Elbette insan maddi yani bedensel olarak bir kere doğar ve bir kere ölür. Bunda hiçbir ihtilaf yoktur.
Ancak insan fikir, görüş ve düşünce olarak birkaç kez doğup birkaç kez ölebilir.
İnsan eğer kendisinde eskiye nazaran müspet (olumlu, doğru) yönde bir gelişme görüyor ve eski halini beğenmiyorsa, bu yeniden doğuştur.
Bediüzzaman Said Nursi Üstadımız da hayatını ikiye ayırır ve “Eski Said ve Yeni Said” diye tanımlamalarda bulunur. Yani bilinçlenme ve hayata daha başka bir açıdan bakmaktır birinci Said ve ikinci Said dönemi.
Bu yazımızda asıl anlatmak istediğimiz kişi, Bediüzzaman Said Nursi Üstadımız değildir. Bir başka Üstadımızı bu yazıda konu edineceğiz.
Bu yazıda anlatmak ve dikkat çekmek istediğimiz kişi Mısırlı Alim Müfessir Seyyid Kutup'tur.
1906 doğumlu olan Mısırlı Alim Müfessir Seyyid Kutup, "ben esasında 1951 yılında doğdum" diyerek eski bir halden yeni bir hale geçtiğini böyle ifade ediyordu.
Kendine göre belirlediği bir gerçeği böyle tespit ediyordu Şehid Seyyid Kutup.
Yeniden doğmak.
Gerçekten de kulağa hoş gelen muhteşem bir deyim.
Siz hiç yeniden doğdunuz mu? Siz hiç yeniden doğmayı düşündünüz mü?
Bu soruyu siz düşünedurun biz bir başka soru daha soralım.
Seyyid Kutup yeniden nasıl doğmuştu?
Bu soruya kısaca şöyle cevap verebiliriz.
O zaman ki Mısır yönetimi "Amerikancı olsun" diye Seyyid Kutup'u ABD'ye eğitime gönderir. Ancak şehid Seyyid Kutup anti-Amerikancı olur.
Nasıl mı sorusuna cevap vermeden önce şu son dönem Mısır Yöneticilerine bir bakalım.
Mısır son 100 yılın 99 yılında Diktatörlükle, Firavunvari yönetimle idare edilmiş, şanssız, bahtsız bir yer.
Mısır’da 1920’lerden sonra monarşi başlamıştır. Monarşi 1953 yılına kadar devam etmiştir. 1922 yılından 1953 yılına kadar Mısır’da ABD, İngiltere eksenli Batıcı Firavun yönetimi etkili olmuştur. 1953’ten sonra Krallık yerine Cumhuriyet kurulsa da Mısır’da yine Firavunvari bir yönetim söz sahibi olmuş, o tarihten sonra Devlet Başkanı Abdunnasır zamanında Sovyetler Birliği eksenli bir yönetim kurulmuştur. Mısır’da ister 1953 yılına, ister 1953 yılından bugüne kadar dönemde hep Firavunvari yönetimler Ülkeyi diktatörlükle yönetmiştir. Mısır’da yalnızca 1 yıl kadar bir demokrasi yönetimi yaşanmıştır. 2012 yılında ilk defa bir hükumet seçimle işbaşına gelse de 2013 yılında Diktatör Firavun Abdülfettah Es-Sisi darbe ile yönetimi ele geçirmiş, Ülkenin seçimle işbaşına gelmiş ilk ve son Devlet Başkanı Muhammed Mursi devrilmiştir. Son yüz yılda Mısır’da Firavunvari yönetim olmayan yalnızca 1 yıl ve 1 yönetici vardır. O da Şehid Muhammed Mursi’dir ki, Müslüman Kardeşler Teşkilatı kökenli ve bu teşkilattan yetişmiş bir liderdir. (Faşist terörist ABD yönetimi terörist siyonist İsrail’in güvenliği için Mısır’ı asla kendi halinde serbest bırakmıyor. Sisi denilen Firavun’a darbe yaptırıyor.) Müslüman Kardeşler Teşkilatı elbette terörist siyonist İsrail düşmanıdır. Bu teşkilata Batılılar ve özelikle ABD hiç iyi gözle bakar mı? Bakmadılar zaten.
