüğüne şahit oluyoruz. Artık eskisi gibi akraba ziyaretleri, bayram sofraları, elbiseler, tatlılar ve berber kuyrukları yok. Bayramlar, sosyal medya paylaşımlarına ve gezilere indirgenmiş durumda.
Bu gidişatın sorumlusu hepimiziz. En az üç gün evlerimizde kalıp, aile büyüklerimizi ziyaret etmeli, akrabalarımızla bir araya gelmeli ve bayram ruhunu yaşatmalıyız. Bayramlar, sadece dinlenme ve eğlenme zamanları değil, aynı zamanda birbirimizi hatırlama, sevgi ve saygıyı pekiştirme fırsatlarıdır.
Unutmayalım ki, bayramlar geleneklerimizle yaşar. Bu gelenekleri yaşatmak, gelecek nesillere aktarmak hepimizin görevidir.
Bu vesileyle, Kurban Bayramı'nı bir kez daha tebrik ediyor, nice mutlu bayramlar diliyorum.