İsrail’in, Gazze’de yaptığı soykırımın üzerinden bir yıl geçti. Soykırım aralıksız devam ediyor. Dile kolay tam bir yıldır en ağır silahlarla, uçaklarla hepimizin gözleri önünde bir millet tarih sahnesinden silinmeye çalışılıyor. 7 Ekim’den bu yana hayatını kaybeden Filistinli sayısı; 42.010. 17.000’i çocuk, 11. 500’ü kadın, 97.720 si yaralı... ( Anadolu Ajansı)
İsrail 7 Ekim 2023 ten bu yana dünya tarihinde az rastlanır bir soykırıma imza attı. Kadın, erkek, genç, yaşlı hatta anne karnında daha dünyaya gelmemiş ceninleri katletti. Gazeteci, doktor, öğretmen, öğrenci hiç bir ayrım gözetmeden katletti.
İsrail bu cesaretini, parçalanmış; imamesi kopmuş tesbih misali yüz parçaya bölünmüş, peygamber efendimizin ifadesiyle; denizin üzerindeki çer çöp gibi bir ağırlığı bir değeri kalmamış bizlerden alıyor. Bütün enerjisini birbirine harcayan, birbirinin kuyusunu kazan bizler, bu halimizle İsrail’e büyük bir cesaret veriyoruz. Oysa Allah, kerim kitabında bizleri şöyle uyarmıştı; Bir de, Allah’a ve Elçisine gönülden boyun eğerek itaat edin ve sakın birbirinizle çekişmeyin; aksi hâlde korkuya kapılırsınız da, bütün heybet ve kuvvetiniz kaybolup gider. Ve en sıkıntılı anlarda bile, zorluklara göğüs gererek sabredin! Unutmayın, Allah, dâimâ sabredenlerle beraberdir. (Enfal 46)
7 Ekim’de Hamas İsrail’e saldırmasaydı bunlar yaşanmazdı der gibisiniz!
Mesele 7 Ekim'de başlamadı. 76 yıldır Siyonist İsrail'in zulmü altında olan bir yerden bahsediyoruz. 17 yıldır abluka altında olup açık hava hapishanesine çevrilmiş bir Gazze’den bahsediyoruz. Binlercesini yerinden etmiş, binlercesini de esir alıp en ağır işkencelere maruz bırakmış Siyonist bir çeteden bahsediyoruz. Demem o ki 7 Ekim sebep değil, sonuçtur. 7 Ekim, 76 yıldır uygulanan zulme bir başkaldırıydı.
Aksâ Tufanı hedefine ulaştı mı?
Bu soru bir kaç gün önce Hamas Siyasi Büro üyesi Usame Hamdan’a soruldu. Kendisi soruyu şu şekilde yanıtladı: Aksâ Tufanının hedefi Filistin davasını tekrar gündeme getirmekti. Filistin halkı kendisini ve toprağını özgürleştirip ve bağımsız bir devlet kurmak istiyor. Aksâ Tufanı öncesinde Filistin meselesi savrulmuş durumdaydı,aleni bir şekilde tasfiye edilmesinden bahsediliyordu. Bugün ise tüm taraflar Filistinlilerin haklarına kavuşması gerektiği konusunda uzlaşmış durumda. Aksâ Tufanı, Filistin hakkını bu dönemde ve gelecekte Filistin meselesine dair her türlü yaklaşıma temel bir unsur olarak yerleştirdiğini söyleyebiliriz. Ayrıca Aksâ Tufanı, İsrail’in kırılganlığını ortaya çıkardı. Bu ordu ve bu yapı ABD’nin sürekli desteği olmadan ayakta duramaz. Bu da bu yapının doğal ve sürdürülebilir olmadığını ve hayatta kalamayacağını gösteriyor. Aksâ Tufanı, Filistin halkının direniş gücünü, dayanıklılığını ve başarı elde etme kapasitesini gösterdi. Filistin halkının bu direnişi, bence efsanevi bir direniş, kimse bunu beklemiyordu ve hayal edemiyorum. Bugün Allah’ın izniyle, bu direnişin bir yıldır sürdüğünü görüyoruz. Son olarak Aksâ Tufanının en büyük başarısı, ümmetin pusulasını/ yönünü gerçek düşmanına, yani Siyonist yapıya çevirmiş olmasıdır. Bu, son yıllarda neredeyse kaybettiğimiz bir yönelimdi. Usame Hamdan’nın konuşması burada bitti. Bu konuşmadan da anlaşıldığı üzere İsrail emellerine ulaşmış değildir. Tam aksine Filistin bayrağının yasaklı olduğu yerlerde, dev Filistin bayraklarıyla Filistin’e destek yürüyüşleri düzenlendi. Filistinliler bütün dünyaya, haklı davalarını ilan ettiler. Akıbet muttakilerindir. (Hud 49)
Son olarak biz ne yapmalıyız! Filistin davasına sahip çıkacağız. Filistin davası ümmetin davası olduğu bilinciyle hareket edeceğiz. İsrail`den daha büyük, İsrail’den daha zalim bir düşmanımızın olmadığını bileceğiz. Filistin kırmızı çizgimiz olmalı. İsrail‘i seveni sevmemeli, İsrail’e destek vereni, desteklememeliyiz . Filistin davasını dava edinmeyenle, dostluk kurmamalıyız. Vesselam.