Müslüman Kardeşler Teşkilatı Müslüman Ülkelerindeki tüm Batılıları sömürgeci olarak görmektedir. Ve doğru bir görüştür. Bu teşkilat Müslüman halkların, Batılılar ve faşist terörist ABD’nin hegemonyası karşısında bilinçlenmesine çalışmaktadır.
İşte bu teşkilat halkın gözünü açması noktasında, adeta yeniden doğması noktasında öncü konumdadır. Bu teşkilatın gözünü açmasına vesile olduğu ve adeta yeniden doğmasını sağladığı bir kişi de Müfessir Alim Seyyid Kutup’tur. Ancak bu uyanış doğrudan doğruya Müslüman Kardeşler Teşkilatı'nın bilgilendirmesi ve yayınlarının okunması suretiyle olmamış, dolaylı bir şekilde olmuştur.
Seyyid Kutup’un uyanışı ve yeniden doğuş hikayesi şöyledir.
Yukarıda da belirttik, o zaman ki Mısır Firavunvari yönetimi "Amerikancı olsun" diye Seyyid Kutup'u ABD'ye eğitime gönderir.
Ancak durum tam tersi olur. Seyyid Kutup "anti-Amerikancı olur."
Müslüman Kardeşler Teşkilatı Lideri Hasan El Benna'nın 1949 yılında Mısır'daki Diktatörler tarafından idam edilmesi "ABD'de o zamanki akademik çevreler başta olmak üzere kamuoyunda büyük sevinçle karşılanmıştır." Seyyid Kutup bu durumu şaşkınlıkla karşılar.
Bu durum Seyyid Kutup'ta şu düşüncenin gelişmesine vesile oldu: "Batılılar ve ABD, Mısır'da İslami bilinçlenme istemiyor. Çünkü İslami bilinçlenme Batı ve ABD'nin çıkarlarına aykırıdır."
İşte bu düşünceden yola çıkarak Alim Müfessir Seyyid Kutup, 1951 yılında Mısır'a döndüğünde fikir ve düşünce bakımından bambaşka insan olmuştur.
1951 yılında fikir ve Dünya’ya bakış itibariyle "yeniden doğan" Seyyid Kutup, Kur'an'a dört elle sarılarak tam bir Müslüman olmuştur. İslami çalışma ve teşkilatlanma Mısır'da bilinçli bir şekilde sürdüren Seyyid Kutup da aynı Müslüman Kardeşler lideri Hasan El Benna'nın akıbetini uğrayıp 1966 yılında o da Mısır diktatörleri tarafından idam edilmiştir.
Allah rahmet eylesin. Mekanı cennet, ruhu şad olsun.
Bu vesile ile soruyorum: Siz hiç yeniden doğdunuz mu?
Siz hiç yeniden doğmayı düşündünüz mü?
ABD’yi ve Batı’yı tanıdıktan sonra büyük değişim geçirmek suretiyle özüne dönen bir fikir ve bilim insanı da Profesör Doktor Oktay Sinanoğlu’dur.
İnşallah Profesör Oktay Sinanoğlu'nu da bir başka yazımda anlatacağım.
Şimdilik hoşçakalın.
Yazımızın sonunda şu anekdota yer vereceğim. Ondan sonra hoşça kalıyorsanız, kalın.
O zamanki Mısır diktatörü Cemal Abdulnasır'ın müftüsü Şehid Seyyid Kutup'un idama götürüleceği odaya gelir ve son nefesinde kelime-i şehadet getirmesi için telkinde bulunur.
Şehid Seyyid Kutup sonsuza dek hafızalarda yer edecek şu sözü o müftüye söyler:
"Sen kelime-i şehadet için maaş alıyorsun, ben kelime-i şehadet için can veriyorum."
Formaliteden İslam ya da candan İslam. Siz hangisindensiniz?
Birden aklıma Ünlü İngiliz Şair Yazar William Shakespeare geldi.
To be or not to be. Olmak ya da olmamak. Artık karar sizin.
“Yeniden doğmak ya da ölmeye devam etmek.” “To be reborn or continue to die.”
Konu kapanmıştır.
Ahmet Sandal