Kalb çok değişken olduğu için bu ismi almıştır. Kur’an ve hadiste geçen kalp kelimesi insanın anlama, kavrama, düşünme ve şeylerin hakikatini bilme yönünü, başka bir ifadeyle insanı insan yapan ve diğer canlılardan ayıran temel niteliğini dile getirir. İnsanın idrak eden, bilen ve kavrayan tarafı olduğu için kalp ilâhî hitaba muhataptır, yükümlü ve sorumludur. Dinî ve insanî hayatın merkezinin kalp olduğu Kur’an ve hadislerde açıkça ifade edilmiştir. “Kalpleri var ama onunla bir şey anlamıyorlar” (el-A‘râf 7/179); “Akletmek için onlarda kalp yok mu?” (el-Hac 22/46); “Kalbi olanlar için bunda öğüt vardır” (Kāf 50/37) meâlindeki âyetler kalbin idrak, ilim, mârifet ve düşünme aracı olduğunu ortaya koymaktadır. Bundan dolayı kalp (fuâd) sorumludur (el-İsrâ 17/36; el-Ahzâb 33/5).
Kalbin bir özelliği de değişken olması (Müsned, IV, 408; VI, 302), renkten renge girmesidir. Bu husus duygu, düşünce ve inançların değişmesini beraberinde getirir. Bundan dolayı bir hadiste, “Ey kalpleri değiştiren, evirip çeviren Allah, kalbimi dinin ve taatin üzerine sabit kıl” şeklinde dua edilmesi tavsiye edilmiştir (Müsned, II, 168, 173; Tirmizî, “Daʿavât”, 89, 124). Kalpleri sabit kılan Allah’tır (İbn Mâce, “Muḳaddime”, 13). “Kalbler Allah’ın iki parmağı arasındadır” (Müslim, “Ḳader”, 17; İbn Mâce, “Muḳaddime”, 13; Tirmizî, “Daʿavât”, 89, “Ḳader”, 7) hadisi de Allah Teâlâ’nın kalpleri değiştirdiğini ve yönlendirdiğini göstermektedir (ayrıca bk. el-En‘âm 6/110; Gazzâlî, İḥyâʾ, III, 44). Kalp duygu, düşünce ve inanç bakımından çok çeşitli renklere girmeye ve şekiller almaya elverişlidir. İmanın mahalli kalpdir (el-Hucurât 49/7, 14; el-Mücâdile 58/22); samimi bir şekilde kalb ile tasdik ederek kelime-i tevhid getiren kişi müslüman olur (Buhârî, “ʿİlim”, 33, 39). İman kalbin tasdikidir. Temiz kalp çok önemlidir (el-Mâide 5/41; el-Ahzâb 33/53). Kalpleri nurlandıran Allah’tır (Buhârî, “Daʿavât”, 9; Müslim, “Müsâfirîn”, 181). Dinde önemli bir yeri bulunan takvânın mahalli kalbdir (el-Hac 22/32; Müsned, V, 71, 379). Kalplere sekînet, itminan, sebat ve huzur veren Allah olduğu gibi (el-Bakara 2/260; Âl-i İmrân 3/126; el-Mâide 5/113; el-Enfâl 8/10; er-Ra‘d 13/28; el-Feth 48/4, 18) kalplere hidayet veren, kalpleri kaynaştıran, merhametli, şefkatli ve insaflı kılan da O’dur (Âl-i İmrân 3/103; el-Hadîd 57/27; et-Tegābün 64/11) (İsam Kalb Mad.)
İbn Kayyım kalbin türlerini sağlıklı, hasta ve ölü olarak üçe ayırır. Bu yazımızda İbn kayyım dan alıntı yaparak kalbin üç halini açıklamaya çalışacağız.
Sağlıklı kalp:
Sağlıklı kalp “Allah’ın her türlü emri ve nehyine muhalefet etmekten, vahyine muarız olan her türlü şüpheden, O’nun dışındaki her nesneye karşı her türlü kulluktan, Resûlünden başkasını hakem kabul etmekten...korunmuş kalptir. Şirkin herhangi bir çeşidinin bulunmadığı, hatta irade, sevgi, tevekkül, haşyet, ümit cihetlerinden kulluğun ve amellerin yalnız Allah’a has kılındığı, kızınca Allah için kızıldığı, sevince Allah için sevildiği kalptir.
Ölü kalp:
İkinci tür kalp birincinin zıttı, kendisinde hayat belirtisi olmayandır. Rabbini tanımaz, emrine uymaz, O'na ibadet etmez, sevmez ve razı etme gayreti olmaz. Aksine Rabbinin gazabı ve öfkesi olsa bile şehvetleri ve arzularıyla birliktedir. Yaratıcının rızasını ve öfkesini önemsemez. Sevgi, korku, umut, rıza ve tazim cihetlerinden Allah’tan başkasına boyun eğendir. Severse hevası için sever, kızarsa arzularına ters düştüğü için kızar. Verirse çıkarı olduğu için verir. Men ederse nefsi için men eder.
Hevası önderi, şehveti sözünü dinlediği komutanı, cehaleti seyisi, gafleti merkebidir. Dünyevi amaçlarının peşinde koşar. Allah’a ve âhiret gününe çağrıldığında ise kendisine nasihat edene kulak asmaz. Şeytana tabi olur. Ancak dünya onu kızdırır veya razı eder. Bu kalbin sahibi ile arkadaşlığı hastalık, dostluğu zehir, birlikteliği de helâk olmaktır.
Hasta kalp:
Üçüncü çeşit kalp canlı ancak hasta ve illetli kalptir. Onu oluşturan iki maddesi vardır. Biri kalbi bir tarafa diğeri diğer tarafa meylettirir. Kalp diğerine galip gelen tarafa götürülür. Bu kalpte canlılığın kaynağı olan Allah sevgisi, O’na iman, ihlas ve tevekkülün karşısında, helak ve mahvolmasının sebebi olan şehvetlerin sevgisi, onları elde etme hırsı, haset, kibir, yeryüzünde böbürlenme ve başkanlık sevgisi vardır. Bu kalbin sahibi Allah’a, Resulüne ve âhiret gününe çağıran ve peşin olan arzulara çağıran iki taraf arasında imtihandadır. Kalp hangisine yakınsa o tarafa icabet edecektir.
Birinci kalp canlı, yumuşak, dikkatli ve şuurludur. İkincisi kuru ve ölüdür. Üçüncüsü ise hastadır. Ya selamete ya da helake daha yakındır.