Allah, insanı İslam fıtratı üzerine yaratmıştır. (Rum 30) fıtrata en uygun din İslam dinidir. İslam dininden her kopuş fıtrattan uzaklaşmadır. İslâm’ın emirlerine uymamak fıtrata yabancılaşmaktır. Allah’ın emri olan tesettürü ihmal etmekte, özden(islam’dan) kopuşun, fıtrata yabancılaşmanın örneklerindendir. Elbette açılmanın teşvik edilip moda diye pazarlandığı, zinanın alenen işlenip meşru görüldüğü bir topluma tesettürü anlatmak kolay değildir. Ancak söz konusu Allah’ın emri olunca hiçbir kınayıcının kınamasından korkmadan hakikati anlatmak üzerimize farzdır. Dileyen inanır dileyen inanmaz...
Tesettüre ilk savaş açan şeytandır. Kur’an’ı Kerim’de “Şeytan o ikisinin bedenlerinden gizlenmiş olan ayıp yerlerini kendilerine göstermek için onlara vesvese verdi ve: Rabbinizin sizi bu ağaçtan menetmesi sırf melek yahut sonsuz hayat süreceklerden olmamanız içindir dedi”. (A’raf 20)
Bugün açık seçikliği özendiren her kişi ve kurum şeytanın davasını gütmektedir. Bedenlerini teşhir eden kadınların özgürlükçü, çağdaş ve modern görülmesi, bunun yanında İslam’a uygun bir şekilde örtünenen kişilerin ise gerici ve yobaz olarak lanse edilmesi şeytanca bir yaklaşım değil midir?
Tesettürsüzlük cahiliye adetidir. Nitekim Kuran-ı Kerim’de “İffet ve edebinizle, vakar içinde evlerinizde oturun. Çünkü kadının asıl faaliyet alanı evidir. Bununla birlikte, bir ihtiyaç için dışarı çıkmanız gerektiğinde, İslâm öncesi o eski cahiliye kadınlarının yaptığı gibi süslenip püslenerek sokağa çıkmayın! Namazı güzelce kılın, zekâtı verin, Allah’a ve Elçisine gönülden itaat edin!... (Ahzap 33)
Tesettür sadece başı kapatmak değildir. Kuran-ı Kerim’de “Başörtülerini yakalarının üstünü (kapsayacak şekilde) taksınlar. “ (Nur 31) ayette geçen “ Himar” / başörtünün anlamı: Örtmektir. Bundan ötürü içkiye (Arapçada) hamr denilmiştir. Çünkü içki aklı örter. Başörtü: Kadının, başının en üstünden aşağıya doğru saldığı başörtüdür. Ahzap suresi 59. Ayette ise, “Ey Peygamber! Eşlerine, kızlarına ve müminlerin kadınlarına söyle cilbablarını üzerlerine alsınlar” ... Buyurmuştur. Peki nedir cilbab? Cilbab: Bütün vücudu örten bir giysidir. (Kurtubi) Son dönem âlimlerinden İslam hukuku profesörü Abdulkerim Zeydan cilbabı şöyle tarif eder: Kadının kendi elbiseleri üzerine giydiği, başından aşağıya kadar bütün bedeni örten geniş bir elbisedir. Bu durumda Kuran-ı Kerim’e uygun olan örtünme şekli, bütün bedeni geniş bir elbiseyle örtmektir.
Tesettürün bir diğer boyutu da dikkatleri üzerine çekecek her tutum ve davranıştan uzak durmaktır. Gizledikleri zinetlerinin bilinmesi için ayaklarını yere vurmasınlar... (Nur suresi 31) bu ayetle ilgili Mevdudi tefsirinde şu açıklamaları yapar: Hz. Peygamber (s.a) bu hükmü yalnızca süs eşyalarının şıngırtısıyla sınırlamamış, bundan bakışın yanısıra, duyguları harekete geçirecek her türlü şeyin, Allah'ın kadınlara zinetlerini göstermeme emrindeki amaca aykırı olduğu ilkesini de çıkarmıştır. Bu nedenle, kadınların koku sürünerek dışarı çıkmalarını da yasaklamıştır. Hz. Peygamber bu konuda şöyle buyurur:"Allah'ın kadın kullarını mescidlere gelmekten men etmeyin, şu kadar ki, koku sürünerek gelmesinler." (Ebu Davud, İmam Ahmed) Hz. Peygamber (s.a) kadın seslerinin gereksiz yere erkeklerin kulaklarına gitmesini de tasvip etmemiştir. Gerçek ihtiyaç durumunda, bizzat Kur'an kadınların erkeklerle konuşmalarına izin verdiği gibi, Hz. Peygamber'in (s.a) hanımları da dinî konularda halkı aydınlatırlardı. Fakat, hiçbir gerekçe veya dini ya da ahlâkî bir amaç olmadığı durumlarda, kadınların seslerini erkeklere duyurmaları tasvip edilmemiştir. O kadar ki, imam cemaata namaz kıldırırken yanılır veya atlamada bulunursa, erkeklerin "Sübhanallah" demeleri gerekirken kadınlar yalnızca el çırparlar. (Buhari, Müslim, İmam Ahmed, Tirmizi, Ebu Davud, Nesaî, İbn Mace). (Tefhimul Kuran Nur suresi 31.ayet tefsiri)
Şunu da belirtelim ki tesettürde en ideal ve takvaya en uygun giyim şekli yüzünde örtülmesini sağlayan bir giysi giymektir. Nitekim Şafii ve Hanbelilere göre kadının yabancı erkeklere karşı avreti (el ve yüz dahil) bütün vücududur. İmam Malik ve Ebu Hanifeye göre ise fitneden emin olma halinde el ve yüz istisna edilmiştir. (Geniş bilgi için Ahkam tefsiri Muhammed Ali Sabuni 2. Cilt 46.Ders)
Yazımızı peygamber efendimizin bir hadisiyle bitirelim. Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) bir defasında ashabına şöyle nasihat etmiştir: “İnsanlık, ilk günden beri bütün peygamberlerin üzerinde ittifak ettikleri bir söz bilir: Şayet utanmıyorsan, dilediğini yap!” (Buhârî, Edeb, 78)