İslam dini en son ve en mükemmel dindir. Cenab-hak bu dinde gerek akide de gerekse ibadetler de eksik bir şey bırakmamıştır bu din tamamlanmıştır. Bu dine ekleme yapmak haşa Allah’ın bu dini eksik bıraktığı anlamına gelir. Peygamber efendimizin yapmadığı bir ibadeti yapmak, peygamberden daha bilgili daha takvalı olduğunu iddia etmektir ki bu mümkün değil...
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bize bıraktığı iki emanete; kur'an ve sünnete sımsıkı sarılmak bizi her türlü aşırılıktan ve yanlıştan alıkoyacaktır. Peygamber efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuştur: “Sözlerin en güzeli Allah’ın kelamı; yolların en doğrusu Muhammed’in yoludur. İşlerin en kötü ve zararlısı, dinden olmadığı halde sonradan uydurulup dine sokuşturulanlardır. Böyle uydurulmuş her şey bida’attır, hurafedir, her bid’at da sapıklık sebebidir. Her sapıklık da cehennemdedir. (Nesâî, İbn Mace, Darimi)
Toplumda yaygın olan bazı bid’at ve hurafeler:
Gaybden, gelecekten haber verenlere inanmak. Kıyametin ne zaman kopacağını söylemek, gelecekte başına şöyle şeyler gelecek diye açıklamalarda bulunanlara itibar etmek... Neml suresi 65.ayette; “De ki Allah’tan başka ne göklerde ne de yerde hiç kimse gaybı bilemez. “Buyurmuştur. Peygamber efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) “Arraf, kahin gibi gaybden haber verdiğini söyleyen kişiye gidip onun dediğini tasdik eden kişi, Muhammed’e indirileni inkar etmiş olur. “(Ahmed bin Hanbel, Müsned)
Fal baktırmak: Kuran-ı Kerim’de “ezlam” fal okları için şeytan işi bir pislik olarak bahsedilir. ( bk Maide 90) Arapların üç çeşit okları vardı. Bunların birinin üzerinde “ Rabbim emretti “ veya “yap” ; ötekinin üzerinde “ Rabbim nehyetti” ya da “yapma” yazılı idi. Üçüncü ok ise boştu. Bu oklar puthanelerde bulunurdu. Putperest Arap, bir şeye niyet ettiği veya bir yolculuğa çıkacağı zaman puthaneye gider bu okları atardı. “ yap” yazılı ok çıkarsa düşündüğünü yapar, “ yapma” çıkarsa vazgeçerdi. Boş ok çıktığı takdirde, öteki ikiden biri çıkıncaya kadar ok atmaya devam ederdi. Böylece, güya gelecek hakkında bilgi edinmiş olurdu. Dolayısıyla fal bakmak, falcılık yapmak, fala inanmak, faldan kazanç sağlamak dinimizce haram kılınmıştır.
Ruh çağırmak: Ruh çağırma seanslarıyla güya ölmüş olanların ruhlarına ulaşıp onları çağırılıyor gibi yalanlarla insanlar kandırılıyor. Oysa vefat eden insanların ruhları , beden kafesinden ayrılıp berzah aleminde toplanırlar. Dünya ile irtibatları kesilir. Peygamber efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) “ Kabir ya cennet bahçelerinden bir bahçe veya cehennem çukurlarından bir çukurdur. “ ( Tirmizi) Ruhu çağrılan kişi eğer ruhu cennet bahçelerinde ise o güzel hayatı niye terk etsin? Eğer ruhu cehennem çukurlarının birinde azap görüyorsa bu çağrıya nasıl icabet etsin.
Uğursuzluk: Halk arasında günlük konuşmalarda duyduğumuz “uğurlu geldi” “uğursuz geldi” “aramızda uğursuz biri var” gibi sözler ve hükümler birer zan ve vehimdir. O şeyin veya olayın aslında uğurlu veya uğursuz olduğunu göstermez. Hiçbir şey doğuştan uğursuz değildir. Uğursuzluk varsa, bu kişilerin yorumunda ve anlayışında aranmalıdır. Uğursuzluk anlayışı İslam’a başka inanç sistemlerinden girmiştir. Peygamber efendimiz “ Uğursuzluk diye bir şey yoktur” buyurmuştur. ( Buhari, Muslim)
İki bayram arasında nikah kıyılmaz: Nereden çıktığı bilinmeyen uydurma inaçlardan biri de iki bayram arasında nikah kıyılmaz inancıdır. Bizim için en güzel örnek olan peygamber efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) Hz. Aişe annemizle Ramazan ayını takip eden Şevval ayında evlenmiştir. Yani iki bayram arasında evlenmiştir.