Atasözlerimiz insan yaşamının hemen hemen her alanında kendine yer bulmaktadır. Geçmiş dönemlerde tecrübeler ışığında şekillendiği için kişinin bireysel manada tecrübe edemediği şeyler için de birey için yol haritası özelliği taşımaktadır. Bizler bu sözleri çok önemseriz ve bu sözler yaşanmışlık sonucu ortaya çıktığı için yaşamımızda önemli yerlere konumlandırırız.
Günlük hayatta sık sık çok kullandığımız, bir çocuğumuzun ağzına pelesenk olmuş “ağaç yaşken eğilir” şeklinde bir atasözü vardır. Basit bir söyleyiş gibi zihinlerimizde yer etmesine karşın manası ve derinliği tam olarak anlaşılamayan, çocuk eğitimde çok önemli yere sahip olan anahtar bir cümledir.
Pek çoğumuz bu sözü çocuk henüz küçük yaşlarda iken bir şeyler ona öğretmenin daha kolay olabileceği şeklinde yorumlamaktadır. Bu yorum doğru olmakla beraber asıl kastedilen ise şudur: Çocuğun zihni henüz tertemiz, bembeyaz bir sayfadır. Çevresinde gördüğü pek çok şeyi doğru-yanlış ayrımı yapmadan, duyduğu pek çok sözü güzel-çirkin muhasebesi etmeden rol model olarak benimser ve bu durumu karakteri haline dönüştürebilir. Anne-babalar ve eğitimciler çok iyi bilir ki; iyi ve güzel olan şeyleri öğretmek, kötü ve istenmeyen şeylerin öğrenilmesinden göre daha zordur. Yasaklar ve çocuk için zararlı olabilecek unsurlar daha çok merak uyandırmakta ve çocuğu bu şeyleri öğrenmeye itmektedir. Bu yüzden erken çocukluktan başlayarak çocuğun hem zihin hem de gönül dünyasında yer edecek olumsuzlukları en aza indirmek çocuğun ileriki yaşamı için oldukça önemlidir. Çünkü ilk 6 yaş çocuğun karakter gelişimi için bir kritik zamandır. Çocuk doğru ve yanlışları, nasıl bir karaktere sahip olabileceğini, dışarıdan gözlemleyerek ve modelleyerek nasıl bir iç dünyası oluşturacağına bu 6 yaşına kadar olan dönemde karar vermektedir. Bu bağlamda bu dönemin iyi atlatılması, çocuğa doğru ve güzel bir rehberlik yapılarak olumlu örnekler olunması çok kıymetli olacaktır. Aksi takdirde şekillendirmeye hazır olan o güzel ağacı, doğru ve güçlü şekilde geliştirip büyütmek yerine eğip bükebilir, istenmeyen sonuçların ortaya çıkmasına sebebiyet verebiliriz. Bilerek ya da bilmeyerek olumsuz rol model olmak, çocuğun algılarını hafife almak, çocuğun ilgi, istek ve taleplerini görmezden gelmek sağlıklı bir çocukluk geçirilmesini engelleyecektir. Sağlıklı bir çocukluk geçiremeyen birey ileriki yaşamında bu yaraları sarmaya çalışacak, kaygılı ve korkulu bir hayat sahnesinin içerisinde kendisini bulacaktır.
Çocuk eğitimde “en güzel nasihat örnek olmaktır” prensibinin ne kadar da önemli olduğunu bir kez daha görmekteyiz. Zira çocuklar sözden ziyade daha çok davranışları örnek alır ve bu davranışları hayatlarında taklit ve tatbik ederler. Hele hele örnek aldığı kişiler anne- ve babalarıysa doğru ve yanlış ayrımı yapmadan kopyala-yapıştır yaparak bunları davranışlarına dönüştürebilirler. Çünkü çocukların zihin dünyasında anne ve babaları çok önemlidir, onlar her şeyin en güzelini düşünür ve en doğrusunu yaparlar. Anne-babalarını böylesine yüce bir yere konumlandıran çocukların yetiştirilmesinde daha hassas ve özenli davranmak çok önemli olacaktır.